20 - Yerdeki, Gökteki ve Yüreğimdeki Yıldız

889 66 369
                                    

Bölüm Şarkısı: Taemin - Haeven

Evet, buraya kadar okuyan 18 yaşından küçük okuyucularıma teşekkür ederek " # #" işaretleri arasındaki yerleri atlamalarını tavsiye ediyor sizi kocaman öpüyorum.

Oturduğu masada sıkıntılı bir şekilde iç çekerken etrafında gülümseyen insanlarda göz gezdirdi. Şu an olmak istediği yer kesinlikle loş ışıklı bir bar değildi. Karşısındaki adam ona gözlerini dikmiş bir şekilde baktığını hissediyor gözlerini onunla buluşturmayı reddediyordu. Onun burada olduğunu bilseydi ne Jiyang'ın ne de Bowen'in ısrarlarına kanardı. Önündeki bira bardağından büyük bir yudum aldığında çaprazında oturan Bowen "Kameraya bakın millet!" diye bağırarak herkesin bakışlarını elinde tuttuğu telefona topladı. Wenhan bunu duyar duymaz ayaklandığı sırada Yibo, masanın etrafını dönüp yanına oturan adamı o süreç boyunca keskin bakışlarla izlemiş, bakışları ile saplamaya çalıştığı bıçakların hiçbir faydası olmadığını Wenhan yanına oturunca zor da olsa kabullenmişti.

Pes etmiyordu. Sürekli dibinde dolanırken ona sarf ettiği sözler Wenhan'ı asla geri tutmuyordu.

Ailesi ve Zhan ile yediği yemeğin üzerinden birkaç hafta geçmiş o süreçte Zhan şirket işleri ile Yibo ise biriken ödevleri ile uğraşmaktan başını kaldıramamıştı. Yorgun bir şekilde döndüğü evde çoğu zaman Yibo'yu bulan Zhan bundan asla şikayet etmiyordu. Bundan şikayet eden tek kişi Bayan Wang'dı.

Yirmi dokuz yaşındaki oğlu evde kalmışken yirmi üç yaşındaki oğlu evin yolunu unutmuştu. Bunu oğlunun yüzüne vurarak "Burayı iyice kuru temizleme olarak kullanmaya başladınız beyefendi. Bütün eşyalarınızı taşıyın zahmetten kurtulun." şeklinde sarf ettiği sözlere aldığı karşılık beklediği şey değildi.

"Bunu planlıyorum zaten ama önce Zhan ile konuşmam lazım." Yibo bu sözlerini herkesin bildiği bilimsel bir gerçeği söylüyormuş gibi net ve tereddütsüz bir şekilde söylediğinde oğluna hayretler içinde bakan kadın, diyecek söz bulamamıştı.

Çoğunlukla aynı evde oldukları doğruydu ama asıl sorun aynı zaman dilimlerinde aynı evde olamamalarıydı. Şirkette çıkan sorun üzerine gecesini gündüzüne katan Zhan, Haikuan ile rekabet kuruluna dava açmış ve borsada hisse satışlarını durdurmuştu. Bu müdahalelerle şirket az da olsa toparlasa da yatırımcılara uzun uzun yapmak zorunda kaldığı açıklamalar ve bu açıklamaları desteklemek için son dakika hazırlanan sunumlar arasında sıkışıp kalmış, fazlasıyla yoğun birkaç hafta geçirmişti.

Bu yoğun haftada Zhan'ı en çok yoran şey ise sevdiği genci istediği kadar sevmeye fırsatı olmamasıydı. Zhan onu genelde ofiste görüyor, dudaklarını saçlarına bastırıp öpücükler kondurarak kokusunu içine çekmemek için kendisini zor tutuyordu. Öyle ki bir keresinde öğle arasında herkes yemeğe çıkarken Yibo'yu işleri bahane ederek yanında tutmuş yemek yemeye adanan bir saatini sevdiği genci öpücüklere boğarak geçirmişti. Karnı doymamıştı belki ama yüreği hissettiği özlemin pençesinden az da olsa kurtulmuştu. Yibo'ya olan duygularını açıkça söylediğinden ve artık ne olursa olsun onunla birlikte olmaya karar verdiğinden beri onu her daim yanında görmek istiyor, sanki ona dokunamadığı, onunla bir şeyler paylaşamadığı her anın acısını çıkarmak istiyor gibiydi.

Yibo da Zhan'dan farklı değildi. Bir rüya gibiydi her şey. Uyanmak istemediği, içinde hapsolmak istediği güzel bir rüyaydı onunla yaşadıkları. Hayal etmişti. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için de elinden geleni yapmış, tüm varlığı ile sevdiği adama onu her şeyden ve herkesten çok sevdiğini birçok kez göstermişti ama hayal gerçeğe dönüştüğünde ne yapacağını bilememişti. Kaçışlarını endişe etmeden ona dokunabiliyor, onu öpebiliyor, yüzünde hiç solmayacak gibi görünen gülücükler açtırırken yaptığı her şeye karşılık alıyordu. Gitmiyordu Zhan. Aksine ona geliyor, sarılıyor sanki dünyanın en güzel şeyini ellerinin arasında tutuyormuş gibi seviyor onu. Bu kadar güzel bir hissin ve iliklerine kadar işleyen mutluluk ve huzurun varlığı onu her seferinde şaşırtıyordu. "Çok güzelsin." diyordu her seferinde sevdiği adama. Bakışları üzerine düşer düşmez düşündüğü şeyleri eskisinden daha rahat dökülüyordu dudaklarından.

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin