31

1.7K 117 21
                                    

Şu an hissettiğim duyguyu sorsalar sadece heyecan derdim. Çok heyecanlıydım. Bugün benim minik bebeğimin doğum günüydü. Normalde hep birlikte kutlardık doğum günlerini.

Benim doğum günümde onu ekmiştim ama Soojin ile olan tüm planlarımı da iptal etmiştim. Sadece şirketle ilgili birkaç dosya vardı işte. Çalışmıştım tüm gece.

Jeongguk bugün gelecek miydi bilmiyordum ama umarım gelirdi.

Bugün belki de bu kadar uzun zamanın ardından ona onu sevdiğimi söyleyecektim. O, beni sevse de kabul etmeyecekti beni. Biliyordum.

Kırgınlığı sevgisinin önüne geçiyordu.

Yine de artık içimde tutmak istemiyordum. Söylemek istiyordum. Aramızda gizli saklı kalmasın istiyordum.

Yoongi hyungun herkese emirler dağıtarak görev vermesini izliyordum gülümseyerek. Kuşkusuz her şekilde beni destekleyip yanımda olan biriydi. Jeongguk beni asla yalnız bırakmazdı ama yalnız kaldığımda da Yoongi hyung bırakmazdı beni.

Okulda yaşadığım taciz olayından sonra bana daha çok bağlandığını söylemişti. Şimdi de dayak yemem onu çok korkutmuştu. Üstüme titriyordu resmen. Ona minnettardım. Beni hayata bağlayan şeylerden biriydi Yoongi hyung.

Saate baktığımda dokuza yaklaştığını gördüm. Karnım ağrımaya başlamıştı. Çok heyecanlı ve gergindim.

"Taehyung her şey hazır canım. Sen de istersen bir bak da eksik var mı diye kontrol et." diyerek yanıma geldi Yoongi hyung.

"Size güveniyorum ki. Her şeyi halletmişsinizdir." dedim gülümseyerek.

Diş etleri gözükecek şekilde güldü. "Heyecanlısın değil mi?" dedi.

"Evet. Çok heyecanlıyım. Umarım gelir." dedim.

"Jeongguk seni asla bırakmaz. Gelir merak etme." dedi.

"Hyung, Jeongguk benden nefret etmiyordur değil mi?" diye sordum dudaklarımı büzerek.

"Etmiyordur. Niye etsin ki? Gözlerinden belli seni ne kadar sevdiği." dedi saçlarımı düzelterek.

Yugyeom'un dedikleri aklıma takılıyordu. Jeongguk'a önem verdiğini biliyordum. Onu korumaya çalışıyordu ama neden hiç tanımadığı bana karşı bu kadar önyargılıydı ki?

Yoongi hyung yüzümü tararken "Bir sorun mu var?" diye sordu.

Başımı iki yana salladım. "Yok bir sorun." dedim.

Başını sallayıp yanımdan uzaklaştı. Herkes buradaydı. Jimin en erken gelen kişiydi. Hoseok hyunga yardım etmişti. Seokjin ve Namjoon hyung da yardıma gelmişti. Başka kimseye de gerek yoktu. Bir Jeongguk eksikti. Umarım gelirdi.

Saate baktım ve tam dokuzdu. Herkes bir yerlerde oturmuş Jeongguk'u bekliyordu. Kısık sesle bir müzik açılmıştı. Ben de kapıya en yakın koltukta oturmuştum.

Kimse gelmemişti. Gece yarısı Jeongguk'a mesaj atıp doğum gününü kutlamıştım ama parti de yapmak istiyordum.

Gözüm bir saatte bir de kapıdaydı. Yarım saat geçti ama hâlâ kimse gelmemişti. Belki trafiğe takılmıştır diye düşünmeye başlamıştım. Telefonumu çıkardım ve Jeongguk'a mesaj attım.

Taehyung:

Jeongguk.

Neredesin?

Geliyor musun?

(İletildi.)

Mesajlar sadece iletilmişti. İnterneti açık değildi. Mesaj kısmından da mesaj attığımda yine aynı şeyle karşılaştım.

Talking To The Moon ||Taekook||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin