3. BÖLÜM

34 9 64
                                    

Dark paradise- Lan Del Rey

Favorite crime- Olivia Rodrigo

Aslında bir konu var- Yasemin Mori

Çoban Yıldızı- Teoman

🦋

3. BÖLÜM

AÇELYA ÇİÇEĞİ

🦋

Turna Sarper,

Hayat tarafından her insana farklı oyunlar oynandığını hayal ederdim. Herkes farklı şeyler ile itham edilirdi. Bir gün oturup kendi kendime düşündüm. Ailem hayatta. Arkadaşlarım var. Zenginim. Her istediğime sahipim. Korumak için olsa da kısıtlanıyorum. O zamanlar kısıtlanmak benim için o kadar kötü bir şeydi ki, hayatın bana oyunu bu sandım.

Değilmiş.

Şimdi ise keşke bu olsaydı da ben şımarık bir kız çocuğu olmaya devam etseydim diyorum. Hayat böyle işte, oynadığı oyunda hamle nereden gelecek bilmeden öylece oturuyorsun o kumar masasına.

Odamın içinde çalan şarkı ile gülümsedim ve ona eşlik etmeye başladım. "Şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan." Derin bir nefes aldım ve gülümsemem buruk bir şekilde arttı. "Aşkı tatmadan daha, onla sarhoş olmadan." Aşk... Şu zamana kadar tatmadığım tek duygu olabilir. Bir keresinde ortaokulda sınav zamanı ben yine silgimi kaybetmiştim ve yanımda oturan çocuk ise benimle silgisini paylaşmıştı. İyi biri gibi göründüğü için onunla arkadaş olmak istemiştim ama daha sonra onun benden hoşlandığını öğrendim.

Bana kalırsa aşk böyle bir şey değildi. Aşk ilk görüşe değil, bir ömre sığdırılmalı. Ortaokula giden bir çocuğun kalbine sığamayacak kadar büyüktü aşk, bende o yüzden yolun başında vezgeçtim ve kalbimi kimseye oyuncak etmedim. O çocuğu da bir daha hiç görmedim.

"Hiç sevişmeden daha," iç çektim. "Şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden." Sahi şunun şurasında toplasak kaç kere gerçekten bunu istediğim için gülmüştüm? Kaç gülüş bir son olmuştu aciz bedenimde? Kaç göz yaşı ıslatmıştı umudumu? Gerçi hiçbir gözyaşı dindiremedi, umudumun yangınını.

"Sen benle kal," diye fısıldadım geriye yaslanıp kollarımı iki yaslanıp esnerken. Saat sabah 06:50'di. Ben ise Aslan'ın edebîyat projesini yeni bitirmiştim. Bütün gece uyku gözüme girmemiş, bedenime ihanet ederek benden uzaklaşmıştı. Şimdi ise kapımı çalmış ve adeta benimle oyununu oynuyordu. "Hep benle kal," diye fısıldadım. Sonra araya küçük bir melodi girdi ve ardından acıyla neredeyse kahkaha atmama sebep olacak o cümle çıktı ağzımdan.

"Zamanın varsa..."

Zaman yoktu. Zaman aslında vardı, ben ise değerlendiremedim. Ve hâlâ buna göz yumuyor, kendimden hiçbir ödün vermiyordum. Sıkıcı hayatım başka bir düzende yine aynı şekilde ilerliyordu. Ben bunu istemiyordum. Gerçi bana bir seçim hakkı sunulsa değiştireceğim ilk şey bu olmazdı.

"Ben hiç kimsem olmadan," sahi kimim vardı ki? Annem ve babam. Başka? Hiç. "Tepeden tırnağa ona hiç sarılmadan." O. Bu kelimeyi her duyduğumda aklıma garip bir şekilde Aslan geliyordu. Sahi o kimdi?

24. MADDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin