YANIK İZLER

18 2 0
                                    


ÖRDÜ KADER AĞLARINI

Bölüm On Altı - Yanık İzler

Fikri Karayel -Trenler

Neyse - Siyah


Kırık tabutlar,
Yanık cesetler.
Cehennemin kapısı aralı,
Gir içeri.
Yak ateşini,
Yalanına ortak.
Cehennemine tutsak.

Küçükken uzun bir yolculuğa çıktığımızda gökyüzünün karanlığı nerede olduğumuzu göstermeden hiçbir tabelayı okutmadığı zamanlarda babama nerede olduğumuzu sorardım, babam her zaman mutlaka bilirdi, bana hiç bir zaman yanlış bir yerde olduğumuzu söylemedi. Şimdi sağıma soluma bakınırken karanlık olup olmasa da nerede olduğumu, yerimi, yönümü bilmeden kaybolmuştum bir çukurun içerisinde.

Eğer olsaydı, şüphesiz nerede olduğumu bilirdi.

Belki de bu kadar savrulmaz, her parçamın farklı bir yerde olduğunu aramazdım. Annem ve babam benim tek parçamdı ev onlar gidince her parçam farklı bir yere dağılmıştı. Toparlayamıyordum ve ben eksik kalıyordum. Yapbozdum ve iki tane büyük parçam yoktu. Onlar olmadan yapbozumu tamamlayamazdım ve bu yapbozumun çirkin oluğunu gösterirdi. Bir çocuk için yapbozun çirkin görünmesi kötüydü fakat şimdi ki ben için nefes alabiliyor, yemeye devam ederek yaşayabiliyordu. Anne ve babamın eksikliğinde ben tam olamadım.

Duyduğum zil sesiyle göz kapaklarım yavaşça aralanırken kaşlarımı çatarak doğrulmak istedim fakat başımda ki keskin ağrıyla sadece dudaklarımın arasından acı dolu bir inilti döküldü. Elimi kaldırarak başıma koyarken bana ait telefon zil sesi durmak bilmeden çalmaya devam ediyordu. Kaşlarımı çatarak başımı sol tarafa çevirdiğimde Asilkan'ın kapalı göz kapaklarıyla karşılaştım, yüzü bana öylesine yakındı ki verdiği düzenli nefes yüzüme çarparak havaya karışıyordu. Asilkan Çakabey'in uyurken bile kaşları birbirine yapışmak istercesine çatılı duruyordu, kısa saç tutamları yastığın üzerine dökülmüşken bir elini yanağını buluşturduğu yastığın üzerine yaslamıştı, onu neden izlediğimi bilmiyordum fakat bir ressamın milyarlık bir tablosuna sahip bir yüzü vardı, öylesine eşsiz ve farklıydı ki her çehresinde farklı hikâyelerin, farklı yazıların olduğunu hissediyordum. Telefonumun zil sesini tekrar duyduğumda bakışlarımı Asilkan'ın yüzünden çekerek doğrulmaya çalıştım, zorlansam da sesimi çıkarmadan yatağın içerisinde doğrularak yan tarafta bulunan küçük komodinin üzerinde ki telefonumu aldım, sessize alarak yüksek sesini sustururken ekranda yazan ismi daha net bir şekilde görmek için gözlerimi birbirine kapatarak açtım.

Gizli numara arıyordu.

Sessizce nefesimi verirken üzerimdeki yorganı kaldırarak ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım, yataktan destek alarak ayağa kalkarken başım dönse de umursamadan küçük adımlarla odanın kapısına doğru ilerledim. Kapıyı açarak odadan dışarı çıktığımda beklemeden telefonu cevaplandırarak kulağıma yasladım. Odanın kapısını sessizce kapatırken önüme doğru gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Karaca!" diye konuştu, yumuşak ve sevinçli bir sesle. "Beni özledin mi?"

Dişlerimi birbirine bastırırken onu en son gördüğüm çatı katı geldi gözlerimin önüne. "Senin yerini yurdunu bozarım, gevşek." dedim, dişlerimi sıkıca birbirine bastırırken.

ÖRDÜ KADER AĞLARINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin