Masadaki bakışlar üzerime toplanmışken Mark'a döndüm. "Ne var?" dedim sabredemeyerek. Gözleriyle bana karşımdaki annemi işaret ederken iç çektim, yine başlıyorduk.
"Yine onun yanındaydın değil mi?" Annem sorusunu sorduğunda başımı salladım. "Evet." Göz teması kuramıyordum, sadece başımı eğmiştim ve masayla bakışıyordum resmen. "Hala." Mark anneme baktığında ben de başımı kaldırdım tekrar, diyeceklerini bekledim.
"Neden karşı çıkıyorsun, Jeno onu çok seviyor. Sen de eniştemi seviyordun. Anlaman gerekmez mi?" Bakışlarım annemde toplanmışken annem ona bakmıştı. "Zarar görecek çünkü."
"Ne zararı?" Sesim soru sormaktan çok azarlar gibi çıktığında annem bana bakmıştı. "Sana zarar verecek olan o kız değil, duyguların Jeno." Mark gergin bir şekilde bana baktığında elimi saçıma attım. "Ne?"
"Eminim ki onun için kaç gece ağladın, kaç gece kendini hırpaladın. Ya karşılık alamazsan ne olacak?" İçtiğim suyu boğazımdan aşağı yuvarlarken kuzenimle aramızdaki gerginlik sürüyordu. Annem haklıydı, ama bu beni "Karşılık alamasam da sorun değil." demekten alıkoyamadı.
"Hayır Jeno, bu bile sana yetersiz gelecek bir süre sonra. Çünkü bilirsin, bizler nankör varlıklarız."
Her seferinde haklı çıkması sinirlerimi bozuyordu, iç çektim. "Ama-"
"Eğer haklı olduğumu düşünüyorsan da düşünmüyorsan da sevebilirsin onu. Buna karışmam ama eğer karşılık alırsan mutlu olurum." Karşılık alacak mıydım, işte bu kısım zihnimde dönüp dolaşan kısımdı.
Demiştim, beni sevmese de ben onu sevecektim. Her şeyin bir sonu vardı, belki ben gidecektim, belki o gidecekti ama sonuç olarak arkadaşı olarak kalacaktım zihninde. Kalbinde bir yer edinebilseydim rahat ederdim en azından.
"Haklısın." Diyebildiğim tek şey bu olmuşken Mark önündeki zeytini ağzına atmıştı. "Biz gidelim bence." Ben ayaklandığımda Mark bana bakmıştı. "Nereye?" Terliklerimi çıkarıp ceketimi aldım üzerime. "Dükkana." Başını sallayıp o da ayağa kalkarken annemle pek göz teması kuramamıştım.
"Halam niye hep haklı?" Omuz silkip bilmediğimi belirtirken apartmandan çıktık. "Sigaran var mı?" Sorduğum soruyla kuzenim biçimli kaşlarını çatmışken iç çektim. "Mark..." O da iç çekip ceketinden sigara paketini çıkarırken içinden bir sigara aldım.
"Hani içmiyordun?" Sigarayı tutuştururken gözlerimi kapattım, içime çektim. "Maya'ya söz vermiştin hani?"
"Sözler tutulmak için vardır ama bu sefer bunu yapmadım." O da paketten bir sigara alırken aklıma dolan düşüncelerle derin bir nefes aldım.
Ne olmuştu gerçekten, hangi ara böyle bir duruma düşmüştük? En son ben gitar çalıyordum, o da bana eşlik ediyordu. Düşündüm de, zaman gerçekten hızlı geçiyordu. 2 olmuştu. 2 ay olmuştu onunla tanışalı. Son bir ayda yaşadığı her şeyi öğrenmiştim ve ben de onun yanında olmuştum. O ağlarken ben vardım yanında, ama ben ağladığımda o yoktu. En çok acıtan da buydu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore
Fiksi Penggemar"beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." ⇁...