13 - Yıldızlara Bakmak İstiyorum

1K 91 293
                                    




Bölüm şarkısı - Day6 Colors

Tekrar araya giriyorum çünkü eğer bu sahneyi bu şarkıyla okursanız olmaz! Bölüm şarkısı bölümün çoğunluğunda bana ilham olan şarkı, bir sahneyi bir şarkıyla okumanızı istersem ayrıca belirtirim. İyi okumalar.

*

Zamanı durdurmak imkansızdır. Akışını kontrol etmek de öyle. Farklı bölgelerde akarken farklı hızlarda toprakla buluşan nehir gibidir zaman. Bulunduğu yerin şekline göre akar. Bazen bir tepeden süzülen şelale gibi parlak ve hızlı akarken bazen dümdüz arazilerde akan sular gibi sakin devam eder yoluna.

Yibo, Zhan'ın dokunuşlarını yüzünde hissettiğinde o anı durdurmak o anda hapsolmak istemişti. Kapattığı gözlerini açarsa tüy kadar hafif ve kararsız dokunuşların yüzünü terk edeceğinden korkmuş, kirpikleri deli gibi atan kalbiyle titrerken gözlerini kapalı tutmaya devam etmişti. Nefeslerini düzenli tutmakta zorlanırken yüzünde hissettiği dokunuşlar rüya gibi gelmişti genç adama. Dudağını okşayan parmak göğü terk eden Ay'ın tekrar parlamasına neden olacak kadar aydınlatıyordu ruhunu. Ruhunun aydınlığına hapsetmek istediği adam kendi isteği ile ona doğru adım atarken onu parlaklığıyla kör etmemek için hiçbir şey yapmıyordu. Kararsız dokunuşların oyalandığı dudakları, içinde dalgalanan duyguları tekrardan dokunuşların sahibine akıtmak istemesine neden olmuştu. Hafifçe dudağında gezinen parmak ucunu öpmemek için kendini zor tutan genç adam, dokunuşların saçlarına doğru gitmesi ile aldığı kesik nefesin duyulmamış olmasını diledi.

Anılar akıp giden zamanın bizde bıraktığı izlerdir. Hayaller ise bizim zihnimizde yarattığımız silik izler... Kimse için durmayan zamanda dönüp duran hayaller ve anılardır bizi var eden, umutları yeşerten ve onları solduran... Geçmişin bir parçası haline gelmiş geleceğe giden yolda bize eşlik eden anılar, silmek istediğimiz ve tekrar tekrar yaşamak istediğimiz izleri beraberinde barındırır. İçimizde yarattığımız zamandan bağımsız olan evrende, ne geçmişin ne geleceğin ne de şimdinin bir parçası olan hayallerin gerçeklikte var olma ihtimali ise insanın o silik izlerde kaybolmasına neden olur.

Zhan'ın dudakları Yibo'nun yanaklarıyla buluştuğunda akan zaman ikisi içinde bir süreliğine durmuş, imkansızlık iki açıdan da gerçekleşmişti. Akıp giden zamanın sadece ikisi için durduğu o anda genç adamın çenesini okşayan dokunuşlarla birlikte yüzünde hissettiği sıcak nefes, kaybolduğu silik izleri görmesini sağlayan ışıklar gibi hayallerine giden yolu aydınlatıyordu. Yanağından kayıp dudağının kenarına konan öpücükle silik izler giderek belirginleşirken ilerlediği aydınlık yolun hayallerine varamadan tekrardan karanlığa gömülmemesi için dua etti. Bir zamanlar hissetmeyi imkansız bulduğu dokunuşlar teninden çekildiğinde sevdiği adamın dokunuşları tenine, bu dokunuşların hissettirdiği duygular zihnine kazınmıştı. Etrafını çevreleyen karanlık gecede kendisini etkisi altına alan bu dokunuşlar o gece zihninde dönüp durmuş, onu kendine hapsetmişti.

*

Dünden beri zihninde dönüp duran, anı yaşamasına engel olan anının içinden çıkabilmek için birisinin onu çekip çıkarmasına ihtiyacı vardı. O 'biri' bu dokunuşların sahibiydi ve tam karşısında dururken hapsolduğu anıdan çıkıp ilerleyebilmek için sormuştu sorusunu. Karşısındaki adamın yönelttiği soruyla yavaşlayan hareketleri genç adamı tedirgin ederken alacağı cevabın o ana kadar hayal ettiği her şeyin silik bir iz olarak kalıp kalmayacağının belirleyecisi olacağını hissetmişti.

Zhan elinde tuttuğu fincanı yavaşça tabağına bırakmaya çalışırken aklında dönen düşünceleri gibi fincanı da doğru yere oturtamamış, Yibo'nun sorusu ile zihninde dönen düşünceleri yüzünden dengesini kaybeden kendisi gibi sarsılan fincan tabağının masanın üzerinde bir süre tıkırdamasını dinlemişti. Tabak bir süre sonra dengesini bulduğunda fincanı yerine oturtmuştu ama Zhan'ın düşünceleri hala yerine oturabilmiş değildi. Zira nedenini kendisine açıklamaktan her kaçtığında karabasan gibi üzerine çöken sorular yüzünden kaybettiği dengesini bulmak ancak kaçmayı bıraktığında mümkün olacak gibiydi. Sabırla cevabını bekleyen gence bakarken ardından gelecek soruyu bile bile 'Sana dokunmak istedim.' diyemezdi. Her daim onu kurtaran mantığı, söz konusu karşısındaki genç olunca pas tutmuş duygularının altında ezilip yok oluyordu. Birbirine dolanmış düşünceleri arasında açıklama yapmak yerine hedef şaşırtmayı seçtiğinde sordu:

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin