Garipti.
Hem de aşırı garipti.
Belki de şu 21 yıllık hayatımda asla düşünemeyeceğim bir şey oluyordu karşımda, Maya şarkı söylüyordu.
Hem de birçok video izleyerek gitar çalmasını öğrenmiş, yani yarı buçuk, şimdi de bana şarkı söylüyordu. Şarkının anlamına bakmalı mıydım emin değildim, o şu an karşımda bana şarkı söylerken ve güneş batarken ince ayrıntılara takılmamam lazımdı.
"Ben seni bir aşk şarkısı gibi seviyorum."
"Ah," Bir anda durduğunda dalmış olduğum alemden çıkıp gözlerimi kıstım, yüzüne bakarken anlık olarak parmaklarına bakmıştım. "Galiba ritmi kaçırdım." Şahsen ritme pek dikkat etmemiştim, dikkat ettiğim tek şey sesiydi ve ritmi kaçırmadın desem diretebilirdi, onun yerine "Olabilir, ilk zamanların sonuçta." dedim.
Kurtulmuştum, iç çekerek parmaklarına yaklaştım. "Kaçırman normal, çünkü baş parmağını bir tel aşağı getirmişsin." Dediğim şey ile o da bakışlarını kendi eline indirirken derin bir nefes almıştı. "Doğru. Hep en basit şeyleri kaçırıyorum."
Devam edecektim ki pürüzsüz sesiyle bana yöneltmişti sorusunu. "Parmaklarına ne oldu?" Bu sefer ben kendi parmaklarıma bakarken sağ elimi dağınık siyah saçıma daldırdım. "Yüzüklerim yara yapmış. O yüzden çıkardım."
Özele dizilmiş kirpiklerinin çevrelediği gözlerini elime indirirken iç çekmişti. "Canın acıyor mu?" Kulaklarımın duyduğu ama beynimin algılamakta zorluk çektiği cümleyle birkaç saniye durdum. "Yok, acımıyor."
"Eve gidelim mi artık?" Aramızdaki gereksiz sessizliği bozduğumda başını sallamıştı. "Olur." Ceketlerimizi giydik, bu günlük dersi öğleden sonra işlemiştik ve bu sayede gün batımına denk gelmiştik. Gün doğumunu tek başıma izlesem de güneşin batışını beraber görüyorduk şu an.
"Perşembe günü annemi gömecekler." Ellerimiz ceketlerimizin cebinde, pek da soğuk olmayan havaya karşı yürürken üzerimize doğru rüzgar esmişti. Mavi kot ceketi üzerinde çok güzel duruyordu, ben yine siyah ceketimi giymiştim. Neden bunu tercih ettiğim hakkında bir fikrim yoktu. "Gideceksin değil mi?" Başını sallayarak rüzgarın da etkisiyle pembe saçlarının dağılmasına izin verdiğinde merak ettim.
Bir gün ben ona destek oluyordum ama ertesi gün dün hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyorduk. Gerçekten garipti.
"Önünü kapatsana, rüzgar esiyor." Daha birkaç gün önce hasta olduğu için yeşil çay yapmıştım ama yine hasta olacaktı anlaşılan. "Üşümüyorum." Ben hala onun savrulan saçlarına bakarken iç çektim. "Çocuk gibisin var ya." Soluma dönüp ceketinin önünü kapatırken gülmüştü.
"Sen de hasta olsana ya, sana yeşil çay yapmak istiyorum." Bu sefer ben güldüm, ılık rüzgar bedenimize vurup geçerken iç çektim. "Yani bana yeşil çay yapman için illa hasta mı olmam lazım? Ne kadar acımasızca."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore
Fanfiction"beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." ⇁...