CEHHENNEMİN ORATORYOSU

19 3 0
                                    

ÖRDÜ KADER AĞLARINI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÖRDÜ KADER AĞLARINI

Redd - Kanıyorduk

Mor ve Ötesi - Yağmur, Teşekkürler

Boy Epic - Scors

"Büyük acılar dilsizdir."


Karşımda bana alaylı gözlerle bakan zihnim, onu haklı çıkardığım için kendinden gurur duyduğu kadar acı da çekiyordu çünkü benim zihnim hem kötülüğümü hem de iyiliğimi istiyordu, hem düştüğüm zaman kanayan dizlerimi gördüğünde seviniyor ardından elini uzatarak kalkmamı istiyordu. Çift kişiliktim. Bu bazı zamanlar benim korkunç biri olduğumu gösteriyordu ve lise zamanlarında o kadar acı çekmiştim ki, bir senenin ardından okulu hayatımda bitirmiştim.

Bazı acıların dili olmazdı, konuşmaz konuşsa sesi çıkmazdı. Her acı kendini göstermek zorunda olmamalıydı, ensemde bulunan yanık izini Ramiz Dayıda ve Asilkan başka hiç kimse bilmiyordu. Küçükken o yanık izini herkesten saklar ve kimsenin görmemesini isterdim çünkü biliyordum ki acımı gösterdiğim zaman şifa değil daha çok acı vereceklerdi.

"Ee Asilkan Çakabey'in herkesten gizlediği Karaca Hanım, teklifi mi kabul edecek misiniz yoksa beş dakikanın sonunda vücudumuzdaki her şeyin etrafa saçılmasını mı bekleyelim?" diye sorduğunda boşluğu izleyen gözlerimi tekrar ona çevirdim. İkimizden başka hiç kimse olmayan bu tuvalette üzerinde bulunan bombadan gelen geri sayım seslerinden başka ses yoktu. Bomba düzeneğinden çıkan ses ve kalbimin güçlü atışlarını duyuyordum sadece.

"Tamam," dedim, hızla dudaklarımı dilimle ıslatırken, hızlı düşünmeli ve burada bulunan hiç kimseyi tehlikeye atmamalıydım. "Buradan seninle birlikte kimseye bir şey belli etmeyeceğim fakat bunu neden yapıyorsun?" derken amacım sadece zaman kazanmaktı, Asilkan Çakabey yokluğumu fark etmeli ve beni bulmalıydı. Neden bulacaktı? Az önce dudaklarımdan üç saniyeliğine dudaklarını bastırdığı için ona karşı sevgi mi beslemiştim? Zihnime düşen bu soru bedenime büyük bir deprem etkisi yaratırken çukura düşmemi engelleyen Amber'in sesi oldu.

"Keyif için," dedi, omuzunu yavaşça yukarı ve aşağı silkerken. Kırmızı boyalı dudakları alayla kıvrılmıştı fakat bakışları doluydu. Tek gözünün içi kıpkırmızıydı, herhangi bir madde kullanıp kullanmadığını düşünürken gözlerine bakmamdan rahatsız olmuş gibi işaret parmağını kaldırarak gözlerimin önünde birkaç defa iki yana salladı. "Zaman geçiyor, tik, tak..."

"Onun adamısın değil mi?" diye sordum biranda, "Vedat'ın adamlarından..."

İnce kaşlarını çattı. "Vedat mı? O kim?" Sonra bir anda yüzü kaskatı kesilirken bana gözlerini büyüterek baktı, dudaklarını oynatmasıyla kaşlarım çatıldı. "Üzerimde dinleme cihazı var, hemen çıkmalıyız." Okuduklarım kaşlarımın daha çok çatılmasıyla bana eliyle gitmemi işaret etti. "Eğer hemen buradan çıkmazsan bombayı aktifleştireceğim." derken ince topuklu ayakkabıları üzerinde hızlı adımlarla bana yaklaşarak bedenimi itekledi. Bu yaptığına anlam veremezken kendimi bir anda kadınlar tuvaletinin dışında bulmuştum. Kendime bunu düşünmeyi sonraya erteleyerek hızlı adımlarlar koridordan çıkarak Çakabeylerin masasına yaklaştım. Kemal, masaya doğru hafifçe eğilerek masanın üzerinde bulunan atıştırmalıklardan yerken ondan başka kimse masada bulunmuyordu. Gözlerim etrafta gezinirken yanına yaklaştım.

ÖRDÜ KADER AĞLARINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin