17

1.5K 90 35
                                        

İçimde büyüyen bir yangın vardı. Anlatamazdım bunu. Doğduğumdan beri yanımda olan ve benim için aileden de öte aile olan, aşık olduğum adam tarafından çok fazla kırılmıştım. Bu kırgınlığım nasıl geçerdi bilmiyordum bile. Geçer miydi onu da bilmiyorum.

Taehyung benim her şeyimdi. Dün onunla konuşmuştum. Bu ona artık kırgın değilim ya da kızgın değilim demek değildi. Eziklik de değildi. Benim yapım buydu. Kimseye kin besleyemezdim. Bu hayat birilerinden nefret etmek, onlara kin beslemek için çok kısaydı.

Nefret kalbi karartırdı. Günden güne kalbin sahibini tüketirdi ve en büyük zarar da ona olurdu, karşında duran kişiye bir şey olmazdı.

Nefret edemiyordum, kin besleyemiyordum ama çok güzel görmezden gelebilirdim.

Dün mesaj atmam sadece kırgınlığımı göstermek istemem ve son defa konuşmak istememle alakalı bir şeydi.

Taehyung ile olan olaylar yetmezmiş gibi bir de başıma yabancı bir numaradan gelen mesajlar çıkmıştı. Engellemiştim. Başka numaradan yazmaya başlamıştı. Aslında kim olduğunu da tahmin edebiliyordum. Sadece kendine eğlence arıyordu. Beni tedirgin etmeye çalışıyordu. Bir şeyler yapabileceğini de sanmıyordum. Kendisi korkak biriydi.

Düşüncelere dalmış bir şekilde duvarı izlerken Yugyeom bana verdiği misafir odasına, şu anlık benim odama girdi.

"Ne yapıyormuş bakalım benim minik tavşanım?" diyerek yanıma oturdu.

Ona, bana minik tavşanım deme demek istedim. Bana bir tek Taehyung böyle seslenebilir demek istedim. Diyemedim. Hem artık böyle şeylere hakkım yoktu hem de Yugyeom kırmak isteyeceğim son insan bile değildi.

Çok iyi biriydi, en başından beri benimle arkadaş olmak için çok uğraşmıştı. Birinci sınıftan beri onu görmezden geliyordum ama şurada okulu bitirmeme daha ne kadar kalmıştı ki? En sonunda arkadaş olmuştuk ve ben daha önce neden arkadaş olmadım pişmanlığını yaşıyordum.

"Jeongguk, daldın yine." Beni uyarmasıyla kendime gelip ona döndüm.

"Üzgünüm. Bu aralar çok fazla şey düşünüyorum."

"Biliyorum canım benim." deyip göz ucuyla önümde duran bilgisayarıma baktı.

Bilgisayarın ekranını kapatırken "Ev arıyordum." dedim.

Bakışları bana döndü. Dudaklarını araladı konuşmak için ama ben ne diyeceğini bildiğim için hemen söze girdim.

"Biliyorum ne diyeceğini ama sonsuza kadar seninle kalamam. Artık benim de bir evim olmalı."

"Jeongguk, durumları toparlayıp öyle ev ilanlarına baksaydın keşke."

"Bir işimden ayrıldım sadece. Hâlâ ders vermeye ve Seokjin hyungun yanında çalışmaya devam ediyorum. Bir şekilde idare edebilirim bence. Uygun fiyatta kiralık daireler buldum. Birkaçını arayıp görüşme ayarlayacağım."

"Aslında bana kalsa benim yanımda kalabilirsin. Yalnız kalıyorum zaten." dedi Yugyeom.

"Burası senin evin. Satın aldın burayı. Bedavadan oturamam burada. En iyisi bu."

"İçin rahat edecekse bana kira öde. Sana bir odayı kiralamışım gibi yapalım. Benim kiracım ol."

Gülümsedim. "Yugyeom çok iyi birisin ama bence bir ev bakmalıyım. İçim böyle daha rahat eder."

Dudaklarını büzdü. "Peki sen bilirsin. O zaman seninle birlikte gelmeme izin ver. Arabamla daha kolay gideriz."

Gülümseyerek başımı salladım. Yugyeom gerçekten çok iyi biriydi. Yeni arkadaş olmamıza rağmen yıllardır arkadaşmışız gibi hissediyordum.

Talking To The Moon ||Taekook||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin