Haiii, ben geldiim. Kaplancığımızın doğum günü bugüüün. Yani Kore saatine göre ehehe, Türkiye saatine göre de çok az saatler kaldı ağğğğ. İyi ki doğmuş güzel yürekli minik ayıcığımız iyi ki var<333
Bölümü hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Bu arada, bölüm sonundaki notumu bakıverin yahu, yeni fic tavsiyesi var jsjsjs Spiderman fiçu fiçuuuu fici yazmaya başladım da. JK spiderman hihiih :D Ehehe keyifli okumalar.
**
Kendimi toparlayıp doğruca yangın çıkışından ayrıldığım gibi bara geri döndüm.
Bizimkilerin yanında soluğu alırken, masanın üstündeki unuttuğumu bile fark etmediğim telefonumu ceketimin cebine tıkıştırdım.
"Taehyung-ah, neredelerdesin be, neredeyse tuvaletin içine düştüğünü düşünmeye başlamıştım." dedi Jimin, son derece şakacı bir tavırla alaycı bakışları eşliğinde.
"Haha çok komik cidden." dedim yapmacık bir şekilde gülerek. "Ben kaçıyorum arkadaşlar, sonra haberleşir buluşuruz." Az önce yaşadıklarımı henüz atlatabilmiş sayılmadığım için kalbim hâlâ ağzımda atıyordu.
Jin hyungun kaşları çatıldı. "Daha erken, nereye gidiyorsun?" diye şüpheyle sordu. Gözleri tepkimi ölçmek istercesine yüzümde turladı.
O sırada Namjoon hyung da başını olumlu anlamda sallayıp araya girdi. "Gerçekten Taehyung, daha yeni geldin sayılır zaten. Biraz daha kalsana."
Şu anda beni oyaladıkları gerçeğiyle Jungkook'un söylediği sözler zihnimde çalkalandı. 'Geç kalırsan bozuşuruz' demişti. Ah hadi ama...
"Yaa, tuvaletteyken aklıma geldi, ocağın altını açık unuttum sanırım. Yangın çıkmadan eve gideyim. Yarın yine görüşürüz yahu, ben kaçmıyorum değil mi ama?" Gerginliğimi belli etmemeye çalışma çabam takdire şayandı.
"Ocağı açık bırakmışsan şu anda tahminimce çoktan yangın çıkmıştır." dedi Jin hyung gülerek.
"Umarım evim yanmaz. Her neyse ben kaçtım tutmayın beni." diye homurdanarak geri çekildim. "Görüşürüz." dedi Namjoon hyung ve Jin hyung aynı anda.
Tam topuklarımın üstünde dönmek için hamle yapacağım sırada Jimin söze atıldı.
"Beni de eve bıraksana Taehyung-ah." dedi masadaki viski bardağını kaldırıp kafasına dikmeden hemen önce.
Gözlerim irileşse de ne diyeceğimi şaşırmış bir şekilde kalakaldım. O sırada Jimin ceketini yanına bıraktığı koltuktan almak için uzanmıştı.
"Acelem var Jimin!" diye çıkıştım hızla. Jungkook'un bana ya da arkadaşlarımdan birine zarar verip tehditler savurması en son isteyeceğim şeydi.
Bir anda sesimi yükseltmemin üzerine ceketini almak üzereyken duraksadı ve kaşlarını çatmış bir şekilde bakışlarını üzerime dikti.
"Lan tamam evin yanıyorsa önce senin evine uğrarız, ben en kötü sen de kalırım bu gece. Tabii evin yanmadıysa."
Sözlerindeki o iğneleyici tını ciddi anlamda az önceki söylediklerimi yutmamış olduğunu yansıtıyordu.
"Jimin, Namjoon hyung bırakır seni. Gitmem lazım!" diye bağırarak onu geçiştirdim ve arkamdan gelmemesi için dua ederek koştura koştura mekandan ayrıldım.
Arkamdan savurduğu küfürleri duymazdan gelerek kısa sürede soluk soluğa barın ön çıkışına vardığımda bakışlarımı cadde boyunca etrafta gezdirdim.
"Jungkook?" diye seslendim rüzgar tenime sertçe çarpıp saçlarımı savuştururken. Gitmiş miydi? Yoksa yine görünmez bir halde yakınlarımda mı dolanıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HORNY • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik!) thv: Bu resimdeki çocuğu bana bulana yüksek meblağda para vereceğim. İletişim için DM'den yazın. @Aa: Bu çocuğu bulan bana da haber versin jsjsjs @Minyoongi: Bu Jeon Jungkook. Ama bulamayız ki artık... ~ @thv: Bulamayız artık...