Ellerinin üstünü aniden kavrayan sıcak dokunuş ona Yibo'nun günler önce bahşettiği dokunuşları hatırlatmıştı. Kaskının ardından almaya çalıştığı yasemin kokusu belli belirsiz bir şekilde onu çevrelerken neden bu dokunuşları ve kokuyu bu kadar düşündüğünün merakı içindeydi Zhan.Yibo'nun her dokunuşu gökyüzündeki yıldızlar kadar küçük ama hiçbir ışığın onu aydınlatmadığı gecede, etrafını sarmalayan Sirius kadar parlak ve dikkat çekiciydi. Yıldızın etrafında dönen bir gezegen gibi kapılmıştı dokunuşların çekimine. Bu çekimden kurtulmaya çalışarak dikkatini önündeki sahneye verdi. Ama elini çekmemişti.
Bulundukları sokak olabildiğince karanlıktı. Yüzlerini aydınlatan tek şey sokağın iki ayrı ucunda belli belirsiz yanan sokak lambaları ve motor farlarıydı. Açık olan birkaç dükkanın ışığı sokağa sızıyor ama aydınlatmaya yetmiyordu. Yolu kesen motorcuları görünce, dükkan sahipleri tehlikeyi sezen örümcekler gibi kapılarını kapatıp köşelerine sinmişlerdi.
Motordan inen gençler kasklarını çıkarak birkaç santim önlerinde zar zor durmayı başaran motora doğru ilerlediler. Birisi diğer ikisinden daha yaşlıydı ama kısa olan boyu ve ince yapılı vücuduyla diğerlerini yanında fazla sırıtmıyordu. Gecenin karanlığında silüetini belli etmek istemiyormuşçasına simsiyah giyinmişti. Siyah deri ceket, siyah pantolon, siyah deri eldivenler. Her şey simsiyahtı tıpkı aklından geçen düşünceler gibi.
Diğer iki motorcu ise üniversiteye gidecek yaşta görünüyorlardı ve siyahlıya göre daha uzun boylulardı. Siyah deri ceketlerinin üstündeki sarı fosforlu çizgilerle diğeri gibi karanlıkta kaybolmak yerine fark edilmeyi tercih ettikleri belliydi. Üçünün de ceketlerinin arkasında özel olarak işlenmiş Beyaz Kaplan sembolü, gruplarının cesaret ve gücü simgelemesinden kaynaklansa da, Kaplan'ın aynı zamanda sıcakkanlılığı ve merhameti temsil ettiğini unutmuşa benziyorlardı.
Bu yol üzerinde iki tane sapak vardı. Wang Yibo ilkinden dönmediğinde motorcular ona yetişemeyeceklerini anladıklarından ikinci sapakta önünü kesmek için ara sokağa dalmışlardı. Karşılarındaki gencin kendilerinde kurtulduğuna emin olmak için ara sokaklarda izini kaybettirmeye çalışacağını tahmin eden grubun kıdemlisi olan siyahlı, Yibo'nun motorunun önüne gelmiş tehditkar bir şekilde sırıtıyordu.
"Wang Yibo, Wang Yibo..."
Yibo, yolunu kesen serserilerin üçe karşı iki olmalarından kaynaklanan özgüvenlerini iliklerine kadar hissetti. Daha sonra aklına doluşan şey ise onu korkutmaya yetmişti. Tek güvendikleri şeyin nicelikleri değil de yanında taşıdıkları aletlerin nitelikleri olabileceği düşüncesi...
Yibo motordan atlarken Zhan'da onun yanına geçmek üzere motordan inmişti. Yibo, Zhan'ın hareketlendiğini görünce ona dönmeden uzatıp siper ettiği koluyla Zhan'ın arkasında kalmasını sağlamaya çalıştı. Yibo'nun bu hareketine anlam veremeyen Zhan, gencin kendisine doğru uzanan kolunu iterek karşılarında ciddiyetsiz bir şekilde sırıtan serseriye aldırmadan Yibo'nun yanına geçti. Neden takip edildiklerini ve neden önlerinin kesildiğini bilmese de Yibo'nun bununla yalnız yüzleşmesine gerek olmadığını ona göstermek istiyordu. Diğer gençler de yavaş adımlarla kendilerine doğru gelirken Zhan, bir elini telefonun olduğu cebe atarak herhangi bir şey olması durumunda acil numarayı çevirmek için telefonunu hazırda bulundurdu.
Yibo, herhangi bir kavga ortamında bulunmadığını düşündüğü Zhan'ı ortamdan olabildiğince uzak tutmaya çalışsa da yanındaki adamın takım elbisesiyle tezat düşen gençliğinin ateşini harlayarak yüzüne yerleştirdiği kavgaya hazır bakışı; tek ayağını öne atmış, bir elini de yumruk yapmış duruşu ile bundan vazgeçmişti. Duruşundan asla taviz vermeyen, iş ilişkilerinde ciddi; diğer ilişkilerinde genelde mesafeli olan Xiao Zhan şimdi yanında Yibo'ya o ana kadar en samimi gelen duruşuyla duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nan Hai
Teen FictionKaçmaya çalıştıkça içine çekiliyordu. Gitmek istiyordu ama gidemiyordu. Nedenini kendisi de bilmiyordu. Ne zaman başlamıştı bilmiyordu. Onu son zamanlarda gördüğü anlar bir elin parmaklarını geçmezdi ama her seferinde kaçmak için yer arıyordu. Fakat...