1.Bölüm: GEÇMİŞ

13 4 3
                                    

İyi okumalar o zaman :)

"Ben seni çok sevdim." Telefondan gelen Cem Adria'nın sesi, elimde bitmesine az kalmış rakım ve az önce başlayan yağmurun cama vuruş sesleri. Kendimi hep olduğu gibi bir çıkmaza ittiğimin, her zamanki gibi farkındaydım. Geçenlerde bir söz okumuştum; Çaresizlik insanları çabucak dost yaparmış. Bende kendi çaresizliğimle yıllardır dost olmuştum. Dost olamasaydım eğer aldığım ilk darbenin etkisiyle hemen düşeceğimi biliyordum. Son zamanlarda olduğu gibi...

Yıllardır içimde dost olarak gördüğüm çaresizlikle son zamanlar düşman kesilmiş gibiydim. Elimde duran fotoğrafa hüzünle bakarak iç geçirdim. Duygularımı kontrol edememeye başlamıştım. Oysaki duygularımı kontrol etmezsem ikimizin de ne hale geleceğini biliyordum. Olmayacak bir şey için bu kadar duygu yüklemem saçmaydı. İmkansızdık. Elimdeki fotoğrafı kenara koyup bitmeye yüz tutmuş rakımın son yudumlarını da içip bardağı tekrar yerine koydum. Telefondan tekrar tekrar açtığım şarkıyla gözüm, fotoğrafta takılı kalmıştı. "Ben seni çok sevdim." diye fotoğrafa karşı fısıldadım. Başka hayatlarda olup bunu onun yüzüne söylemeyi her şeyden çok isterdim.

YEZDA'DAN

Günler geçer, yıllar geçer ancak hayat, yine aynı kalırdı. Kendimi iyiye gittiğimi düşünürken sanki biraz aptallık etmiştim. Düzeldiğimize o kadar inanıyordum ki, o güne kadar.. Eylül'ün kaçırıldığı gün. Kimin kaçırdığı hakkında en ufak fikrimiz yoktu. Ancak az çok tahmin edebiliyorduk. Araz, Mehmet'in en büyük düşmanları arasından birisiydi. Son zamanlar da Mehmet'e birçok kez kendisini hatırlatma girişiminde bulunmuştu. Hatta bir keresinde bende kendi gözlerimle görmüştüm. Görmeden önce de Mehmet, Arazdan hiç bahsetmemişti. Görmesem eminim yine bahsetmeyecekti. Ben böyle düşüncelerimle boğuşurken Mehmet'in sesi, kendime gelmemi sağlamıştı. Dikkatimi Mehmet'e verdiğimde Mehmet, elindeki açık zarfı kucağıma fırlattı. Kaşlarımı çatarak zarfı elime aldım. İlk olarak zarfın dışını incelemeye başladım. Zarfın arkasında değişik bir imza olması dikkatimi çekmişti. İmzanın başında ki "A" harfi kimin olduğunu çok bariz bir şekilde belli ediyordu. Araz'dan gelmişti. Kaşlarımı çatarak Mehmet'e döndüm.

"Bune, ne yazıyor?" Diye sordum anlam veremeyerek. Zarfın açık olması Mehmet'in bu mektubu, çoktan okuduğunu belli etmişti. Mehmet bir şey demeyince zarfın içindeki kağıdı elime alıp yavaşca açtım. Mektubu okumadan son bir kez daha Mehmet'e baktım. Mehmet'in halinden pek iyi bir şey olmadığını şimdiden anlamıştım. Daha fazla uzatmadan mektubu açtım. Derin bir nefes alıp okumaya başladım.

Mektupta:

Abi; şuan bunu okuduğunda muhtemelen ben çoktan hayata gözlerimi kapatmış olacağım. Ancak sana ve yezdaya veda edemeden de yapamazdım bunu. Üstelik bunu size borçluydum. Biliyorum, bu mektubu okurken bana çok kızacaksınız. Özellikle de sen abi. Belki beni affetmeyeceksin ama yinede beni affet. Yapmak zorundaydım. Biliyorum seninle çok fazla zaman geçiremedik. Yıllardır ayrı kalmıştık. Bizi hep ayırmışlardı. Biz, ayrı kalmaya mahkum gibiyiz. Hayat bizi birbirimizden hep mahkum etmek istiyormuş gibi değil mi? Belki çabuk pes ettim. Beni kurtaracağını biliyorum ama ben, daha fazla dayanamazdım. Kendine ve Yezdaya dikkat et olur mu? Ona da söyle oda beni affetsin. Sizi çok seviyorum bunu sakın unutmayın. Kendinize de çok dikkat edin. Hoşçakal abi..." yazıyordu.

Şaşkınlıkla kağıda bakakalmıştım. Eylül bunu yapmış olamazdı. O, bunu yapacak kadar güçsüz biri değildi. Mehmet bu mektupta yazanlara nasıl inanmıştı ya da inanmışmıydı.

"Buna inanmadın değil mi?" Dedim Mehmet'e dönerek. Mehmet tek kelime etmiyordu. Dokunsam ağlayacak gibiydi. "Mehmet?" Diyerek koluna hafifçe dokundum. Mehmet bana bakmamakta ısrarcı iken ayağa kalkıp, yüzünün olduğu tarafa doğru baktım. Mehmet'in bana bakmamasının tek nedeni, gözlerinin dolmuş olmasıydı. Mehmet güçsüz olduğu zamanlar hep böyle yapardı. Kimseye güçsüz tarafını göstermezdi. Şuan da benden saklanmasının nedeni buydu. Hızlıca gözlerini silip ağzını açmıştı ki konuşmasına fırsat vermeden ben konuşmaya başladım.

Benim Küçük dünyam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin