2022/İstanbul
Tarih yaprakları 28 Şubat'tan 1 Mart'a henüz geçecekti ki genç kadın her sene yaptığı gibi telefonunda ki takvimi ileri aldı, evdeki tüm 1 Mart'ı gösteren takvim yapraklarını koparıp attı, O gün ajandasına kocaman bir çarpı koydu ve odasından çıkıp merdivenlere yöneldi. Merdivenleri ağır ağır inerken üzerinde ki mürdüm rengi ipek geceliğin eteklerini düzeltti, yılların eskittiği -annesinden hatıra- hardal rengi hırkaya daha çok sarıldı . Gecenin ayazında parıl parıl parlayan ay iki katlı bu yapıyı aydınlatmaya yetmezken ortamın sessizliği, hüznünü apaçık ortaya koyuyordu adeta.
Son basamağa gelince ortamın karanlığından bir an afallayan Firuze gözlerini kısarak ortamın karanlığına alıştırmaya çalıştı, görüşü biraz daha netleştiğinde adımlarını biraz sıklaştırarak salondaki büyük orta sehpanın yanına gitti, gözleri son derece karışık sehpada dolaşırken , dosyaların arasından önce çakmağını buldu, biraz daha göz gezdirirken bir taraftan da karışık dosyaları üst üste koyup düzenlendi, akşamdan kalan çöpleri topladı, dolu küllüğü eline aldı ve mutfağa doğru gidip çöplerle birlikte onu da bu karmaşadan kurtardı. Salona geri döndüğünde sigara paketini aramaya devam etti. Büyük koltuğun yastıklarını düzeltirken boş sigara paketini bulmasıyla derin bir of çekti. Bir kez daha mutfağa gidip kalan çöpleri sigara paketiyle birlikte çöpe attıktan sonra bahçeye açılan kapıdan dışarı çıktı. Korumaların en kıdemlisi lan Naci, hemen genç kadının yanına gitti.
"Bir sorun mu var Firuze Hanım ?"
"Yok hayır, bir şey yok, sigara , sigaram bitti de sigara isteyecektim."
"Hemen oğlanları gönderip aldıralım? "
"Yok şimdi açık yer kalmamıştır. Sen de varsa bir iki tane verir misin." dedikten sonra bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı. Ceplerini kolaçan eden Naci pantolonunun sağ arka cebinden, ezilmiş biraz da ucuz bir marka sigaradan çıkarttı. Full dolu olan paketten 3 dal sigara aldı Firuze, biri geçmişe biri Fikret'e biri de tuhaf olacaktı ama , Levent'le tanıştığı o mutlu güne...
2009/ Mayıs-İstanbul
"Anne ben çıkıyorum ! " diye seslenen kızıyla Piraye başını , daraltmakta olduğu abiye elbiseden kaldırıp eliyle gel gel dedi . Firuze tek omzuyla tuttuğu çantasını girişte ki kesim masasının üstüne bırakarak en arkadaki makinanın yanına gitti. Yıllar geçmiş ve Lale teyzelerinin küçük terzi dükkanı büyüyüp konfeksiyona dönüşmüş, Piraye ise ustabaşı olmuştu. Firuze annesinin yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdu. Piraye elinde ki işi bırakıp kızına döndü.
"Okuldan sonra doğru eve küçük hanım ." Biliyordu çünkü Piraye, kızı okuldan sonra Mercan'ı görme bahanesiyle sık sık onlara "uğrar" sonrasında ise kalmak için izin izin istemeye başlardı. Kalmasında değildi sorun kendisi de severdi Mercan'ı annesi Cevahir Hanım'la de oldukça iyi anlaşırlardı fakat Mercan'ın ağabeyi, Selim'e ilgisi vardı küçük kızının. Daha 16 yaşındaydı oysa erkendi fakat kalp işte erken çıkıyordu bazen yola...
Firuze'den
Anneme ilk kez yalan söylemiyordum fakat bu seferki biraz tedirgin etmişti beni. 3 gün sonra Selim'in doğum günüydü ve henüz hediyesini alamamıştım. Bu nedenle de Mercan'ın ayarladığı garsonluk işinde çalışacaktım bir günlüğüne. Oradan alacağım 70 lira fazla fazla yeterdi. Hem hediye hem pasta alabilirdim o parayla. Okulu kırmam gerekiyor biraz ama olsun aşk için değer...Mercan'ın evine geldiğimde çekinerek içeriye girdim. Her zaman olduğu gibi bilgisayarının başında o programlamalarla ilgileniyordu. Bal rengi gözlerine baktığımda beni asla sevemeyecek oluşuyla yüzleşmiştim. Sevmişti aslında bir zamanlar ama sadece 5 gün sürmüştü bu sevgi, istediğini alınca tıpkı diğerleri gibi yok olup gitti. Şanslıydım ki ileri gitmesine izin vermemiş, küçük şürtüşmelerle kesmiştim, belki de o yüzden istememişti beni. Küçüktüm ona göre belki pedofiliye de giriyordu ama sevmiştim. Gerçekten sevmiştim, babamın açtığı o küçük boşluğu kapatacak sanmıştım. Ama o bana "Karakterlerimiz farklı Firuze, arkadaş kalalım, zaten kardeşimin arkadaşıyla yapamıyorum. İçim almıyor" demişti. Haftalarca ağladım peşinden, ona göre arkadaştık ama yüzüme bakmıyordu, saçlarının çok döküldüğünden söylenirdi her zaman, onun için krem alacaktım kazandığım 70'tl ile. Belki de bugün garsonluğa gittiğim o ev bana hep hayalini kurduğum kapıyı açacak ve gerçek aşkıma kavuşacaktım, yani Selim' onu düşünüyor oluşumda bir nedendi barışmamız için bence .
Annemin dükkanından hızlıca çıkarak önce eve doğru gitmeye başladım, apartmana girip alt kat merdivenlerine yönelince yine aynı kir karşıladı beni. Anlaşılan yönetici Tayfur amca yine merdivencilerin parasını ödememiş ve apartman kir içinde kalmıştı. Bir iki güne kalmaz apartman ahalisi yine kavga çıkarırdı kesin belki Murat amca yine sinirlenip Tayfur amcayı döverdi. Nurhayat teyze kocamı dövdüler yetişin komşular diye ortamı galyana verirdi. Bu olası ihtimalleri düşünmeyi bırakıp eve girdim. İçerisi annem gibi kokardı hep, nedendir bilmem ama sanki eve her girdiğimde annemin yanımdaymış gibi hisseder ve mutlu olurdum. Eve girer girmez her zaman ki gibi pencereleri açıp, İstanbul'un toz ve duman bulaşmış havasının içeriye dolmasına izin verdim. Annemin unuttuğu çiçekleri suladım, unutuyordu artık çoğu şeyi, ama ben varım neyse ki.
Pencereleri kapattıktan sonra odama geçip üstümü değiştirdim, garsonluk yapacağım yerin isteğine göre beyaz gömlek ve siyah etek eteğimi giydim ve yanıma eşyalarımı koyacağım bir çanta alarak çıktım. Durağa geldiğimde Mercan beni bekliyordu. Onu öpüp durakta yanına oturdum. Hemen heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı.
"Ay Firuze çok heyecanlıyım, gittiğimiz ev var ya çok zengin bir ailenin eviymiş. Şu hani parfüm markası var ya ,benim parfümcüden doldurttuğum-"
"JOLİE LAİDE"
"Unutmamışız bakıyorum da. Tabi sahipleri o kadar yakışıklı haklısın."
"Sahipleriyle alakası yok Fransızca ilgim o benim, ayrıca Adnan denen adam biraz fazla yaşlı değil mi tatlım ?"
"Aşkın yaşı yoktur şekerim . Bak adam senelerdir bekarda tek oğluyla gül gibi geçinip gidiyor. Benim gibi bir genç bir nefese ihtiyacı var bence. Kız, zengin olursam belki sana da albüm yaparız. "
"Sen mutlu ol da canım albüm eksi.k kalsın boşver, hadi çene çalmayalım artık otobüs geldi. "diyerek yerimden kalktım. Mercan da kıkırdayarak peşimden kalktı ve beraber otobüse bindik.
3 Vesayet sonra nihayet çalışacağımız eve gelmiştik, 3 katlı büyük evin önünde uzanan kocama bir bahçesi vardı. Bahçede de bugün ki kutlama için yerleştirilen onlarca masa. Hızlıca telefonda konuştuğumuz Hamza Abinin yanına gittik. O da bizi bekliyordu.
"Hoşgeldiniz kızlar. Önlükleriniz içeride ödemeyi de gün sonunda alacaksınız, konuştuğumuz gibi. Siz geçip hazırlıklara yardım etmeye başlayın sonrasında bir şey olursa konuşuruz yine."
"Tamam teşekkürler." dedim
"Teşekkürler." Mercan'da teşekkür ettikten sonra gösterdiği
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
Novela JuvenilGeçmişin yarıda kesilmiş rüzgarları, geleceğin ağaçlarını devirdi. Bir aşk karanlıklara gömülürken, çıkan küller intikam ateşini harladı. Artık Firuze'nin devri başladı! Firuze'nin koyu kahve hareleri intikam diye çığlıklar atarken, katliam fermanın...