"NE AĞLARSIN"

374 41 35
                                    


18. BÖLÜM

6 AY SONRA

Mustafa ve Afife keyifle oturuyorlardır.

Mustafa: (gülümser) Sultanım bak çok yormayın kendinizi.

Afife: Merak etme sen Mustafam çiçek gibi olacak tiyatro salonu. Sen sadece yarın ki oyuna hazırlan.

Mustafa: Sultanım ben o oyuna Shakespeare yazdığından beri hazırım zaten sen beni merak etme.

Afife: (gülümser ve yanına oturur. Uzanıp Mustafa'nın elini tutar) seni o kadar özledim ki Mustafa. Gönlümde, dilimde, aklımda sadece seni görmek için çabaladı aylarca. Seni görse durmaya hazırdı bu kalp.

Mustafa: (sakince) O nasıl laf öyle Afifem. Bu kadar zaman ayrı kaldık birbirimizden bundan sonra elini elimden çekecek olsan ben lal olurum, ben yer olurum, yerle bir olurum. (Uzanıp Afife'nin avucuna uzun bir öpücük bırakır.)

Feza: (öksürür) Genç aşıklarımızı rahatsız etmek istemezdim ama hadi Afife sultan geçelim mi?

Afife: (gülümser) Tamam kızım ama siz geçin Vefayla ben Hayat ve Aliyle bir kaç alışveriş yapıp gelicem.

Feza: (gülümser) tamam sultanım.

İkili gittikten sonra Mustafa Afife'nin kedisini kucağına alır.

Mustafa: kaldık mı baş başa bakalım. (Kedinin başını okşadığında kedinin gözlerini kendisinin gözlerinden ayırmadığını görür. Göz rengi Afife'nin gözlerine o kadar benziyordur ki hayret etmişti) Bu nasıl göz bu nasıl endam. (Eliyle olmayan ayağının yerini okşar)

Vefa: (gülümser) baba çıkıyoruz biz.

Mustafa: (sakince) Gözlerinin rengi ne kadar benziyor annenin gözlerine.

Vefa: (şaşkınca) baba şifanın gözleri yeşil. Anneminkiler kahverengi.

Mustafa: (derin bir nefes alır) bu kadar benzeyen ne gözlerinde o zaman? (Feza'nın sesiyle irkilir)

Feza: ikisi de şifa oluyor ondandır. (Gülerler)

•••

Vefa: Sevgilim biz yeniden bir salon yapsak daha az yoruluruz.

O sırada Feza gözlerinden yaşlar süzülerek elinde ki süpürgeye bakıyordur.

Feza: (sesi titreyerek) bu babamındı. (Kenarında ki çiçek şeklinde ki oyuğa dokunur) bak. Benim kazıdığım çiçek. Süpürgeydi ama babam çiçeği var diye çok severdi.

Vefa: (derin bir nefes alır ve gülümser) nasıl biriydi baban?

Feza: (derin bir nefes alır) iyi biriydi. İyi bir babaydı. (gözünden yaşlar süzülür) çok iyi bir babaydı. Bazen böyle karanlıktan korktuğumda yanıma gelirdi sen karanlıktan daha güçlüsün derdi çünkü sen parlaksın.. Ama aslında (Vefa'ya döner derin bir nefes alır) karanlıktan güçlü olmamın sebebi parlaklığım değildi babamın arkamda oluşuydu, babamın arkamda dağ oluşuydu. Parlaklık o dağın ardından doğan güneşti. Ben değildim. (Gözünden yaş süzülür) ben değil.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin