Sağ Kalan Çocuk

230 21 63
                                    

Hesabın şifresini unutmuş olabilirim

Percy bulduğu bütün muslukları açtı ve suyu yönlendirdi. Üste çıkmadan önce cebine sıkıştırmayı başardığı drahmiyi fırlattı ve dua etti, "Tanrıça İris, lütfen adağımı kabul et ve bana Annabeth Chase'i göster."

Çok kısa bir süre sonra önünde tanıdık kulübesi ve sevgilisi belirdi. Percy, mesajın tekrar çalışmayacağını düşündüğü için tuttuğu nefesini verdi ve bir süre henüz onu fark etmeyen sevgilisini izledi.

"Aman Tanrılarım!"

Bir savaşçı olan kızın onu fark etmesi fazla vaktini almamıştı. Percy onun gözlerinin dolduğunu gördüğünde henüz konuşmaya başlamamıştı. Yapmak üzere olduğu bütün açıklamaları ve ortamı yumuşatmak için planladığı bütün esprileri unuttu.

"Özür dilerim."

...

Percy banyodan üzerine nerdeyse bir beden büyük olan giysilerle yenilenmiş bir şekilde çıktı. Annabeth'le olan konuşmasını fazla uzun tutamamıştı çünkü alttaki insanların şüphelenmesini istemiyordu -ki buna çok yatkındılar- Ona sadece güvende olduğunu ve bundan sonra sürekli iris mesajı atabileceğini söylemişti. Ve durumun bu sefer Tanrılarla alakalı olmadığını eklemeden geçememişti. Bunu duyduğunda Annebeth'in düşük omuzlarını yükseldiğini gördüğünü bile sanmıştı.

İçinde, ona sıkıca sarılıp her şeyin yolunda olduğunu söylemek isteyen karşı koyulamaz bir dürtü vardı. Çünkü o, Annabeth'i kaybetseydi ve uzun süre haber alamasaydı, neler hissedeceğini ve yaşayacağını düşünmek bile istemiyordu. Bunun olduğu birkaç seferin hepsinde, nerdeyse kendini kaybediyordu. Yani yaşadıklarını, hissettiklerini tahmin edebiliyordu. Elinden gelse ona bunları asla yaşatmazdı.

Derin bir iç çektiğinde çoktan ona tarif edilen odaya ulaştığını fark etti. Birazdan ev sahiplerine yanlarında kalacağını nasıl ifade edeceğini düşünüyordu.

Kendini pek zorlamadı ve çoğu zaman olduğu gibi planlara güvenmedi. Kapıyı tıkladı ve bir kızın tereddütlü bir şekilde "Girebilirsiniz." Dediğini duyduğunda iterek açtı.

İçerde 4 kişiydiler. Kızıl saçlı, mavi gözlü bir kız, bir tür gazete okurken yatakta uzanıyordu-Percy kağıttaki fotoğrafların hareket ettiğine yemin edebilirdi-  Diğer üçü ise yerde oturuyordu. İkisi satranç benzeri tuhaf bir oyun oynarken, odadaki kabarık kıvırcık saçlara sahip olan diğer kız önünde açık bir kitapla yanlarında oturuyordu.

"Selam!"

Hepsi işlerini bıraktı ve bu yersiz neşeli çocuğa baktılar. Sadece onun neden burada olduğunu anlamaya çalıştılar. En sonunda kızıl saçlı kız verdiği selamı almaya karar verdi.

"Selam?"

"Sen kimsin?"

Percy arkasından kapıyı kapattı ve açık bir şekilde tedirgin olan yerdeki çocukların yanına gidip oturdu.

"Ben Percy. Okul başlayana kadar burada sizinle kalacağım."

Percy, onun gibi siyah saçlı, gözlüklü çocuğun açıkça ona inanmadığını anlamıştı- bu düşüncesinde yalnız olmadığı kesindi-Bakışları bir süre yüzünde ve alnındaki işarette oyalandı ve tekrar gülümsedi,

"Sen Harry Potter olmalısın. "

O anda, diğerleri kendilerini tanıtmadıklarını, sadece onu sorguladıklarını fark ettiler.

"Evet öyle. Ben Hermione Granger."

"Ben Ron Weasley ve ordaki Ginerva, kız kardeşim."

Harry zaten tanındığı için tekrar konuşma ihtiyacı duymadan önündeki çocuğu incelemeye devam etti. Ginny ise somurtarak, "Ginny. Bana Ginerva demeyi dene." Diyerek sonunda uzandığı yerden doğruldu.

the heir of slytherin √p. jacksonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin