Bir Seherbazı Yenmek

188 21 25
                                    

"Yaptığı büyüler kusursuz değil. Ama onda diğer öğrencilerde olmayan bir şey var, gerçek savaş deneyimi. Ve bu, açığı kapatmak için fazlasıyla yeterli."

"Öyle olsa bile teorik eksiklerinden kurtulması gerekiyor."

"Bu doğru. Yani onun için en uygun sınıf 4 olurdu. Ancak yeteneğine bakarak biraz zorlayabileceğimizi düşünüyorum. Harry'le aynı döneme koyalım, ne dersiniz?"

"Evet o oldukça yetenekli ancak bu kadar çok eksikle nasıl meslek sınavlarına girebilir? Bu gelecekte pek çok problem çıkaracak."

"Neden kendisine sormuyoruz?"

Herkes Lupin'in önerisini mantıklı buldu. Onlar Tonks'la düello yapan Percy'i çağırmak üzereyken çoktan yanlarına doğru gelmekte olduğunu gördüler.

Bunun sadece birkaç anlamı olabilirdi;  Çoktan yenilmişti, pes etmişti ya da mola veriyorlardı. Kimse Percy'nin kazanma ihtimalini düşünmemişti.

"Sınavlardan gerçekten nefret ediyorum.  Size söyledim mi hatırlamıyorum ama bende disleksi ve dikkat eksikliği var. Hiç iyi bir öğrenci olamadım,"

Percy suskun yetişkinlerin yanına vardığında konuşmaya devam etti;

"Yine de Harry'lerle aynı dönemde olmak istiyorum. Bence çok iyi anlaştık." Percy sırıttı ve sözlerine biraz alaycılık katarak yanına yeni gelmiş olan Tonks'a baktı. "Ayrıca yeteneğim hakkında dediğiniz tüm o şeyleri duydum, teşekkürler. Bu birilerine beni küçümsemeyi bırakması gerektiğini hatırlatabilir."

Percy'nin yaşadığı kimlik karmaşasından dolayı belli yasalardan kaçabildiğini fark ettikleri an, onu denemek istemişlerdi -Percy Harry'nin bunu öğrenmemesi gerektiğini düşündü. Özellikle yaptığı tek bir büyü yüzünden yargılanırken- Başta bu fikre pek de sıcak bakmıyordu. Her ne kadar onları düşman olarak görmese de bütün yeteneklerini ortaya çıkarmak için henüz çok erkendi. Bu nedenle kendini tutmaya karar vermişti.

Ancak Bellatrix gibi bir cadıyla yaptığı sayısız düelloya karşılık Tonks'un ona zarar verme korkusuyla kendini tutması, işleri onun için oldukça basit hale getirmişti. Onları izleyenler konuşmaya daldığı anda son hamlesini yapmış ve kadını silahsız bırakmıştı.

"Buraya bir canavar getirmişsiniz." Tonks çocuğun onunla alay ettiğini anladığında surat asmaktan kendini alamadı. Buna rağmen yenilgisi hakkında bahanelerin arkasına sığınmadı.

"O yaratıklardan hiçbirine benzemiyorum. Her neyse, bu dediğini iltifat olarak kabul edeceğim."

"Çocuk, sen mi kazandın?"

Percy konuşan uzun, yağlı saçlı adama baktı. Bu, profesör Snape'ti. Geldiği andan beri Percy'den şüphelenen sinir bozucu herifin tekiydi.

Percy memnuniyetsizliğini belli etmemeye çalışarak cevapladı, "Buna tam bir zafer diyemem. Kendini tutuyordu."

Onunla bir süre daha konuştuktan sonra eve geri gönderdiler.

Sirius çocuğun sırtına bakarken ıslık çaldı,

"Bunu kesinlikle Dumbledore'a söylemeliyiz. Eğitimsiz haliyle bile bir seherbazı yendi. Bu iki-üç sene içinde korkunç bir seviyeye ulaşacağı anlamına gelmiyor mu?"

"Öyle...Kesinlikle öyle."

Oradaki herkes Nymphadora Tonks'un sadece ifadesine bakarak bile, onun kendini hiç tutmadığını anlayabiliyordu.
...

Percy onları gizlice dinlemekle ilgilenmediği için yaptığı hatanın farkında olmayarak eve döndü.

Okula gitmesi gerektiğini ilk öğrendiğinde pek mutlu olduğu söylenemezdi. Ancak etrafında onu korumak için birden fazla profesörün olacağını öğrendiğinde itiraz etmedi.

the heir of slytherin √p. jacksonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin