16. BÖLÜM
FİNAL
...
Turna Sarper,
Hayata ne kadar güzel başlangıçlar yapsak da bazen hayat istediğimiz gibi ilerlemeyebilir. Özellikle de bizi bekleyen bir son varsa, yapmamız gereken tek şey elimizdekilerin değerini bilmek olmalı. Ailenizi sevin. Bazen kötü anlar yaşasanız bile, onlar sizin aileniz. Dönüp dolaşıp ailenize daima dönersiniz. En çok onları sevin. Arkadaşlarınızı sevin. Yıllarca, milyonlarca insan ile tanışsanız da size gerçekten dost olan sayılı insan vardır aralarında, onların değerini bilin. Kardeşinizi sevin mesela. Ne kadar çok kavga etseniz de, ondan kurtulmak isteseniz de o sizin kardeşiniz. Yere düştüğünüzde ilk koşacak kişi. Benim hiç kardeşim olmadı, bu duyguyu bilemem ama çok kardeş gördüm. Biliyorum, herkes gittiğinde bile bir tek o kalır arkanızda.
Aşık olacağınız insanın değerini bilin. Bir gün birisini severseniz ve ona veda etmek zorunda kalırsanız, arkasından maziye saygı duyacak kadar sevin. Kırmadan sevin, dökmeden. Bir gün her şey bittiğinde onu kötüleyerek içinizi soğutmaya çalışmayın mesela. Öyle sevin ki, kalbine dokunmaya korkarak. Öyle sevin ki, ona nefes olacak kadar. Öyle sevin ki, her anında yanında olacak kadar. Aşk, siz yaralar açın diye yoktur. Aşk, siz yara bandı olun diye de yoktur. Aşk, size sevmeyi öğretir. Sevgiyi en güzel şekilde öğrenin. Değer vermeyi en güzel şekilde bilin.
Hayat kısa, yıllar geçse de size bir sonu mutlaka getirir. Şu kısacık ömrünüzde kırmamayı öğenin. Aile-nizi, sevdiklerinizi, kardeşlerinizi, aşkınızı, arkadaşlarınızı. İnsanlara cömert bir şekilde yaklaşın. Düşen birisini gördüğünüz de gülmek yerine el uzatın. Ağlayan birisinin yanaklarını silin. Bir insanın gülümsemesine sebep olun. Ufacık mutluluğunuzu bile insanlarla paylaşın. Çünkü sevgi, siz birileri ile paylaştıkça güzelleşir. İnsanlara saygı duymayı bilin. Saygı, temiz kalpler doğurur. Temiz kalpleriniz olsun. Onları kirletmeden, yaşamayı öğrenin.
En çok kendinizi sevin ama. Kimse için kendinizi üzmeyecek kadar sevin. Birileri için kendinizi değiştirmek istemeyecek kadar sevin. Geçin bir aynanın karşısına, ne kadar güzel olduğunuza bakın. Ve sakın şunu unutmayın ki, siz ne isterseniz başarabilirsiniz. Hedefleriniz, umutlarınız sizinle olsun. Bazen bir şeyler için çabalamazsak, mutlu olamayız. En önce kendiniz için çabalayın. Her şeyi istediğiniz gibi yapın. Bugün makyaj yapın, yarın istemezseniz yapmayın. Bugün dondurmayı sevin, yarın ağzınıza bile vurmayın. Dün boyattığınız saçlarınızı bugün örün. Canınız ne istiyorsa. Sadece tek bir şeye dikkat edin. İstekleriniz size veya bir başkasına zarar vermesin. En temiz istekler ile yaşamayı bilin.
Hayat, istedikleriniz uğruna mahvedebileceğiniz birçok yaşam barındırır. Hayatta ilk önce insan olmayı bilin. İnsan olmak, size verilebilecek büyük bir nimet. Kalp kırmadan yaşayabilmeyi bilin.
Koca bir karanlık zihnimde yankılanırken, onun sesini duyabiliyordum. Tek bir mırıldanmasına bile bitebileceğim o çocuk, sussun istedim. Aslan ilk defa konuşmasın istedim çünkü sesinde ki çaresizlik be-ni içten içe mahvediyor, ölüme bir adım daha yaklaştırıyordu.
“Koskoca Hakan Sarper değil misin sen!” diye bağırdığında yutkundum. Babam burada mıydı? “Kurtarsana kızını! Ne bakıyorsun öyle? Türkiye’nin en zenginlerinden değil misin sen? Bir şey yap, en iyi hastanelerden birine götürelim. Al benim tüm mal varlığımı da al, umrumda değil! Kurtar kızını!” Aslan bir yandan ağlıyor, bir yandan babama bağırıyordu. Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Kapım açıktı. Koridorda, hemen odamın girişinde annem onları izliyordu. Babam gözlerini sımsıkı yummuş ve öylece bekliyordu. Gözünden akan yaşları görebiliyordum. Aslan ise onun yakalarına yapışmış, onu sarsıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24. MADDE
Teen FictionYaşam, ölüm ve Araf. Yarım kalan vedalar, sevda'ya iz kalmış aşklar. Uzun yolculuklar ve sonu gelmeyen tükenmişlikler. 18'de vazgeçilen hayatlar, 24'lük umutlar, 19'da yapılan vedalar. Sayılar ve insanlar. Ben Turna Sarper, bu benim hikayem.