Bölüm 14. Üniversite

3.9K 287 45
                                    


Selamun aleykum ve rahmetullah. Bu bölümü aylardır beklediğinizin farkındayım. Bölüme başlamadan önce ufak bir not düşeyim dedim.. Mazur görün. 

Bazı problemlerim vardı az çok biliyorsunuz. Hepsi geçti gitti diyemem. Ama fark ettim ki yazmak bana zor gelse de iyi geliyor. Beynim allak bullak olduğu için çoğu zaman bir cümleyi birleştirmem dakikalarımı alıyor evet ama uğraştığıma değdiğini görmek beni mutlu ediyor. Yazmaya yeniden başlamış gibi hissediyorum, sudan çıkmış balık gibiyim. Hikayelerimi ilk bölümlerinden sanki başkası yazmış gibi okudum bu gece. Toparlayabilmek umuduyla yazdım bu bölümü de. Umarım iyi olur her şey. Dua etmeyi unutmayın :)

-

1 yıl sonra

"İnşaAllah bir sonraki buluşmamızda onları da anlatırım. Hatta bir sonraki buluşmamızın dersi; namaz ve hanımlar için tebliğ olsun.. Sizler de araştırın. Ben de araştırıp, hazırlanıp geleceğim. Başka bir şey yoksa ben çıkıyorum.. Derse yetişmem gerekiyor da.."

Kızlar hep birlikte başlarını sallayınca oturduğum yerden kalkıp mescidden çıkmak için hazırlanmaya başladım, "E haydi, selamun aleykum o zaman."

Kitaplarımı ve çantamı toparlayıp mescidden çıktım. Derse yetişmek için 5 dakikam vardı. Oruçlu olduğum için kantine falan uğramam gerekmeyecekti. Direkt dersliğe gittiğim için yetiştim.

Arka taraflarda boş bir sıraya oturup Hoca'nın gelmesini bekledim. Çok geçmeden Hoca sınıfa girdi ve hiç vakit kaybetmeden derse başladı. Ders boyunca Hoca'nın anlattıklarını ilgiyle dinledim. 

Ah, tabi sizin haberiniz yok değil mi? İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı kazandım ben. Edebiyatı pek bir sevdiğimden dersler benim için diğerleri gibi eziyet değil, aksine eğlence kaynağı oluyor.

"Evet, gençler. Haftaya vizeler başlıyor. Beni hayal kırıklığına uğratmayın e mi?" derken Hoca çantasını toplamaya başlamıştı bile. Sonra sırıtarak ön sıralarda oturan bir çocuğa döndü, "Sen hariç Umut. Senin bütünlemelere kalacağını hepimiz biliyoruz. Sen vizeleri geçersen hayal kırıklığına uğratırsın beni. Sen uğrat lütfen." 

Herkes anlaşmış gibi gülmeye başladı. Umut, sınıfın eğlencesiydi. Her derste uyurdu neredeyse. 

Sınıf gülmeye devam ederken ben sakince çantama kitapları koyup çıkmak için ayaklandım. Daha yapacak çok işim vardı zaten. 

Bir yandan gülen bir yandan da toparlanıp ayaklanan insanların arasından geçe geçe kapıya ulaştım. Kapıdan dışarı adımımı atmıştım ki arkamdan gelen ses beni durdurdu, "Seza! Bir dakika bekler misin?"

Derin bir nefes alıp kendimi tutamayarak gözlerimi devirdim bu olayın rutinliğine. Yılın başından beri onunla denk geldiğimiz her ders çıkışı aynı şeyleri yaşardık.  Ben hızlıca sınıftan çıkmaya çalışırdım. O durdurur, aynı şeyleri tekrar tekrar anlatır ve olumlu bir cevap beklerdi.

Koştura koştura yanıma gelip burnunun ucuna düşmüş gözlüğünü işaret parmağıyla kaldırdı. 

"Şey.. Aslında ne söyleyeceğimi biliyorsun. Ben.. Seninle ciddi görüşmek istiyorum. 1 yıldır da neredeyse her gün bunu sana söylüyorum. Lütfen.. en azından bir defa görüşelim.. Olmaz mı?"

Gözlerimi sabitlediğim duvardan çekip belki de onca zamandır ilk defa suratına baktım Mehmet'in. Mehmet benim sınıf arkadaşımdı. Senenin başından beri benden hoşlandığını, görüşmek istediğini defalarca söylemişti ama her seferinde reddetmiştim. Ama o bıkmadan, usanmadan her seferinde başka cümlelerle aynı konuyu bana açmaya devam ediyordu. Sanki kullandığı kelimeler değişince fikrim de değişecekti.

HissikablelvukuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin