Eski Bir Bina Ve Mavi Kurabiyeler

265 18 14
                                    

Üç silüet, eski bir binanın önünde belirdiğinde bir kedi koşarak uzaklaştı ve onun dışında kimse bu olağanüstü görüntüyü görmedi.

"Burası mı?"

Sirius şaşırmıştı. Çünkü bina oldukça sıradan görünüyordu. Onun hakkında tuhaf olan şey de tam olarak buydu.

"Öyle olmalı."

Üç kişi sessiz bir anlaşmayla binaya doğru yürüdüler ve eski, hiçbir şekilde güvenli görünmeyen merdivenleri tırmandılar.

Dumbledore durduğunda, diğer ikisi gergin bir şekilde önlerindeki kapalı kapıya baktı.

Uyarmaksızın içeri dalacaklarını düşündükleri sırada Dumbledore sakin bir şekilde kapıya tıklattı.

İçerden birkaç şıngırtı sesi gelene kadar, uzun sayılabilecek bir süre beklediler. "Geliyorum, geliyorum-"

Kapı açıldı ve kahverengi saçlı, oldukça güzel, yüzünde hoş bir gülümseme olan orta yaşlı bir kadın diğer tarafında belirdi. Onların anormal tarzını fark ettiğinde gülümsemesi bozulur gibi oldu, ancak hemen toparlandı,

"Sizi tanıdığımı sanmıyorum. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Sally Jackson'ı arıyorduk. Acaba o siz olabilir misiniz?"

Kadın bunu duyduğunda şaşırmış görünüyordu.

"Evet, aslında Jackson-Blofis. Evlendim."

"Ah, elbette Bayan Blofis. Sizle konuşmamız gereken oldukça önemli konular var. İçeri girebilir miyiz?"

Sally bir süre arada kalmış gibi göründü ancak en sonunda kabul etti ve girmeleri için yolu açtı. O sırada Lupin, kadına belli etmeden kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Specialis revelio büyüsünü kullanmıştı ve sonuç tamamen bir hiçti. Bu evde kara büyü olmadığı ve ya kullanılmadığı anlamına geliyordu.

Bu oldukça iyiydi. Önlerindeki kadın, nazik ve sevecendi. Bütün savaş zırvalarından uzakta, kendi ailesine sahipti ve mutlu görünüyordu. Hiç de babası kan soykırımı yapan biri gibi değildi. Üstelik evde büyü izine de rastlamamışlardı. Üç kişi, bu kadına karşı bir ön yargıları olsa da, çoğunlukla iyi olduğuna inanıyorlardı.

İnanmaya en yatkın kişi ise Sirus'tu. Çünkü kendi ailesindeki 'aykırı' kişi de oydu. Belki de bundan dolayı daha rahattı,

"Bayan Blofis, evdeki bu güzel koku nereden geliyor?"

Kadının yüzünde bir gülümseme çiçek açtı." Ah siz gelmeden önce kurabiye pişiriyordum. İki dakika beklemeyi kabul ederseniz ikram edebilirim."

"Evet, elbette."

"Mükemmel, su, kahve, meyve suyu?"

"Su." Hepsi farklı şeyler istemekle uğraşmadılar. Onu içeri göndermelerini en büyük sebebi, hakkındaki ilk izlenimlerini paylaşmaktı. Kurabiyeler değildi. Tamam belki biraz...

"O oldukça iyi görünüyor."

Sirius, Lupin'in dediğini onayladı, "Evet, kötücül olmaktan çok uzak."

Dumbledore yorum yapmadı. Sadece sessizce kadının gittiği tarafa bakıyordu.

Sally, çok geçmeden içeri girdi, hazırladıklarını ortadaki küçük sehpaya koydu ve gerisin geri koltuğa, karşılarına oturdu.

"Evet, sizi dinliyorum."

"Söylediklerimize inanmayabilirsiniz ama emin olun her bir kelime gerçek. Açıkladıktan sonra bunu bizzat  kanıtlayacağım."

Sally konuşmadan sessiz bir onay verdi.

"Siz bir büyücüsünüz Sally Blofis. Bunu bildiğinizi varsayarak buraya geldik ancak öyleymiş gibi görünmüyorsunuz."

Sally'nin kaşları havaya kalktı. Şaşırdığı bariz ortadaydı. Ama deli bir adama bakıyormuş gibi değildi. Onlara inanıyordu.

Bu tavrı, çoktan büyücülük dünyasının varlığından haberdar olduğunu düşünmelerine sebep oldu ancak, durum böyle olsaydı, çoktan bir tuzağın içine çekilmiş olurlardı. Üstelik kadının yüzünde onları tanıdığına dair hiçbir belirti yoktu.

Ona, sıradan bir insana büyücülük dünyasının varlığını, gündemini nasıl anlatacaklarsa öyle anlattılar. Sally inanılmaz bir şekilde bunları çok çabuk kabullendi ancak düşünceli görünüyordu. Bütün bu gerçeklerin nereye bağlanacağını merak ediyordu.

"Ne demek istediğinizi anlıyor gibiyim. Ama hala bütün bu olanların benimle nasıl bir bağlantısı olduğunu anlamadım. Bir savaşa çekiliyor gibi görünüyorsunuz ancak sizin deyiminizle 'bir kofti' için sınırların dışına çıkacak kadar ileri gidiyorsunuz. Bunun özel bir sebebi olmalı."

"Bunu sormanızı bekliyorduk Bayan Blofis. Sarsıcı bir bilgi olabilir ancak az önce bahsettiğimiz düşman, yani Voldemort, sizin öz babanız."

Sonunda Sally'nin yüzünde bir güvensizlik ifadesi belirmişti. En başından beri her şeyi sorgulamadan kabul etmişti ama bu...

"Bu imkansız. Ben ailemi tanıyorum. Annemi, babamı... Babam kesinlikle kötü bir büyücü değildi."

"Bunlar kafanızda yaratılmış bir ilizyondan ibaret, Bayan Blofis."

"İmkansız..."

Dışardan tamamen yıkılmış görünen Sally, aslında bütün bu söylenilenlere çoktan inanmıştı. Daha tuhaflarını duymamış gibi değildi. Üstelik, bu bilgelik yayan yaşlı adamın ona şaka yapmakla uğraşmayacağını, ya da herhangi bir şakanın bu kadar derin, kötücül bir senaryoya sahip olamayacağını çoktan anlamıştı.

Yine de ona ailesinin gerçek olmadığını söylediklerinde, sarsıldı.

Ve onlara, henüz varlığından haberleri olmayan Percy'den bahsetmemeye karar verdi.

Oğlu güçlüydü. Tanrısal yönüyle kendi 'türü' arasında bile oldukça üstündü. Bir de büyü yapabiliyor olabileceği gerçeği, öz annesini bile ürkütmüştü.

Ama asıl konu bu değildi. Çocukluğundan beri istediği zaman oldukça sevimli, mavi yemeklerine bağımlı,bir çok zorluk atlamasına rağmen hala öz benliğini kaybetmemiş Percy'si, daha yeni dünyayı kurtarmıştı. Bütün bu maceradan sonra bizzat kendisi, artık daha fazla macera istemediğini, en azından dünyayı kurtarmak gibi görevlerden uzak durmak istediğini söylemişti. Yorulmuştu. Tek istediği sevgilisiyle bir melez olarak yaşayabileceği en normal üniversite hayatını yaşamaktı.

Ona bu imkanı verebilmesi için, yalan söylemesi gerekiyordu. Sally bunu göze aldı. Oğlunun huzuru, kendi ailevi problemlerinden dolayı bozulmamalıydı.

Percy bunu düşündüğünü duysa, büyük ihtimalle annesine öfkelenirdi. Neyse ki hala kamptaydı ve yazın bitmesine 1 ay daha vardı.

Bu çılgınlıklar her ne gerektiriyorsa, kendi başına ilgilenebilirdi.

Sonunda yenilgiyle iç çekti,

"Ne yapabilirim?"

Dumbledore, geldiğinden beri ilk defa o onaylar gülümselerinden birini yaptı.

"Bize güvenmeniz güzel. Şimdi tek yapmanız gereken sizi test etmemize izin vermeniz-"

O anda, kırmızı bir ışık parladı. Bu, Lupin'in asasından çıkan bir büyüydü. Hedef ise, Sally'di.

Tam ona vurmak üzereyken Sirius kadının önüne geçip kalkan büyüsünü kullandı ve saldırıyı engelledi.

Olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki, Sally tepki verecek zaman bulamamıştı.

"Harika." Dumbledore hala gülümsüyordu.

"Bu ilk testimizdi. Lütfen yanlış anlamayın, Profesörün size zarar vermek gibi bir niyeti yok."

...

the heir of slytherin √p. jacksonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin