Rüzgar savurdu saçlarımı, gökyüzü çığlık atarken bulutlar ağladı, kuşlar kavga ederken baktım karşımdaki bedene.
Kavuşmak zor, sürdürmek daha zordu.
Yaktım kalbimin ışığını, içerisi kapkaranlık, sadece bir ışık var. Nokta kadar, küçücük.
Uzattım ellerimi, sıcak elleri ellerimi kavrarken derin bir nefes doldurdum ciğerlerime. Ciğerlerim sızladı, taze kan akarken parmaklarıma doğru, kaburgalarım kalbimi sıkıştırdı.
Sonra gözlerimi açtım, etraf bulanık. Beynim anlıyordu ama cevap veremiyordu. Ağzımı kıpırdatamadım, nefeslerim boğazımda birikti. Kusmak istedim onları, mideme inip karnımı ağrtırmadan önce.
Nefes almaya çalıştım, alamadım. Öksürmeye başlarken kan geldi ağzımdan. Kan kusuyordum. Uğraşamadım daha fazla, gözlerimi tekrar kaparken ağzımdan akan sıcak sıvıyı hissettim.
Tekrar açıp kapattım gözlerimi, bu sefer biraz daha netti evren. Başımdaki yoğun sesler kulaklarımı acıtırken kollarımı kıpırdatmak istedim, hissedemedim. Parmaklarımın ucunda hissettiğim hareketlilikle başımı sağa çevirdim.
Cennetten düşen meleğin parlak yüzünü kanlar içinde gördüğümde nefeslerim bu sefer ciğerime saplanırken parmaklarımı uzattım.
Sadece bana bakıyordu, konuşmuyordu ya da belki nefes bile almıyordu. Parmakları parmağıma giderken sustum, sakladığım kelimelerim yerlerinden çıkmak için uğraşmadı bile.
Parmakları siyah yüzüğüme dokunduğunda öldüm, damarlarımdan akan kan yavaşladı, kanım çekildi. Konuşmadı, sadece seni seviyorum dedi dudaklarını oynatarak.
Bu sefer tüm evren üzerime gelirken sırtıma ağır bir yük bindi, dermanı kalmamış dizlerim kendini bıraktı, bedenim yerde yatarken elimi tuttu.
Beraber sonsuzluğa giderken bırakmadı elimi, bırakmadı beni.
"Jeno."
İsmimi duyduğumda gözlerimi açtım, karanlık odada hissedebildiğim tek şey elimi tutan ellerdi. "İyi misin?" Yerimde doğruldum, uzattığı bardağı alırken içindeki suyu tek nefeste bitirdim. "Kabus gördün sanırım."
Yaşadığım şokun etkisiyle hiçbir şeyi algılayamazken sadece başımı salladım. "Evet. Kabus." Gördüklerim sanki gerçekmiş gibi öne uzandım, Maya'nın bedenini sararken kokusunu içime çektim. "Özür dilerim. Uyandırdım."
Aksine, hiçbir sorun yoktu onun için. "Hayır, uyumuyordum. Defteri okuyordum." Bedenimi geri çekerken konuştum. "Keşke bunu söylemeseydin."
Hafifçe gülümseyip yüzünü bana dönmüştü. Camdan yansıyan sarı sokak lambalarının ışığı odayı az da olsa aydınlatırken elleriyle yüzümü kavramıştı. "Bana anlatabilirsin, biliyorsun değil mi?"
Narin sesini şefkatle harmanlayıp bana sunduğunda gülümsedim. "Evet, biliyorum. Ama anlatsam da bir şey olmayacak. En iyisi uyuyalım." Ellerini yüzümden çekip başını salladığında tekrar yatağa uzandım, Maya da yanıma gelirken iç çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore
Fanfiction"beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." ⇁...