İyi okumalar <3•
8. BÖLÜM
KANAYAN YARA KABUKLARI
...
Turna Sarper,
Aklım bana oyun oynuyor olsun istedim. Bu anda olmamak, her şey bir rüya olsun istedim. Biraz sonra ağlayarak uyandığım bu rüyadan uyandığım da, Aslan’ın kollarımın arasında uyurken bulmak istedim. Biri beni bu rüyadan uyandırsın da, denize akan bu ufak derede boğulmayayım istedim. Sussun, tek bir kelime dahi etmesin istedim. Devamını dinlemeye gücüm yoktu sanki.
Bir fırtına çıkmıştı kulaklarımda, derenin içinde boğulurken yuttuğum her su o fırtına ile birlikte göğüs kafesime akın ediyordu. Göğüs kafesim öyle bir ağırlaşmıştı ki, Fırtına’nın şiddeti bir gün dinse bile yüreğimde izi kalacakmış gibi hissettiriyordu. Doğru ya, fırtınalar iz bırakırlardı. İzler ise can yakardı.
“Ölmesine sebep oldum.” Demişti. Aslan birisinin ölmesine sebep olmuştu. Yanımda, benimle aynı arabada bir katil oturuyordu. Ben daha birkaç saat önce o katili kollarımın arasında huzurlu bir uy-kuya yatırmıştım. Ben daha birkaç saat önce bir katilden mutluluğu istemiş, onu almıştım. Bir katil bana iyi hissettirmişti. O sahiden bir katil miydi? Hangi katil iyi gelirdi ki? Hangi katil güven verirdi?
“B-ben...” Dedim ama devamını getiremedim. O benim aksime devamını çok kolay getirdi.
“Yargıların bahçesinde ki futbol sahasında oynuyorduk. Saha’nın hemen yan tarafında bir havuz vardı.” Havuz? “Sinirlenip bir anda Mehmet’i dövmeye başladım. Öyle bir gözüm dönmüştü ki, ben o an onu dövdüğümü bile algılayamıyor, öylece ona vuruyordum. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir anda yumruklarımın arasından kurtuldu ve kaçmak için koşmaya başladı.” N’olur düşündüğüm şey olmasın. “Havuz ’un yanından geçmesi gerekiyordu dış kapıya ulaşmak için. O da öyle yaptı zaten ama ters giden bir şey oldu. Bir gün önceden yağmur yağdığı için havuz ‘un kenarı çok kaygandı.”
“Lütfen...” Diye fısıldadım acıyla.
“Ayağı kaydı ve havuza düştü.” Diye fısıldadı. “Ben onu kurtarmak istedim Turna.” Dedi ve gözlerime baktı. Sol gözünden bir damla yaş aktığını gördüm. Gözlerini yumdu ve geri açtı. Bunu çok kısa bir sürede yapmıştı. “O yüzme bilmiyordu ve bende onu kurtarmak için havuza atladım. Geç kalmıştım. Onu o havuzdan çıkardım ve Yargı'nın ailesi onu kurtarmak için suni teneffüs bile yaptı ama kalbi bir türlü çalışmıyordu, bir türlü nefes almıyordu.” Boğazından hırıltılı bir nefes kaçtığında arabayı kenara çekti.
“Aslan...” Diye fısıldadım acıyla ona uzanarak.
“Hayır!” Diye bağırdı bir anda. “Mehmet’i ben öldürmedim. Mehmet’i Ali’nin öfkesi öldürdü. Yemin ederim Ali yaptı Turna.” Karşımda küçük bir çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. Karşımda yediği onca dayağa rağmen dik duran Aslan değil, küçücük bir çocuk vardı. Pişmanlığı her bir zerremle hissettim.
“Suni teneffüs sonradan işe yaradı ve onu hemen hastaneye götürdük. Ciğerlerine çok fazla su dolmuş Turna, yaşatamadılar. 4 saat sonra öldü. Küçücüktü. O kadar küçüktü ki... Nefes alamıyorum. Benim rüyalarımdan çıkmıyor Mehmet.” Pişmanlık ve vicdan azabı onu ele geçirmişti ama her şey için çok geçti. “O kadar çok ölümle yüzleştim ama yine de sesimi çıkarmadım. Çünkü bana kalırsa hepsi Mehmet’in aldığım canına karşındı. Ben belki de küçükken Ali’nin yaptığı bir hata yüzünden herkesi kaybettim Turna.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24. MADDE
Teen FictionYaşam, ölüm ve Araf. Yarım kalan vedalar, sevda'ya iz kalmış aşklar. Uzun yolculuklar ve sonu gelmeyen tükenmişlikler. 18'de vazgeçilen hayatlar, 24'lük umutlar, 19'da yapılan vedalar. Sayılar ve insanlar. Ben Turna Sarper, bu benim hikayem.