Şimdi oturmuş güneş ile konuşacaklarını dinleyecektim. Birlikte kantine gelmiştik. Güneş hâlâ çekingen tavrıyla bana bakıyordu. Sanki dersiniz adam öldürüyorum.
"Biz...ben yani seninle şey konuşmak istiyorum." dedi. Boğazını temizleyip daha demin kantinden aldığı suyu içmeye başladı. Saygısızlık edebilirdim mesela burada 'Senin suyu içmeni bekleyecek vaktim yok' diyebilirdim. Ancak demedim. Neden bilmiyorum. Kendi kişiliğimden oldukça uzağım. Karşımda başkası olsa çoktan ağzıma geleni söylerdim. Güneşte bir türlü konuşamıyorum.
"Ben seninle arkadaş olmak istiyorum." bir çırpıda söylediği şeyler güneşi nefessiz bırakmıştı. Dedikleri cümleler beynimde yankılanıyordu sürekli. Birisi neden benim gibi agresif bir kızla, arkadaş olmak isterdi ki.
"Neden?" tek kelimeyle sordum. Güneş, tedirgin bir şekilde benden gözlerini kaçırdı. Yapma işte, kaçırmayın benden gözlerinizi. En hassas noktam buydu. Belki de güneşe bu yüzden bir şey diyemiyordum.
"Bilmem. Sadece çok iyi anlaşacağımızı düşündük." dikkatlice güneşi dinlerken sonki cümlesiyle kaşlarımı çattım.
"Düşündük derken?"
"Ben ve arkadaş grubum. Zaten tanıyorsun." Evet tanıyordum. Azra, kerem, Burak, Koray ve Merih. Okulun en serseri ve en bilindik grubuydu. Nedenini bilmeksizin içimden bu gruba dahil olmak geliyordu. Güneş bana umut dolu gözlerle bakıyordu.
"Peki tamam kabul." dedim içimden geçenlerle hareket ederek. Güneş hiç beklemediği bu cevaptan dolayı şok olmuştu. Bende benden beklemezdim. Gülümseyerek ayağa kalktı. Anlamını bilmediğim bir heyecan vardı güneşte.
"Bu çok iyi. Ay ben hemen gidip bizimkilere anlatayım." diyerek yanımdan hızlıca uzaklaştı. Kafamı iki yana sallayıp gülerek ayağa kalktım. Bir dakika! Gülerek mi?
Ah yezda, kendine gel. Sen bu değilsin... kendi kendime konuşarak kantinden çıktım. Nihayetinde sınıfa ulaştığımda rahat bir nefes aldım. Kimseye bakmadan sırama geçtim. İlk ders neydi? Ah yezda dersten haberin yok. Okula nasıl geliyorsun dersten bile haberin yokken?!
"İlk ders neydi lan embesiller?" diye sordum gerçek bir yezda ile. İşte ben buydum. Nasıl bir insanım sizce? Kesin kişiliğimi beğenmemişsinizdir. Ama ben buyum.
Neyse.
"Ne değişik bir kızsın sen böyle ya? Azıcık, azıcık düzgün davranamaz mısın?" dedi sınıfın en aptal insanı. Meriç! Kendini bir şey sanıyordu gerçekten. Benden de değişik birisi..
"Seni ilgilendiren durum ne acaba? Hayır kendine bakmadan beni eleştirmen birazcık komik bir durum değil mi?"
"Hayırdır ya! Ne gibi bir halim varmış benim acaba?" kesinlikle bu işin sonu kavga değil...
"Bana değişik diyorsun fakat kendi durumun benden kötü. En azından ben senin kadar kendimi bir şey sanan bir insan değilim." diyerek meriçe göz kırptım. Meriç oldukça sinirlenmiş durumdaydı. Özellikle son yapmış olduğum hareket, onun sinirlerini epey bir germişti.
"Ah tatlım bu durumla ilgilendiğini bilmiyordum. Beni bu kadar iyi anlatan birisi çıkacağını sanmıyorum."
"Seni anlatan çok çıkard-" derken lafımı bölen kişiyle ona döndüm. Tüm sınıfı üzerine çeken kişi koraydı.. Evet doğru tahmin ettiniz güneşin arkadaşı Koray, ve özellikle okul müdürünün oğlu Koraydı.
"Ben anlatayım istersen. Fakat senin gibi bir kişiliği bu kadar insanın içinde anlatmam senin için iyi olacağını düşünmüyorum." dedi beni savunmak adına. Ya da ben öyle anladım.
"Sen yezdayı mı sav-"
"Evet yezdayı savunuyorum. Bir problem mi var?"
"Yok."
"Olmasında."
Bu neydi şimdi. Koray neden beni savunmuştu?
"Yezda, dersiniz boş bizimkiler bizi bekliyorlar." Ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Gruba dahil olmuştum ve beni yanlarında istiyorlardı.
"Tamam gidelim." dedim tebessümden uzak bir ifadeyle. Koray ile sınıftan çıkarken, arkamızdan gelen sesleri umursamamıştım. Koray önde ben arkasında okulun bahçesine gelmiştik. Grubun hepsi halı sahada toplanmıştı. Bizi ilk farkeden Azra olmuştu.
"Geldiler." sesi heyecanlıydı. Azra tek kelimeyle mükemmel bir kızdı. Siyah saçları, beyaz tenine oldukça uyumluydu. Gözleri son derece sevdiğim türdendi. Ela..boyu 1.50 niteliğini taşıyordu.
"Oo hoşgeldiniz." Dedi bu sefer kerem. Kerem sarışındı. Teni olduğu gibi saçlarıda sarının tonlarındandı. Gözleri azranın ki gibi elaydı.
"Hoşgeldin yezda." Diye karşıladı Merih. Merihin oldukça sakin bir kişiliği vardı. Dağınık saçlarıyla herkesin dikkatini üzerine çekmişti. Uzun boylu ve adeta zeytini anımsatan simsiyah gözleri vardı. Kumral olmasıyla oldukça uyumluydu.
"Hoşbuldum."
"Nasılsın? Gerçi agresif bir insan nasıl olur ki?" diye dalgaya aldı Burak. Bende hafif gülerek kafamı iki yana salladım.
"Agresif. Biraz sinirli. Biliyor musun şuan dalga geçen insanlarda yeni öğrendiğim dövüş hareketlerini deniyorum. Belki istersin.." diyerek kahkaha attım. Benimle birlikte, Burak dahil hepsi kahkalara boğulmuştu.
Burak eğlenceli bir çocuktu. Kıvırcık saçlı. Gözleri yeşildi. Esmer tenli ve ne uzun ne de kısaydı.
"Peki anlaşıldı. Bir gün bizede öğretebilirsin. Fakat bizde denememek şartıyla."
"Tabiki en sevdiğim şey sonuçta."
"Bilmez miyiz?" diye söylenen Koray derin bir iç çekti. Koray oldukça iyi bir insan fakat kendini sert bir insan olarak göstermeyi alışkanlık haline getirmiş bir insandı..
Gözleri kahverengi, saçlarıyla uyumluydu. Boyu benden oldukça uzundu. Ben 1.65'im o ise rahat 1.85 vardı.
"Neyse aramıza hoşgeldin mi desek?"
"Aynen ya iyiki geldin. Uzun süredir konuşmak istiyorduk. Fakat bunu Güneş dışında kimse başaramazdı." Dedi Azra. Gülümsedim..
"Valla bende kendime şaşırıyorum. Normalde kabul etmezdim ama Güneş oldukça başarılı oldu."
"Ee tabi bir güneş olmak kolay değil. Kralsın bizden sana bir çikolata." Dedi burak sevecen tavrıyla.
"Çikolata mı? Hayır diyetteyim diye mi böyle yapıyorsun burak?!" güneş burağa oldukça sinirli bir şekilde bakıyordu. Cidden öldürücü bir şekilde bakıyordu. Burak küfreder gibi söylenmeye başladı.
"Hayır ne alakası var. Yani bir insan 45 kilosuyla diyete girer mi bir düşünür." Dedi. Gerçekten oldukça zayıftı. Onlar kendi hallerinde takılırlarken Koray benim yanımda telefonla ilgileniyordu. Başını, benim baktığımı fark etmiş gibi bana baktı.
"Tekrardan aramıza hoşgeldin ufaklık." dedi. Nedense buna sinirlenmem gerekirdi fakat gülümsemiştim.
"Tekrardan hoşbuldum."
Hayatım bu günden itibaren değişmişti. Not edin bu günü. Bugün yezdanın değiştiği gündü. Belki hâlâ agresif bir kızdım. Fakat grubum dışında agresiftim. Bir ara yalnızdım. Şimdi o yalnızlıktan kurtuldum. Belkide ben öyle sanıyordum.. Peki ne olacaktı iyi mi olacaktı? Yoksa iyi olduğunu mu düşünüyordum. Bilinmezlik bu olsa gerek. Kendi kendimi bir bilinmezliğe itiyordum. Hayatımı ne şekile götürdüğümü bilmeden..
Sonn :)
Bu bölümde yavaş yavaş ilerledik. Çok seveceğiniz bir bölümdü bence. Umarım eğlenirsiniz..
Peki karakterler hakkında düşünceleriniz neler buraya yorum olarak bırakabilirsiniz :)
Sizi çok seviyorum. İyi okumalar ve iyi geceler dilerim.
❄💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Küçük dünyam
Science FictionBen yezda. Yine olduğu gibi bir çıkmazın içindeydim. Beni kimse sevmedi. Hiç kimse görmedi. O dışında. Abim.. Abim gittiğinde ben 12 yaşındaydım. Şimdi ise 24 yaşında. Zaman geçti. Abim gitti ve ben kaldım. Şuan dört duvar arasında sıkışıp kalmıştı...