17: artemis ve orion

27 7 0
                                    

Ellerim karşımdaki narin, ama aynı zamanda güçlü bedenin saçlarına giderken yutkundum, yumuşak olan tutamları okşarken saate baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerim karşımdaki narin, ama aynı zamanda güçlü bedenin saçlarına giderken yutkundum, yumuşak olan tutamları okşarken saate baktım.

07.12.

Mark gelmemi söylemişti ama gelemezdim, gidemezdim. Onu bu halde yalnız bırakamazdım, içim rahat etmezdi. Annem ne derdi acaba bu sefer? İç çektim, düşündükçe düşüncelerim beni boğuyordu.

Oturduğum yerden kalktım ve yatak odasından çıkıp salona geçtim. Telefonumu çıkarırken Mark aramıştı zaten. "Efendim?" Gece boyu uyumadığımdan dolayı sesim garip çıkmış olmalıydı, o da konuşmuştu. "Ne oldu?"

"Mark, niye aradın?" Sorusunu cevapsız bıraktım ve elimi saçımdan geçirdim. Ölecek gibi hissediyordum. Bunlar son nefeslerim gibiydi, berbat bir haldeydim. "Saatten haberin var mı? Halam uyanırsa ne diyeceğim?" Omuz silkip esnedim. "Kendi evine git işte. Benim gittiğimi zanneder."

"Jeno, onu kastetmediğimi biliyorsun."

"Biliyorum Mark. Ama ne yapacağımı bilmiyorum. Çıkmaza girdim, önümü göremiyorum. Ne yapacağım?" Art arda, biraz da sinirle sıraladığım kelimelerden sonra iç çekmişti. "İşin bittiğinde bana gel. Konuşacağız tamam mı?" Telefonu kapattığında iç çektim, kolum yanıma düşerken başımı arkaya yasladım. Çıldıracak gibiydim.

Duyduğum seslerle başımı uzattım, Maya kalkmıştı anlaşılan. Birkaç saniye sonra da sırtına aldığı battaniyeyle salona girerken gülümsedim. "Günaydın." O da bana günaydın derken kaşlarını çatmıştı. "Sen hiç uyumadın mı?" Gözlerimi kaçırırken reddettim. "Hayır, uyumadım."

"Tanrı aşkına derdin neydi?" Sesini yükselttiğinde omuz silktim. "Sen uyuyordun, uyuyasım gelmedi." İç çekerek sol tarafımda kalan koltuğa oturmuştu. "Gitmeyecek misin?" Tekrar reddettim. "Gitmem için önce ilaçlarını içmen lazım, ilaçlarını içmen için de önce kahvaltı yapman lazım."

Gülümseyip başını sallamıştı. "Ah, peki." Ayağa kalktığımda yanına ilerledim, dün gece olduğu gibi, elimi uzattım. "Gel hadi." Titreyen elini uzattığında sırıtarak elini elim arasına aldım. Gerçekten, eli elimde kayboluyordu.

Mutfağa girdiğimizde onu sandalyeye oturttum. "Maalesef sana omlet yapacağım çünkü yapabildiğim başka bir şey yok." Gülerek ayağa kalkmıştı. "Yardım etmek istiyorum." Başımı salladım, dolaptan yumurta çıkarırken hapşırmıştı. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Üşüteceksin demiştim." Tekrar hapşırdığında tam karşısına geçtim ve battaniyenin önünü birleştirdim. "Sana yeşil çay yapacağım."

Gülümseyip bana bakmıştı. "Peki ben senin için ne yapabilirim?" Sorusuyla tuttuğum hırkayı bıraktım. "Mutlu olsan yeter." İfadesi durgunlaşırken karşısından çıktım, yumurtaları kırarken düşünmemeye çalışıyordum. Kesinlikle arkadaşıydım onun, başka hiçbir şeyi değil.

"Annem," dediğinde sandalyeye otururken, dinlemeye başladım. "Hiçbir şeyi yoktu ama durumu bir anda kötüleşti. O kadar doktora gittim, sebebi bulunamadı. Mide kanseri olduğunu o zaman öğrendim. Üç sene olmuştu. Yanında biraz daha kalsaydım daha mutlu olurdu belki."

salvatoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin