Gün doğuyordu.
Etraf lacivert ve turuncu karışımı bir tondaydı, Maya'nın evinin balkonundaydık ve manzarayı izliyorduk. Ben sıcak yeşil çayımdan bir yudum aldığımda Maya da bisküvisini dişlemişti. "Doğuyor."
Bana eliyle sol tarafı gösterdiğinde başımı o tarafa çevirdim, aynı anda ona doğru bakarken o da doğan güneşe bakıyordu. Güzeldi. Her zaman güzeldi. Birkaç saat önce de güzeldi, uyurken de güzeldi ve ben dayanamıyordum onun güzelliğine. O kendi güzelliğini görmüyordu ama ben görüyordum. "Bunu çok seviyorum."
Başımı sallayıp ellerim arasındaki bardağı masaya koydum. "Evet, çok güzel. Ben de çok seviyorum." İkimiz de bir süre güneşin doğuşunu izlerken sessizliği ilk bozan ben olmuştum. Saat sabah yediye geliyordu ama geceden beri ikimiz de uyumamıştık, gökyüzünü izlemiş ve saatlerce sohbet etmiştik.
"Şu an neredesin?" Yutkunarak ve biraz da korkarak sorduğum sorudan sonra bana bakmıştı Maya. Anlamıştı içindeki anlamı galiba, gülümsedi. "Okyanustayım."
"Peki yakın mısın kayalıklara?" Tek kaşımı kaldırıp tekrar sorduğumda başını sallamış, bisküvisini dişlemişti tekrar. "Evet, elimi uzatsam oradayım." Gülümseyip tekrar çayıma yönelirken şimdiyi düşündüm.
Geçmiş, şimdi, gelecek.
Geçmişimiz normal sayılırdı, onun yaşadıklarını saymazsak. Şimdi ise... Balkonda oturmuş gün doğumuna karşı oturuyorduk. Yine bilinmezlikle kalan tek şey gelecek olmuştu. Geleceği düşünmek istemiyordum çünkü anı yaşamak istiyordum.
"İyileşiyor musun sahiden?" dedim gözlerimi kısıp ona bakarken. Annesinin cenazesi birkaç gün önce yapılmıştı, benin bile daha birkaç saat önce haberim olmuştu bundan. Ama o yine de kursa gelmeye devam etmiş ve hiçbir şey belli etmemişti. Bakışları tekrar bana döndüğünde gözlerinin içinin güldüğünü fark etmiştim. "Evet. Bana iyi geliyorsun."
İç çektim, artık sabırsız biri olmaya başlamıştım. "Söz vermemekte kararlı mısın hala?" Yara bandı sardığım parmaklarımı dizlerime getirirken bir süre ses vermemişti. "Evet."
Kaşlarımı çattım, bu ne demek oluyordu?
"Nasıl yani?" dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek. "Ben saatler önce sana aşk itirafı yaptım, öpüştük ve-"
"Jeno." Yorgun çıkan sesi kelimelerimi boğazıma dizerken iç çekmişti. "Ben sana okyanustayım demiştim. Akıntı beni alıp götürürse verdiğim sözü tutamam." Sadece yutkunabildim. "Bak," Ayağa kalkıp karşısına geçtim, diz çöktüm. "Sana madem iyi geliyorum, madem seni kurtarıyorum, neden kendini uzak tutuyorsun benden?"
"Çünkü zarar görmeni istemiyorum." Aynı sözcükler, farklı kişiler. "Sana kaç kez anlattım, bir saat sonrasında ne olacağı belli değil. Ve ben bu durumdayken gelecek hayalleri kuramam. Daha yeni yeni toparlamaya başladım ve karmakarışık bir hayatım var." Gözleri dolmuştu, bunu sormamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore
Fanfiction"beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." ⇁...