6.

1.1K 108 79
                                    

🦋"Seninle yaşlanmak istiyorum."🦋

-Disfruto

Rüzgar...

Kendi tarafıma geçtiğimde odama girip yatağa oturdum. Yüzümü yastıklara gömerken bağırmamak için zor duruyordum.

Ben daha demin ne yapmıştım? Güneş'i öpmeye çalışmıştım. Neden? Çünkü ben bir aptaldım. Nasıl böyle bir hata yapabilirdim? Gerizekalı mıydım da böyle bir şey demiştim? Evet yada hayır. Şimdi seni öpeceğim. Ya izin verirsin ya da vermezsin. Salağın tekiydim. Çocuk bana tokadı yapıştırsaydı ne yapacaktım? Böyle demek yerine düşünmesine izin verseydim daha kolay olmaz mıydı? Tanrım, her şeyi mahvetmiştim. Kim bilir benim hakkımda ne düşünüyordu? Bir gece de elbette karar veremezdi. Nasıl ondan cevap beklerdim ki? Hiçbir şey yapmak zorunda değildi. Hiçbir şey demek zorunda değildi. Mahvettim. Her şeyi mahvettim.

Yataktan kalkıp odada turlarken gözlerim balkon camında geziyordu. Duvara yaklaşıp kulağımı dayadığımda diğer tarafı dinlemeye çalıştım. Önceden birkaç konuşma geliyordu ama şu anda pek ses yok gibiydi. Gözlerim hala balkon camındayken hızla oraya ilerledim. Güneş'in tarafına geçtiğimde perdeler arasında odaya baktım. Boştu. Hızla içeri girip masanın üzerindeki notlara ilerledim. Elime bir kağıt ve kalem alıp aklıma gelen şarkı sözlerini yazdım.

Seni sahip olduğum her şey ile seveceğim,
Bu beni öldürse bile,
Sen istediğim kişisin.

Çok mu ileri gidiyordum? Bunu yazdığım için bana kızar mıydı? Bu şarkıyı sevdiğini biliyorum ama böyle bir durumda yazmak ne kadar doğruydu?

Kağıdı kitabın kenarına sıkıştırıp gerilerken gözlerim masadaydı. Kağıdı almalı mıydım? Vazgeçip balkona ilerledim. Kendi tarafıma ilerlediğimde tekrardan yatağa uzandım. Batabileceğim kadar batmıştım zaten. Bir nottan da gebermezdim. Yapabileceğim başka bir şey de yoktu zaten. Tek yapmam gereken beklemekti. Ne yapacağını izlemekti.

Kafamı yastığın altına gömerken beklemeye başlamıştım ki bu beni daha da sıkmaya başlamıştı. Saniyeler geçmek bilmiyordu resmen. Aklımda senaryolar dönüp duruyordu. Kendime de şaşırıyordum. Hiçkimseyi tınlamayıp umursamayan ben şimdi deliriyordum. Güneş benim sınırlarımı yıkıyordu. Ama şu an ki sınır yıkımı pek hoş değildi. İstemsizce strese giriyordum.

Elime telefonumu alıp dikkatimi dağıtmaya karar verdim. En azından yapabildiğim kadar dikkat dağıtmak diyelim.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama perdelerin hareketlenmesiyle dikkatim balkona gitmiş, Güneş'i orada görmemle telefonun elimden kayması bir olmuştu. Bakışları direkt bendeyken hafif çekingen bir hali vardı. Ayaklarımı kenardan sarkıtıp oturur pozisyona gelirken bende pek farklı değildim. Gözlerine bakmak zordu. Ne diyecekti? Ne demeliydim? İleri gittiğim için özür dilemeliydim.

Yavaş adımlarla yaklaşıp yanıma oturdu. İkimizde sessizce yanyana bir süre yeri izledik. Konuşmayı ben başlatmak için hareketlenecektim ama o benden önce davranmıştı. "Seninle başbaşa olup seni gülümsetmek büyüleyici geliyor. Bu zarif şeylerle burada olmak için her şeyi verirdim."

Gözlerim açılırken bir an neden ispanyolca konuştuğunu anlayamasamda şarkı kısa sürede aklıma dank etmişti. Disfruto. Sevdiğim ve anlamını ezbere bildiğim şarkılardan biriydi. Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu. Şarkıya devam ettim. "Bütün bunların arasında seni sevmeme izin ver. Kendini bana teslim et. Seni yüzüstü bırakmayacağım."

Yaz Şarkısı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin