18 Her Şey

852 67 430
                                    

Bölüm Şarkısı Sam Smith - Writings on the Wall - Xiao Zhan karakter şarkısı

*Writings on the wall, kötü şeylerin olacağının habercisi olarak kullanılan bir deyim





Büyük masada toplanılmış olan samimi ortamda duvarlara yerleştirilmiş küçük şamdanlarda yanan mum ateşinin sıcaklığı etrafı dolduran kahkahalarla daha da alevleniyordu. Masaya yerleşmiş olan insanlar birlikte vakit geçirmenin keyfini sürüyor, uzun zaman sonra bir araya gelen kalabalığı süsleyen yeni yüzler, ortamın havasına hemen ayak uydurmuş bir şekilde gülümseyerek sohbete dahil oluyordu. Edilen sohbetlerin hiçbiri hayatın ağır yükünü taşımıyor aksine bahar rüzgarına kapılmış kiraz çiçeği yaprakları gibi yavaşça ortamda dönüp duran konular konuşuluyordu.

Evlilik kararı almış olan çiftin sürekli olarak okşadıkları yüzükleri artık bir refleks haline gelmiş, her cümlelerinin sonunda gülümseyerek birbirlerine bakmaları masanın etrafındaki herkesi etkilemişti. Kendileri adına alınan kararlara eğdikleri boyunları şimdi dimdik duruyor, zamanında aralarına giren mesafelerin tek bir bakışla yerle yeksan oluşuna herkes şahit oluyordu.

Masanın en köşesinde oturmuş olan adam, yanında duran kadına kaçamak bakışlar atıyor bunun farkında olan kadın ortamı aydınlatan mum ışıklarının gölgesi kadar belirsiz bir gülümsemeyle karşılık veriyordu. Taktığı halka küpesi ile oynarken önüne düşen saçı kavrayıp kulaklarının arasına sıkıştıran adama döndüğünde buluşan bakışları geldiklerinden beri onları izleyenlerden kaçmamıştı. Henüz birbirine açılma cesareti bulamayan ikilinin duyguları hareketleri ile aydınlanıyor, silik hatlarla çizilmiş yollarında bir şeylere isim koymak için acele etmiyorlardı.

Aralarında yıllardır dışarıda esip gürleyen kar fırtınasının soğukluğunu taşıyan ikili ise karşı karşıya oturmuştu. Sohbet havasını bozmamak adına etraflarına gezinen kiraz çiçeklerine rüzgar olan muhabbetlerini çok uzun olmasa da devam ettiriyorlardı. Her bir kelimede geçmişin gölgesiyle birlikte bulundukları anın ışığı vardı. İkisi de yıllardır birbirlerinden kaçmalarının sonucu olarak birbrilerinin içlerinde büyüttükleri varlıklarını ancak buluşan bakışlarının aydınlığında fark etmişlerdi. İkisininde yıllardır hayatlarında kimsenin olmamasının nedeni, onlara ağırlık yapan duygularından başka bir şey değildi. Bu duygular ancak karşılığı olursa paylaşılabilirdi. Kahkülleri ile oynayan kadını izleyen adam, kahküllerde saklanmaya çalışan bakışlarda paylaşılmak istenen duyguları fark ettiğinde önündeki kadına sevdiğini bildiği tatlıyı uzattı. Tatlıyı önüne alıp yemeye koyulan kadın kendisine yük olan duyguların bir kısmının hafiflediğini hissetti.

Yalnızlıklarını ettikleri sohbetle paylaşan üç adam, arkadaşlarının karşısındaki kadına tatlı uzatışını izleyip birbirlerini dürterlerken yapılan planların yerini bulmasıyla keyifle içeceklerini yudumlamaya koyulmuşlardı.

"Şimdi bu ne oluyor? Barış teklifi mi yoksa tatlıyı sevmediği için mi uzattı?" Yubin Zhan'ın kulağına eğilmiş bir yandan Yangzi ile Haikuan'ı izliyor, bir yandan da tahmin yürütüyordu.

"Sachima*, Haikuan'ın en sevdiği tatlılardan. Bence direkt çıkma teklifi bu."

*Çinlilerin hamurdan bir tatlısı

"Biraz daha abart istersen Zhan. Sana her tatlı verilmesini çıkma teklifi olarak algılıyorsan bu saplığına çare bulamamızın nedeni anlaşılıyor."

"Ne taktın sen de benim saplığıma?" bakışlarını Haikuan ve Yangzi'den karşılarında oturan Cheng ve Ziyi'ye yöneltti. "İlmek ilmek işlediğim plan hayat buluyor. Çok hoşuma gidiyor."

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin