Tanıtım

21.6K 727 92
                                    

Yıllardır hayalini kurduğu şey oluyordu Seza'nın. Sonunda Türkiye'ye yerleşiyorlardı. Almanya'da yaşayan her Türk gibi o da sevmiyordu oraları. Türkiye hayaliydi onun, İstanbul rüyasıydı. Kız kulesine karşı Cemal Süreya okumak istiyordu mesela.. Boğaz'a karşı çayını yudumlarken bir Tanpınar şiiri eşlik etsin istiyordu ona. Üsküdar sahilinde bir bankta oturup saatlerce şiir okumak istiyordu. Güzel kelimeleri güzel İstanbul'a fısıldamak istiyordu. Kelimelere ne kadar aşıksa, İstanbul'a da o kadar aşıktı çünkü Seza..

Eski kelimelerle bozmuştu kafayı. İlk kez 12 yaşındayken tanışmıştı "güzel" bir kaç kelimeyle. Annesinin başörtülerini karıştırırken eline geçen eski bir kitaptı onu bu dünyanın içine çeken. Ufak, yıpranmış bir şiir kitabıydı. Seza o kitapla tutulmuştu kelimelere zaten. Yazmak değildi belki ama, okumak onun hayatının bir parçası oluvermişti bir anda işte.

12 yaşından beri bütün parasını kitaplara yatırır olmuştu. Türkçe kitapları asla çeviri okumazdı. "Çeviri kelimeleri yiyip bitiriyor!" der, çeviri okuyanlara kızardı hep. İnternet üzerinden numaralarını bulup ulaştığı kitapevleri artık onu tanıyordu. 12 yaşından beri her ay en az 5 kitap alıyordu. Sağolsunlar, o kitapevleri de ellerinden gelen yardımı yapıyor, kitapları güzelce yolluyorlardı. Zaten İstanbul'a bir yerleşsinler, ilk yapacağı şeylerden biri o kitapevlerini tek tek gezip özellikle teşekkür etmekti..

**

Selamun Aleyküm ^^ Hikaye hakkında ufak tefek bazı şeyler söylemek istiyorum. Yeni, yepyeni bir hikaye ve konu :) 

Diğer iki hikayemde özellikle işlediğim şeylerden farklı olacak bu. Hidayet hikayesi değil öncelikle, onu söyleyeyim. Gayet bilinçli bir ailede doğmuş bilinçli bir kızı anlatacağım. Seza kitapların içinde yaşayan, gerçek hayata gözleri kapalı bir kız açıkçası. Güzel ve sıcak bir hikaye olmasını ümit ediyorum. Nasıl gider, sonu nasıl biter tahayyül dahi edememekle birlikte yalnıza sıcak bir hikaye olmasını ümit ediyorum işte :) 

Bu hikayede diğerlerinden farklı olarak, konu değil kelimeler oyuncağınız olsun değerli okuyucu. Her kelime için, tekrar tekrar aşk düşsün yüreğinize. Kalbimin koca bahçelerinde yetişen papatyalardan taçlar takının kendinize. Kelimeleri soluyun benimle birlikte ^^

Velhasıl, ne diyor Cemil Meriç;

"Kelimeleri sana veriyorum okuyucu... Onlar yanıp sönen birer oyuncak. Boş içleri. Boş mu? Alev var göğüslerinin içinde, barut var, gözyaşı var. Nihayet bütün dünya kelimelerden ibaret. Ama sende ne varsa kelimede de o var. Kelime, Narsis'in kendini seyrettiği dere. Çok bakma, içine düşersin!"

HissikablelvukuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin