" O adam yüzünden başıma gelmeyen kalmadı, ama ben ona yapacağımı biliyorum! "
Sinirli bir şekilde oradan oraya turlayan Kuvars bir türlü sakinleşemiyordu. Yine aynı şey olmuştu ve arkasındaki kişi yine o Arkın denen herifti. Bu iş normalden de daha fazla tesadüf olmaya başladı Kuvars için.
O asla tesadüflere inanmazdı. Bunun arkasında kesin o soysuz Soysal iti vardı. Onca zaman kalmamış gibi sanki bir grup aptal ve belalı Amerikalıların teslimatında işi baltalanmıştı. Başka teslimatlarda olsa umursamazdı, sonuçta işin içinden sıyrılmayı başarıyordu her türlü. Ama o aptal Amerikalılar her ülkede bulunan örgütün bir üyesi olduğu için bu seferki farklıydı. Bu sefer siyasi değil, hayatı ve itibarı da tehlikedeydi. Hayatı için endişelenmiyordu, ama itibarından olamazdı. Hele ki o Soysal iti kuyusunu kazarken... Kesin o Arkın denen adam Soysal'a çalışıyordu. Bunca zaman gelmeyip niye şimdi pat diye çıkagelmişti ki? Hemde böyle önemli ve tehlikeli bir zamanda?
Kuvars'a göre o adam Soysal'ın itiydi. Yoksa kim onca teslimat varken sadece o teslimatta her defasında denk gelirdi ki? Böyle şeyler filmlerde bile denk gelemezdi.
İşini batırdığı yetmiyormuş gibi itibarını da mahvedip onlarca ton silahtan da olduğu için bunu Arkın'ın yanına bırakmayacaktı.
Hayatını kurtarmış olması gram umurunda değildi. Çünkü emindi, onu da bilerek yapmıştı. Onca yol varken niye özellikle o ıssız yolu tercih etsindi ki?
O adama yapacakları aklına geldiğinde odada volta atmaktan vazgeçip biraz olsun sakinleştiği için koltuğa kuruldu. Dün geceden beridir gözüne gram uyku girmiyordu ve iki gündür o adamlar nezarethanedeydi. Emindi şimdiye kadar örgütün haberi olmuş ve onları kendi ülkelerine götürüp orada cezalarını - gittikleri saniye serbest bırakılırdı bundan emindi - verirlerdi.
O adamın da hayatı tehlikeye girmişti. Soysal'a güvenip kendini ateşe atması aptallıktı. Çünkü Soysal o adamlarla boy ölçüşecek konumda değildi.
*
" Efendim canım?"
"...."
" Evet, bugün de oraya gideceğim."
"...."
" Aklına kötü kötü şeyler getirme Leyla. Başıma bir iş geleceğini de nereden çıkardın."
"...."
" Bunu yaparak sadece kendini korkutuyorsun o kadar."
"...."
" Tamam dikkat ederim canım. Seni seviyorum."
Telefonu kapattıktan sonra ceketini ve arabanın anahtarını alıp ofisinden çıkarak asansöre ilerledi. Birkaç gündür tekrar o eve gitmeye başlamıştı. Aldıkları ihale için çok çalışmalıydı. Eğer elinde patlarsa bir buçuk yılı çöp olurdu. Ve Arkın'ın böyle bir şey yapmaya veya izin vermeye niyeti yoktu.
Asansörden çıktığında gece vardiyasına gelen çalışanlar onu gördüklerinde selam verdiğinde karşılık vererek otelden çıktı. Saat gece on ikiyi geçiyordu. Allah'tan yol çalışmaları bitmişti de Arkın o ıssız yerden gitmeye mecbur kalmamıştı. Yine geçen seferki bir olayla karşılaşmak isteyeceği en son şey bile değildi. Zaten iki gün önce hapse girdiklerini öğrendikleri adamlar yüzünden hala diken üstündeydi. İyi mi yaptı yoksa kötü mü anlamamıştı. Ama umarım bu yaptığı başında patlamazdı.
Arabasını park yerinden çıkartıp şehrin karanlık sokaklarında sürmeye başladı. Leyla onun için endişelenmekte haklıydı. Bu saatte bu ıssız ve boş sokaklardan geçmek çok tehlikeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SEVDA-Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] Arkın nereden bilebilirdi ki bozduğu işin arkasında bir mafya babası olduğunu... Hemde bütün hayatını kökünden değiştirecek bir mafya...