-10-

6 0 0
                                    


🍷HEYECANLAR MUTLULUKLAR KORKULAR🍷
Sezen Aksu - Tutuklu

"Ben sende tutuklu kaldım, kendi hayatımdan çaldım."

"Yedi cihan dolandım, bana mısın demiyor."

12.12.2014 22:24

Zaman geçti, hiç durmadı ve su gibi akıp gitti. Uykusundaki hareketlerini izledim, elimi sıkıca tutmasına kalbimi bıraktım. Gür kirpiklerinin rüyasında arada titrediğine şahit oldum. Bir anlığına gülümsediğinde ise kalbimin tam ortasından bir şey geçti. Sancılı ama güzel ve sıcak bir şey. Ve nefesinin kulaklarımı doldurmasını keyifle dinledim.

İkimiz de rüyada olduğumuzu zannetmiştik, ikimiz de bu an'ın gerçekliğine inanmamıştık ve bu bana bir şeyler düşündürüyordu ama emin olamıyordum, olmak da istemiyordum. Eğer asla öyle bir şey değilse normalden daha çok yıkılırdım.

Benim de gözlerim kapanmak için direnirken esneyip dik oturdum ve kirpiklerimi sıkıca birbirine bastırıp gözlerimi yine açtım. Bir erkek sesi duymamla kaşlarımı kaldırıp omzumun üzerinden kapıya baktım. Kapı henüz açılmamıştı ama Ömer Amca ile Gülsüm Abla'nın geldiğini anlamıştım. Gülsüm Abla, Ömer Amca'ya cevap verdi ve Ömür'ün ismini seslendiler.

Seslendikleri an ise kapı açıldı ve ben bön bön bakmaya devam ettim. Gülsüm Abla gülümsedi ve yine yavaşça çıkıp kapıyı kapattılar.

"Abla..." diye mırıldandım ama çoktan çıkmıştılar. Önüme dönüp ona baktım. Elini bırakmam ve kalkmam gerekiyordu... Sıkıntılı bir nefes verip avuçlarımın içindeki sımsıcak elini kaldırıp parmaklarına minik bir öpücük kondurdum ve yastığa geri koyup yavaşça ayağa kalktım.

Yine o uyuyordu ve yine o uyurken gidiyordum.

Ama bu sefer farklıydı. Çok farklı.

Gülümsedim ve uykusundan cesaret alıp yine fısıldadım ona hep fısıldamak istediğim, ve uyurken fısıldadığım şeyleri. "Seni seviyorum, ve söz veriyorum bu asla değişmeyecek."

Bunu, birgün, uyanıkken, yüzüne, gözlerinin içine bakarak söylemek istiyorum...

Çantamı ve ceketimi alıp odadan çıktım. Gülsüm Abla ve Ömer Abi mutfaktaydılar, eşyaları yerleştirirlerken yardım ettim ve sonra mutfak masasına oturduk.

Türkiye'deki 5 haftamı anlattım, tabii ki de oğullarının özlemiyle ölüp ölüp dirildiğimi anlatamadım. Sadece orasını anlattım...

Yarım saati aşkın bir süre sohbet ettikten sonra artık kalkmak için ayaklandım ve Gülsüm Abla da beni geçirmek için arkamdan geldi.

"Yine gel, iyi mi kızım?" dedi samimi bir ses tonuyla.

Başımı salladım. "Siz de gelin," dedim, gülümseyerek. Kapıyı açtım ve Gülsüm Abla'yı yanaklarından öperek çıktım. "Görüşürüz..."

"Görüşürüz," dedi. Ben yürümeye başladıktan birkaç saniye sonra ise kapı sesini işittim.

Yolları, sokakları yine yürüdüm. Aklımda bir şarkıya da sarsak adımlarla eşlik ettim. Sokaklar bomboştu ama huzur doluydu. Neden mi huzur doluydu? Çünkü ben kendim huzurlu hissediyordum. Belki konuşacak çok şeyimiz vardı, belki yarın veya öbür gün beni yanından kovacaktı, belki arkadaşlıktan öte bir şey olmayacağını kesin bir dilde söyleyecekti... Ama şu an o 'belki'lere takılacağıma, onu görebildiğime ve en azından beni önceden farkettiğine mutlu olabilirdim. Acılarıma üzülüyor, görünmemezliğime seviniyordum. Beni nasıl bir ikilimde bırakmıştı bilmiyordum. Ama söyleyeceği her şeyi de merakla bekliyordum. Neden gelmemişti mesela yanıma? İstedim konuşmak, demişti. Madem istemişti neden gelmemişti? Cesaret edemedim derse, onu tüm kalbimle anlayabilirdim.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin