2.BÖLÜM: KORUMA

17 4 3
                                    

Hepinize iyi okumalar :)

Küçük yıldız, güne gözlerini açtığında hiç beklemediği bir manzara ile karşılaşmış olması kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Orman kralı aslandan kaçıp saklandığı mağarada, hiç beklemediği manzara onu şoka uğratmıştı. Düzenli olan bu mağara, onun bulduğunun aksine darmadağınık bir yere dönüşmüştü. Üstelik tek gecede bu hale gelmesine anlam veremiyordu. Kimin yaptığını anlamak için etrafına bakmış ki kafasını koyduğu taşın altında duran not, dikkatini çekmişti. Kimden geldiğini anlamak için zarfı eline alacağı sırada, kasvetli bir rüzgar gelip taşın altından oynattığı zarfı uçurmuştu. Küçük yıldız şaşkınlık dolu ifadesiyle hızlıca yerinden kalkmış ancak rüzgara gücü yetmemişti. O an küçük yıldız hüzünle zarfın arkasından bakakalmış ve ne yapacağını düşünmeye başlamıştı.

EYLÜL'ÜN KAÇIRILDIKTAN SONRASI

EYLÜL'DEN

Her gün umutlu olan Yezda, hiçbir şey olmayacak diyerek benim içimi rahatlatmaya çalışan abim ve hiçbir şekilde umutlanamayan ben.. Kazanan kim mi? Ne yazık ki ben. O kadar inanmam için her şeyi yapan iki kişiye kazanmak, çokta iyi bir duygu değildi. Kaçırıldığım gün, her şeyin iyiye gideceğine artık inanmak istesem bile inanmayacaktım. Bir şeye ne kadar inanmak istersek o kadar inanmak isteklerimizden kırılırdık. Bu yazılı olmayan bir kanundu.

Her zaman ki ayak seslerini duyduğumda benimle ilgilenen kadının geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Kapı yine tıklatılmıştı ve ben yine ses vermemiştim. Kadın, benim sesimi duymadığında müsait olduğumu anlayıp içeri girerdi. Bu sefer nedense girmek yerine bir daha kapıyı çalmıştı. Anlamayarak ayağa kalktım. Sessiz bir şekilde kapıya geldiğimde kafamı kapıya yasladım. Belki her kimse sesini duyabilmek ümidiyle. Ancak ne kapının arkasından ses geliyordu ne de kendini belli edecek bir harekette bulunuyordu. Buraya geldiğimden bu yana bir ilki gerçekleştirip kapıyı yavaşça tıklattım. Birkaç saniye sonra arkadaki kişi iki kez kapıyı tıklatınca kaşlarımı çattım.

"Benimle dalga mı geçiyorsunuz ya?!" diye sert çıkışarak kapıya ayağımı vurdum. Sinirden olsa gerek farkında olmadan kapıya hızlı vurmuş olacağım ki ayağımı ağrıtmıştım. Ayağımın acısıyla, ağzımdan kısık kısık ses çıkararak geri yerime oturdum. Ayağımın acısından kapıda ki kişinin varlığını bile unutmuştum. Kapı açıldığında kimin geldiğine bakmak için kafamı hafif yukarı kaldırdım. Ben her zaman ki kadını beklerken karşıma bir erkek çıkmıştı. Gözlerimi devirerek ağzımı araladım. Ancak ayağımın ağrısı yüzünden olduğum yerde iki büklüm olmuştum. Karşımda duran çocuk insafa gelmiş olacak ki yanıma hızla gelip beni yatağa oturttu.

"Hayırdır, ben sana yardım et dedim mi?" diye sert çıkıştığım da Karşımda ki çocuk, yanlış bir şey yaptığını düşünerek iki adım geri çekildi. Kafayı sıyırmış insanlar gibi kahkaha attım. Kahkaham odada yankılanırken içeri her zaman gelen ancak bugün gelmeyisi tutan kadın girdi. Üzerinde anlamsız bir telaş vardı.

"kızı-" Kadının lafını karşımda daha isminin ne olduğunu bilmediğim adamın eli kesmişti. Susması için kolunu kaldırmış olmasına anlam verememiştim. Burada çalışanlar arasında da üstünlük vardı sanırım. Hala adamın koluna baktığımı fark etmem ile gözlerimi gözlerine sabitledim. Kadın bizi yalnız bıraktığında şimdiye kadar konuşmayan adam, ağzını araladı.

"Ayağın nasıl, çok ağrıyor mu?" Korkma numarası yaptığı çok belliydi. Hafif gülerek kafamı ayağıma çevirdim.

"Merak etme patronuna hiçbir şey söylemem." Dedim. Bunların amacı bana bir şey olmamasıydı yoksa abi dedikleri kişiden çekecekleri vardı. Bunları abimden biliyordum. Birkaç kere sinirlerine hakim olamayıp korumalara kızdığına denk gelmiştim.

Benim Küçük dünyam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin