14. BÖLÜM
GÜNEŞ İLE GECE
...
Turna Sarper,
Hayat bir labirenttir. Geçmiş ise bir tür bulmaca. Geçmişi çözemeden, o labirentte ilerleyemezsin. Ben işte tam bu konumda kala kalmıştım. Aslan’ın geçmişine bağlı her bir gerçeği çözemediğim anlar o kadar fazla ki, bu labirentte bir adım öteye geçemiyordum. Belki çok isyankâr gelebilir ama sıkılmıştım. Bir şeyleri zamana bırakarak olmuyordu artık. İlerlemek, görmezden geldiklerimin üstüne yürümem gerekiyordu ve ben şimdi tam olarak bunu yapacaktım.
Karşımda ki kişiye gözlerimi diktim ve yüzüne dik dik bakmaya başladım.
“Konuş artık.” Dedim ruhsuz bir ifadeyle.
“Aslan’ı gördüm,” dedi başını öne eğerek. “kapıda oturmuş ağlıyordu. Sorun tam olarak nedir Turna? Onu ilk defa bu denli berbat bir halde gördüm. Gerçekten geçirdiği çok zor anlar oldu ama o kapıda ağlarken gözlerinde gördüğüm çaresizlik, hiçbirine benzemiyordu. O iyi değil, değil mi?”
“Onun için endişelendiğini söyleme bana Volkan.” Dedim sert bir şekilde.
“Elbette endişelenmiyorum,” dedi bakışlarını benden kaçırarak. “merak ettim sadece.”
“Etme,” dedim tavrımdan taviz vermeden. “sen Aslan’ı mümkünse merak etme.”
“Bana neden bu kadar sertsin?” diye sordu birden. “ben sana ne yaptım?”
“Sen bana değil ama sevdiğim adama çok yara açtın. Bu senden nefret etmem için çok yeterli bir sebep Volkan.” İtiraz etmesini bekledim ama başını sallayarak beni onayladı.
“Evet haklısın, ben ona çok kötülük yaptım Turna ama...” sustu.
“ama?” diye sordum kaşlarımı çatarak.
“Her şeyi başlatan oydu. Beni kendinden uzaklaştıran da oydu, bir şeylere sebep açanda oydu.” Ensesini kaşıdı. “Sevdiğim kızı elimden alanlarda onlardı.”
“Ne?” dedim şaşkınca.
Güldü. “Bak bahsetmemişler bile,” başını iki yana salladı. “tamam belki hem Aslan’a, hem de Yargı’ya travma yaratan bendim, belki benim suçumdu bir şeyler ama onlarda benim sevdiğim kızı aldı. Ben onu çok sevmiştim, bu nasıl bir his biliyor musun?”
“Ben Aslan’a aşığım Volkan! Elbette bu his nasıl bir şey biliyorum ama sen ne saçmalıyorsun anlamıyorum. Onlar neden senden sevdiğin kadını alsınlar?” gerçekten anlamıyordum.
“Sana onların bilmediği ama benim yaptığım bazı şeyleri de anlatayım mı? Onlara zarar veren şeyleri.” Dedi yüzsüz yüzsüz. Bu çocuk manyak mıydı? Kafayı yemiş olmalıydı!
“Ne saçmalıyorsun sen be?” diye bağırdım.
“Yargı’nın bir hastalığı var,” diyerek başladı sözlerine. “kleptomani, çalma hastalığı olarak da bilinir. Çok küçükken bunu kimse fark etmedi, ben ettim. Babam erkekler oyuncaklarla oynamaz, ders çalışır diyerek almadığı oyuncaklar yüzünden Yargı’dan benim için bir oyuncak çalmasını istedim. Daha yedi yaşında falandık. O ne kadar itiraz etse de, onunla birlikte bir gün oyuncakçı dükkanına gittik.” Ruhsuz bir şekilde güldü. “daha doğrusu ben onu oraya zorla götürdüm. Dayanamadı, bir şeyler çalmaya başladı. Babası onu oraya götürse istediğini alır çıkardı ama hastalık işte, kendini tutamıyordu.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24. MADDE
Teen FictionYaşam, ölüm ve Araf. Yarım kalan vedalar, sevda'ya iz kalmış aşklar. Uzun yolculuklar ve sonu gelmeyen tükenmişlikler. 18'de vazgeçilen hayatlar, 24'lük umutlar, 19'da yapılan vedalar. Sayılar ve insanlar. Ben Turna Sarper, bu benim hikayem.