*Üzgünüm bölüm sıkıcı. Bir de bazı yerlere uyarı koydum.*
Gerginlik elle tutulur düzeyde keskindi arabada ama bunun yanında korku da vardı. Ben çok korkuyordum mesela. Ailemle yüzleşecek olmamdan çok korkuyordum. Jeongguk da benim yanımdaydı ama nereye kadar dayanabilirdi ki? Berbat çocukluğumun en iğrenç anlarını düşünmeye ben bile dayanmıyordum. O duymaya dayanamazdı.
Elimde hissettiğim sıcaklık ile biricik aşkıma döndüm. Uzun uzun baktım ona. Bana sıcacık bir gülümseme yolladı. Ben onu hak ediyor muydum acaba? Bunca yaptığım şeye rağmen yanımda durup yıldızlar taşıdığı gözleriyle sıcacık gülümsüyordu. Bana aşık gibi bakıyordu. Aşıktı biliyorum. Ben de ona çok fazla aşıktım ama işte o unutmaya çalışsa bile benim yaptıklarımı unutamıyordu. Unutmasındı zaten. Ben de unutamıyordum.
"Arabadan inelim mi canım?" dedi sıcak sesiyle. Böylece düşüncelerim dağılmış oldu.
Başımı sallayıp sessizce emniyet kemerimi çözdüm ve arabadan indim. Karşı tarafa arabasını park etmiş Seokjin hyungu gördüm. Araba sürüyordum ve Jeongguk bir gruba eklendiğimizi söyleyip bana mesajları okumuştu. Hepsi ortak nokta olarak beni görüyordu ama hepsi birbirlerine duydukları sevgi sayesinde birlikteydi bence.
Ben olmasam da bir arada kalırlardı.
Seokjin hyung yanımıza gelip "Aynı anda geldik ne güzel." demişti ama biliyordum ki bizi beklemişti. İçeri tek başına girmeye cesaret edememişti. Annemle görüşüyordu sürekli ama evde değil. Genellikle annemi yanına çağırırdı. Arabayla alır ve arabayla eve bırakırdı sonra. Asıl sorun babamın o evde olmasıydı.
Yine de ben de gülümsedim ona. Normal bir abi kardeş olamasak da Seokjin hyung düzeltmeye çalışıyordu bütün hatalarını. Sonuçta o da bir çocuktu ve beyni kolaylıkla yıkanabilirdi. Çabuk kanabilirdi birilerine ki özellikle bu kişi babasıysa.
"Hadi içeri girelim." dedi Jeongguk gerginliği dağıtmak için heyecanlı çıkarmaya çalıştığı sesiyle.
Ona bakıp başımı salladım ve uzattığı elini tutup güç almak için sıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Seoljin hyung da yanımda yürüyordu.
Sonunda kapıya ulaşınca Jeongguk zili çaldı. Elimi çekmeye çalıştım ama Jeongguk izin vermemişti. Kapıyı beklenmedik şekilde Harin teyze açtı. Bizi görünce neşeyle gülümsedi ve hızla ilk önce Jeongguk'a ardından da bana sarıldı. Benden ayrılıp biraz çekingen bir şekilde Seokjin hyunga da sarıldı. Demiştim, Seokjin hyung babalarımızla birlikte olurdu ve bizden uzak olduğu kadar annelerimizden de uzaktı.
Jeongguk ile ellerimiz hâlâ ayrılmamıştı. Aksine Jeongguk daha da sıkı tutuyordu. Harin teyze bize dönünce birleşik ellerimizi gördü ve kaşları şaşkınca havalandı. Bize döndü sorgulayan bir ifadeyle.
"İçeride anlatalım mı anne?" dedi Jeongguk. Harin teyze genişçe gülümseyip "Tamam." dedi ve kapının önünden ayrıldı.
Seokjin hyung önde biz de arkasından eve girdik ve salona doğru yürümeye başladık. Salonda herkes oturmuş bizi bekliyordu. Jeonghun amca, babam ve annem bizi görünce ayağa kalktılar. Jeongguk'un elini bırakıp onlara yaklaştım. Jeonghun amcaya başımla selam verip direkt anneme sarıldım. Uzun zamandır annemi görmüyordum. Çok özlemiştim.
Seokjin hyungla annem görüşseler de ben hep bahane üretirdim o zamanlar. Üstelik işim ve Soojin yüzünden de pek bir vaktim olmuyordu. Yine de Soojin'den kaçıp annemin yanına giderdim ve evden çok uzak bir yerde buluşup özlem giderirdik. Annemi aksatmaktan hoşlanmıyordum. Benim annem ve Jeongguk'tan başka kimsem yoktu. Şu sıralar Seokjin hyung da ailem olma yolundaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talking To The Moon ||Taekook||
FanfictionTaehyung'un evlenmeye karar vermesiyle Jeongguk harekete geçmişti. [text + düz yazı] 16.09.2020-16.09.2022