Bölüm 7. Şiir

7K 522 70
                                    

Başörtümü çenemin altından geçirip yan tarafa iğnelerken anneme bağırdım,

"Anneee! Ben çıkıyoruuum!"


"Tamam. Abin seni bıraksın dersaneye."

Oh! İşte beklediğim cümleler bunlardı. Otobüse binmek çok zor geliyordu zaten.

Çantamı ve şiir kitabımı kaptığım gibi aşağı indim. Abim hazır ve nazır beni bekliyordu.

"Haydi çık bakalım hanımefendi." derken kolunu omzuma attı.

Arabaya bindiğimizde ilk işim hemen bir nasheed açmak oldu. Abim sesini kıstı ve, "Dün için kusuruma bakmadın değil mi ufaklık? Biliyorsun mecburiyet..." dedi.

"Aman abi, saçmalama Allah aşkına. Ancak bir kız için yanımdan gidersen bakarım kusurun âlâsına. Şimdiden söyleyeyim de!"

Abim gülerken kısılan gözlerine baktım öylece ben de. Seviyordum ya bu adamı! O da olmasaydı ne yapardım...

Dersaneye gidene kadar abim telefonla konuştu, ben nasheed dinledim. En azından dinlemeye çalıştım çünkü abim sürekli sesini kısıp durdu.

Dersanenin önüne geldiğimizde abimle sarılıp arabadan indim. Bugün edebiyat dersinde değişik bir şey yapacaktık. Hoca en sevdiğimiz şiirlerden bahsetmemizi istemişti. Ben de öyle yapacaktım.

Sınıfa girdiğim gibi dikkatimi en arka sıralardan birinde oturmuş, kafasını elindeki kitaba gömmüş Efe çekti. Bay Piercing kitap okuyordu, vay be! Bir dakika, o elindeki benim meâlim miydi? Evet, tamam düzeltiyorum. Bay Piercing benim pembe kaplı meâlimi okuyordu ve bu yeterince garipti. Şaşkınlıkla sırama oturdum. Zaten ben yerime oturduktan çok -gerçekten çok- kısa bir zaman sonra Hoca geldi.

Sınıfa girdiği gibi konuşmaya başladı,

"Eveet gençler. Geçen haftadan bu hafta yapacağımız programı konuşmuştuk. Kimler hazırlandı bakalım?"

Gözleri şöyle bir sınıfı süzdükten sonra benim üstümde durdu.

"Seza? Bence ilk sen başlamalısın. Senden daha eminini göremedim sınıfta." derken eliyle beni tahtaya davet etti.

Sıramın üstündeki ve çantamın içindeki kitaplarımı alıp Hoca'nın kürsüsüne çıktım. Elbette kendime güveniyordum. Ben kelimelere fısıldayan kızdım. Onlar da bana bir şeyler fısıldıyorlardı tabi.

Boğazımı temizleyip kendimi konuşmaya hazırladığımda Efe'nin de başını meâlden kaldırıp dikkatini bana verdiğini gördüm.

"Merhaba arkadaşlar. Sevdiğimiz şiirleri ve içinde bulundukları kitapları paylaşacaktık bugün. Ben şiirlerle çok içli dışlı bir insan olduğum için en sevdiklerimi seçmem çok zor oldu. Çünkü hepsini çok seviyorum. Neyse... İlk okuyacağım Abdurrahim Karakoç'un Gerdanlık kitabından bir şiirin ufak bir kısmı..."

Şiiri ezbere bilmeme rağmen kitaptan sayfayı açıp bakarak okumaya başladım.

"İman kaynağımdır, tevhid havuzum

İslam'ın dışında arama beni

Muhammed-ül Emin tek kılavuzum

Putların peşinde arama beni.


Hak kelam duyduğum kitap Kur'an'dır, başka yok!

Uyduğum kitap Kur'an'dır.

Dolduğum, doyduğum kitap Kur'an'dır.

Beşerin "boş"unda arama beni..."


HissikablelvukuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin