36

13.6K 808 112
                                    

1 HAFTA SONRA

------

Tam bir haftadır evden çıkmıyordu. Kuvars'a doyamıyordu.

Hayatını mahveden birine ne ara bu kadar bağlanmıştı, anlamıyordu. Ama garip bir şekilde vaz da geçemiyordu.

Arkın keşke diyordu, keşke bu şekilde tanışmasalardı. Belki daha iyi bir ilişkiye sahip olabilirlerdi. Acısız, hatırası güzel olan bir ilişki.

Ama her şey geride kalmıştı. Eskiyi hatırlamak, acılarını tazelemek istemiyordu. Bu yüzden de kafasını iki yana sallayıp düşüncelerinden kurtuldu.

Aynanın önünde kravatını bağlarken telefon çaldı. Kravatı yapıp çalan telefona gitti. Eline alıp baktığında, gördüğü isimle sırıttı.

Telefonu açıp hoparlöre vererek yatağa bıraktı.

" Hemen mi özledin? "

Açılır açılmaz Arkın'ın alaylı sesini duyduğunda göz devirdi Kuvars.

Daha iki saat önce onun evinden bir iş için çıkmıştı ve bir haftadır onun evinden çıkmamasına rağmen özlemişti. Tabii Arkın her defasında onunla dalga geçiyordu. Ama Kuvars bundan hoşlanıyordu.

" Evet. Bununla bir sorunun mu var Arkın bey? "

Arkın sırıttı. Üzerine ceketini giyerken konuştu.

" Kesinlikle hiçbir sorunum yok Kuvars bey. Aksine, hoşuma bile gidiyor. "

Kuvars güldü. İlk defa biriyleyken böyle mutlu hissediyordu. Ama aklına ona yaşattıkları gelince kendine sinirleniyordu. Neden bir kez olsun Serkan'a güvenmeyi seçmiyordu ki?

Adamı her defasında haklı çıkıyordu. Ve Kuvars bunu bilmesine rağmen her defasında yaptığı gibi yine öfkesine yenik düşüyordu.
Aklına gelince bile morali bozuluyordu.

Arkın, telefondan ses gelmeyince kapandığını sanıp eline aldı. Ama hala açıktı.

Kaşlarını çatıp telefonu kulağına götürdü. Tam bir şey diyecekti ki Kuvars'ın sesi geldi.

" Özür dilerim..."

Sesi o kadar acı dolu çıkmıştı ki, Arkın şaşırdı.

" Kuvars? Neden özür diliyorsun? "

Kuvars onun kafasının karıştığını biliyordu. Telefondan bile sesi şaşkın çıkmıştı.

Ama bir yıl önce söylemesi gereken şeyi şimdi söylüyordu. Bu zamana kadar neden söylemediğini bilmiyordu. Ama artık söylemesi gerekiyordu. Yoksa içinde sürekli bir eksiklik hissedecekti.

Arkın hala ondan bir cevap beklerken kaşlarını çatmış, telefonu dinliyordu. 

" Bu zamana kadar sana yaşattığım her şey için, seni kimsesiz bıraktığım için, sana eziyet ettiğim için, senin hayatını kararttığım için, hayatına girdiğim iç- "

" Kuvars! "

Arkın onun cümlelerini sert bir dille kesmişti.

Neden şimdi aniden böyle bir şey diyordu ki?
Tamam belki birlikte pek de parlak bir geçmiş geçirmemişlerdi ama yine de onu tanıdığı için pişmanlık duymuyordu.
Her ne kadar acı verici olsa da şimdi mutluydu. Bu mutluluğu o bile bozamazdı.

" Saçmalama! Bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum. Geçmişi unutmaya başlamışken, bana yeniden hatırlatmaya hakkın yok. Lütfen... Eskiyi eskide bırakalım. Geçmişi yeniden iyileştiremeyiz, ama geleceğimizi inşa edebiliriz. "

Arkın, telefonun ucundan ses gelmeyince onun tatmin olmadığını anladı.

" Suçlu sadece sen değilsin. Eğer bir suçlu varsa, o da biziz. İkimiz. İkimiz de onların ölümüne sebep olduk. Sadece kendini suçlamana izin veremem. Eğer sen kendini suçlu hissedersen, bende ederim. Ve beni suçlu hissettirmeye çalışma lütfen. Çünkü altında öyle bir ezilirim ki, beni sen bile kurtaramazsın... "

" Hayır! Yapma... Sana bunu yaşatmak istemiyorum Arkın. Sen bunları hak etmiyorsun. Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun..."

Anında telefondan yükselen itiraz cümleleriyle Arkın'ın yüzüne hüzünlü bir gülüş yerleşti.

" Benim ihtiyacım olan tek şey sensin. "

Kuvars'ın içinde garip bir his büyüdü. İlk defa biri ona bu kadar değerli hissettiriyordu.

" Ve tabii o güzel götün. "

Arkın'ın kıkırdayarak dediği şeyden sonra bütün o güzel an anında yerle bir olmuştu.
Resmen öküzdü Arkın!

Kuvars'ın yüzü asılırken Arkın kahkaha atıyordu.

Bir haftadır Kuvars'ın götüne takmıştı manyak. Her fırsatta seni becereceğim diyip duruyordu. Tabii Kuvars onun bu halinden endişe etmiyor değildi.

" Sen ne istiyorsun benden ya? "

Kuvars daha fazla dayanamayıp somurtarak söylendiğinde, Arkın sinsice güldü.

" Götünü. "

Dediklerinden sonra Kuvars'ın homurdanmasını duyduğunda daha da güldü. Keyfi yerine gelmişti resmen.

" Vermeyecem ulan! "

Arkın sırıttı. Dilini dişlerinde gezdirdi.

" Ben alırım. "

Kuvars göz devirdi. Takmıştı Arkın ona. Daha doğrusu götüne.

Resmen döndüğünden beri sapık gibi götünü süzüyor ve her fırsatta elliyordu.

Tabii Kuvars'ın her ne kadar hoşuna da gitse, istemsizce geriliyordu. Arkın çok garip davranıyordu. Eski Arkın'dan eser yoktu.

Acaba oradayken uzaylılar onu kaçırıp yerine klon mu yollamışlardı?
Bu saçma düşüncesine anında kaşlarını çattı.

Böyle bir şeyin olması tabii ki de imkansızdı, ama tabii Arkın'ın böyle bir şeye dönüşmesi de imkansızdı.

Kendi kendine düşünürken, telefondan Arkın'ın kahkahasını duydu.

" Noldu? Korktun mu Mavi? "

Kuvars göz devirdi.

" Kimden? Senden mi? " dedikten sonra güldü.

Alaylı sesi Arkın'ın yüzünde sırıtmaya neden olmuştu. Dilini dişlerinde gezdirirken, baş parmağını dudağının kenarında gezdirdi.

" Gül gül, nasıl olsa yakında çok ağlayacaksın. "

Arkın'ın dediğinden sonra Kuvars duraksadı.

Ciddi miydi ya bu?

İçinde bir tedirginlik oluşurken çaktırmamaya çalıştı.

" Neyse hadi ben kapatıyorum. Sende hayal etmeye devam et canım. "

Arkın onun gerildiğini hissediyordu. Böyle bir adamı bile kendinden korkutmuştu.

Bunun zevkini iliklerine kadar hissederken gülerek söylendi.

" Olur canım. "

İkisi de telefonlarını kapattı.

Kuvars elindeki telefona endişeli gözlerle bakarken, Arkın elindeki telefonu cebine atıp sırıtarak otele gitmek için evden çıktı.

------

Arkın'a ne oluyor acaba?
Şahsen ben bu yeni karakterini yazarken aşırı eğleniyorum. Hele ki Kuvars'ı germesi yok mu...lslfkfkdls

KARANLIK SEVDA-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin