26

2.4K 136 53
                                        

Park Dongmin, esmer, uzun boylu, iri yapılı biriydi. Gerçekten yakışıklı bir yüzü vardı. Okuldaki herkesin ilgisi sürekli ondaydı. Girdiği ortamlarda anında ilgiyi üzerine toplardı.

Lakin dışı kadar içi güzel değildi. Çok kötü biriydi. Sanki saf kötülükten oluşmuştu. Okulda birini gözüne kestirdiği zaman okuldan gönderene kadar durmazdı. Belki de öldürene kadar durmazdı.

Park Dongmin de gözüne Taehyung'u kestirmişti. İlkokulda, orta okulda birlikte okumuştu ikisi. O zaman da Taehyung'a rahat vermezdi. Başkalarına da kafayı takardı ama Taehyung'un peşini asla bırakmazdı.

Yaptığı zorbalıklar lisede artmaya başlamıştı. Taehyung'un bedeni zayıftı. Güçlü değildi o zaman. Karşı koymaya çalışsa da başaramazdı. Park Dongmin, Taehyung'un güzel olmasından nefret ederdi. O, güzel olan her şeyden nefret ederdi. Üstelik Taehyung büyüdükçe daha da güzel oluyordu.

Taehyung'a zorbalık yaparken eğleniyordu çünkü Taehyung karşı gelemiyordu. En büyük sırrı bir zorbanın elindeydi. Eşcinsel olduğunu öğrenmişti. Daha da kötüsü Jeongguk'u sevdiğini öğrenmişti. Bunları birileri öğrenirse Taehyung'u öldürebilirlerdi. Yaşadığı ülke homofobik kaynıyordu. Üstelik en yakın arkadaşını kaybedebilirdi. Bunları kaldıramazdı Taehyung.

Evlerinin oradaki çocuklara üstünlük sağlayıp Jeongguk'u koruyabiliyordu ama okuldakilere gücü yetmiyordu. Çok fazlalardı.

Park Dongmin, Jeongguk'a yaklaşıp onunla arkadaş olmuştu. Jeongguk'un Taehyung'u unutmasına neden olmuştu. Taehyung yine tek kalmıştı. Jimin'in kendi arkadaşları vardı. Jeongguk yeni arkadaşlıklar edinip kendisini unutmuştu. Abisiyle arası iyi değildi. Kimse Taehyung'la takılmak istemiyordu.

Taehyung, evde boş bir odayı kendisine atölye yapmıştı ve artık sadece resim çiziyordu. Kimseyle konuşmuyor ve görüşmüyordu. Kimse de yokluğunu fark etmemişti. Bir tek annesi oğlu için endişeleniyordu. Taehyung okula gidiyor, derslere giriyor ve atölyesine dönüyordu. Jeongguk ve Jimin olmayınca zorbalıklar da artmıştı. Taehyung günden güne çöküyordu.

Asıl can yakıcı kısım Park Dongmin ile okulda olan bir konuşmaları olmuştu. Park Dongmin, Taehyung'u kırmaktan çekinmemişti. "Kendine bir bak. Jeongguk gibi biri seni nasıl sevsin? Sen bile kendini sevmiyorsun. Ailen bile Jeongguk'u senden çok seviyor. Jeongguk seni asla sevmez. Burada Jeongguk birini sevecekse o benim." demişti.

Aynı gün Taehyung az kalsın tecavüze uğruyordu. Ve olanlar olmuş eve gidince atölyesinde ilaç içip intihar etmişti. Kimse öğrenmemişti intihar ettiğini. Bir tek annesi biliyordu.

Taehyung uzun yıllar kendinden nefret etmişti. Kendini kirli görmüştü. Daha da sessizleşmişti. Jimin ve Jeongguk şekeri düştüğü için bayıldı sanıyorlardı sadece. Taehyung'la ilgilenmeye çalışıyor ama Taehyung'un herkese, her şeye olan ilgisizliğini merak ediyorlardı.

Bir de bu olayların içinde Min Yoongi vardı. Büyüktü onlardan. Başka okuldaydı. Olayları uzaktan izleyip öğrenmişti. Taehyung'u ölen kardeşi yerine koymuştu. Onun da bu hayattan çiçek açmadan gitmesini istememişti.

Taehyung'un karşısına çıkmayı asla düşünmüyordu ama bir gün Taehyung'u kıstırdıklarını görmüştü. İlk önce olayları anlayamamış ne olduğuna bakmıştı. Asıl can yakıcı kısmı Taehyung'un pantolonunu indirdikleri zaman onun yüzünü görmesiyle oldu.

Nasıl çantasını fırlatıp onların yanına koştuğunu bilmiyordu bile. Orada bulunan dört kişiyi döverken aklına kız kardeşi Yoonji geliyordu arada. Hem Taehyung hem de kardeşi için dövmüştü o adamları.

Sonra Taehyung'a yardım etmişti ama Taehyung temaslardan korktuğu için işleri zor olmuştu. Taehyung'a adını vermemiş onu evine kadar bırakmıştı. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyordu Yoongi.

Talking To The Moon ||Taekook||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin