9 Seviyorum

951 105 246
                                    




Tesadüfen keşfetmişti Xiao Zhan'ın SoundCloud hesabını. Kullandığı takma isimle var olduğu o sanal aleme şarkılar aracılığı ile içini döktüğünü biliyordu. Hayatındaki değişimlere yakından tanık olamasa da abisi sayesinde neler olduğunu bildiğinden fark etmişti yaşadığı olaylar üzerinden şarkı attığını. En son ne zaman hareketli bir şarkı attığını bile hatırlamıyordu. Sesinin güzelliği ile kutsadığı melodiler genelde yeşerdiği dalından ayrılan kızıl sonbahar yaprakları kadar hüzünlü ama bir o kadar da güzel olurdu. Müzikle uğraştığını bilen çoktu ama yayınladığını bilen olduğunu sanmıyordu bu yüzden seçtiği şarkılarda dürüst olduğunu düşünüyordu Yibo. Titreyen sesini duyduğunda koşarak geldiği adam, ruhunun çığlıklarını bir yandan kimse duymasın diye saklarken bir yandan da duyduğu sese el uzatacak birilerini beklediğini biliyordu. Bu yüzden düşünmeden gelmişti ve tereddüt etmeden kolları arasında almıştı onu. Yıllardır taşıdığı maske bir anda düşüp tuzla buz olurken ondan kaçtığı için kendini suçladı. Kollarını sardığı anda bütün bedenini ona yaslayan adamın yıllardır kendisine ağırlık yapan duygularını paylaşacak, ona hiçbir şey sormadan sadece bir süreliğine yükünü hafifletecek bir kucak aradığını hissetmişti. Alnını omzuna dayayan adamın o an hissettiklerini bütün bedeninden atmak istermiş gibi hızla akıttığı gözyaşları tenini ıslatıyordu.  Sıkı sıkı sarıldığında saçlarının kokusunu içine çekerken yanağına sürtünen saç tellerine öpücükler bıraktı. Zhan'ın duygularının ve düşüncelerinin yıllardır kanattığı her yaraya dokunurmuşçasına nazikçe bıraktığı o birkaç öpücük bütün bedenini titretirken kollarında gözyaşlarını akıtan adamı biraz daha çekti kendine. Ruhunu kendi ruhuna katıp hayatın yalnızlığında kaybolduğunu düşündüğü bu adamın baharda açan çiçekler kadar mutlu şarkılar söylemesine sebep olmak istiyordu.

Yağmur gibi düşüyordu düşünceler aklına. Yüzeye çarpan damla sesleri duyuluyor, zeminden akıp gidiyordu ama hiçbir şeyi temizlemiyordu. Aksine biriken sular zihnini ele geçirirken akıtmamak için mücadele ettiği gözyaşlarında boğuluyormuş gibi hissetmişti Zhan. Zihnine damlayan her bir damla geçmişin izlerini taşıyordu. Peşini bırakmayan kara bulutlar buldukları ilk sıcaklıkta yağmura dönüşüp akmıştı yine zihnine. Bu fırtınalar onu çok yormuştu. Öyle yormuştu ki damla damla doluşan düşünceler tekrardan yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Havada asılı kalan kollarıyla, kendisini saran gence sarıldı. Hıçkırıklarını tutmaya çalışırken birbirine bastırdığı dudakları onları tutmaya yetmemiş, birkaçı havaya karışmıştı. Alnını dayadığı omzunda ağlarken gözyaşlarını görmese de hissettiğini biliyordu ama hıçkırıklarını duymasını istememişti. Kaçırdığı hıçkırıklarıyla kendisini daha da sıkı saran kollar ve saçlarında tekrardan hissettiği yumuşak dokunuşlarla mücadeleyi bırakmış, göğsüne baskı yapan kesik nefeslerinin genç adamın vücuduna çarpmasına izin vermişti. Onun elleri titreyen omuzlarından sırtına doğru bir yol izleyerek kendisini teselli etmeye çalışırken Zhan'ın tek yapabildiği sarıldığı adama daha da sıkı sarılmak olmuştu. Saçlarında hissettiği küçük dokunuşlar buzların arasında kalmış bir adamı, etrafını saran yalnızlıktan kurtarmaya çalışan cılız bir ateş gibiydi. O cılız ateş kapana kısıldığı buzulların ardında ona umut olurken daha fazlasını istemesine neden oluyordu. Etrafını saran soğuğa aldırış etmediğini söylese de üşüyordu. Ne kadar inkar ederse o kadar buz kesiyordu bedeni. Üşüyen bedenini ıslatan yağmur damlalarıyla birlikte bu cılız sıcaklığı teninde hissetmek için bir süre hareket etmedi.

Zhan'ın havaya karışan hıçkırıkları ve titreyen omuzları Yibo'nun bütün renklerini soldururken onun da gözleri dolmaya başlamıştı. Dudaklarını ısırarak gözyaşlarını geri göndermeye çalıştı. Bir süre sonra kendisine karıştırmak istediği koku onu terk ederken bir daha ne zaman içine çekeceğini bilmediğinden son kez derin bir nefes alıp anın büyüsüyle kapattığı gözlerini araladı. Geri çekilmeye çalışan adamı kendine yakın tutarken yanaklarında hala izleri duran yaşlarını silmek istiyordu ama o dokunuştan sonra kendini durdurmayı başaramayacağını bildiği için karşısındaki adamın bakışlarına odaklandı. İlk defa bir şeyi sormak için çekiniyordu. İlk defa ağzını açmadan önce zaten kırıp dökülmüş bu adamı tuzla buz etmemek için söyleyeceklerini düşünüyordu ama aklına doluşan bütün sorular Xiao Zhan'a bir bıçak gibi saplanacak türdendi.

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin