Birkaç ay sonra
İnsanlar bazen sonunu düşünmeden bir şeyler yapardı. Bunların sonucunda da bedeller öderlerdi. Her şeyin bir bedeli vardır. Çevreye kötü davranırsanız size kötü tepkiler verir. Bir işe başlarsanız size çeşitli sonuçlar verirdi.
Taehyung da buna benzer bir şey yapmıştı. Kendisi için değildi, benim içindi her şey. Taehyung ile ilişkim benim doğumumdan başlıyordu. Ben doğduğumda çok heyecanlıymış. Sürekli kardeşim çok güzel bir bebek diyerek geziyormuş. İki yaşındaki Taehyung'u öyle düşünmek büyük Taehyung'un yanaklarını ısırmak istememe neden oluyordu.
Sonrasında biz çok yakın arkadaşlar olmuştuk. Kardeş gibi değildik. Zaten kardeş olamazdık. Arkadaş hiç değildik. Arkadaş da olamazdık biz.
Birbirimize sarılır, sürekli yanaklarımızdan öperdik. Birlikte uyur, birlikte banyo yapardık. Lisede değişmişti bu. Taehyung liseye geçince değişmişti. Taehyung birden benden uzaklaşmaya başlamıştı. Ben sürekli onu ihmal eder olmuştum. Yeni arkadaş edinince en değerlimi yok gibi saymıştım. Yine de Taehyung'un bir derdinin olduğunu da anlıyordum.
Bazen onu takip ederdim. Eski buluşma yerimize gider ağlardı. Telefonuna ses kaydı alırdı. Ne olduğunu duyamazdım. Sadece bir defa anlatacak kimsem yok, ben de sana anlatıyorum dediğini duymuştum.
Ben, Taehyung'u paramparça etmiştim. Taehyung, beni paramparça etmişti.
O zamanlar telefonunu alıp bakmak istemiştim ama onun özel hayatına izinsiz girmek istememiştim. Ona saygısızlık olurdu. Aramız bozulabilirdi ama şimdi düşünüyordum da keşke telefonuna baksaydım. O zamanlar onu takip ederek özel hayatına yeterince girmiştim zaten. Aramız bozulsa da düzelirdi ve biz şimdi bu kadar dağılmamış olurduk.
Ben çok yorulmuştum. Taehyung çok yorulmuştu. Biz çok yorulmuştuk.
Bugün bir de şu şirketin davası vardı. Taehyung'un gideceğini öğrenmişken, Taehyung'un aşkını öğrenmişken bugün bununla uğraşmak istemiyordum. Taehyung yeteri kadar yorgundu. Bir de bununla uğraşsın istemiyordum. Kucağımda melek gibi uyuyan adamın daha da yok olmasını istemiyordum.
Ağzını şapırdatarak bana döndü ve bir elini göğsüme koydu. Diğer eli ise belime atılmıştı. Dayanamayıp onu kendime çektim ve saçlarını bir güzel öptüm. Kıkırdama sesi duyduğumda şaşkınca Taehyung'a baktım. Yanaklarım hemen yanmaya başlamıştı.
"Her sabah böyle uyanacaksam her gün sana aşkımı itiraf edebilirim." dedi.
Bu, benim de gülümsememi sağladı. Saçlarını okşadım. Anında gözlerini bana çevirmişti. Minik gözleri ışıl ışıldı. Hep parlamalıydı o güzel gözleri. Gözlerindeki ayrıntıya bile aşık olduğumu fark ettim. Uzanıp tek gözünü öptüm. Titremişti. Neden böyle yaptığımı anlamıştı. Göz kapakları yüzünden küçükken onunla çok dalga geçerlerdi. Farklısın derlerdi. Bence herkesle aynı olacağına farklı olsan daha iyidir. Bu da seni onlardan üstün yapar.
"Jeongguk." dedi dudaklarını büzerek.
"Hmm?"
"Mahkeme için yataktan kalkmalıyım ama sen böyle yaparsan nasıl kalkabilirim ki?" dedi mızmızlanarak.
Kıkırdadım onun bu hallerine. Tam bir bebek olmuştu. Taehyung önceden bana bu yönünü asla göstermemişti. Daha çok sert ve baskın biriydi. Şimdi ise daha uysaldı. İstediği zaman sert olabilirdi tekrardan ama şimdi bu halini garipsiyordum işte.
"Merak etme. Mahkeme bittikten sonra sana sürprizim var. İstediğin kadar vakit geçirebiliriz hem." dedim burnunu ucunu öptükten sonra.
"Sürpriz mi? Ama ben merak ederim ki." dedi dudaklarını büzerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talking To The Moon ||Taekook||
FanfictionTaehyung'un evlenmeye karar vermesiyle Jeongguk harekete geçmişti. [text + düz yazı] 16.09.2020-16.09.2022