HORNY • TAEKOOK +18 ✓

14

Haiiii, ben geldiiim. Nasılsınız bakalııım, aslında aklımda Wizard'a yb yazmak vardı ama Horny için ilham geldiği için önceliğim o oldu. Wizard'a da çok yakında yb yazacağım umarım jajaja

Arkadaşlar bu arada bu fic benim hayal dünyama dayalı yazılan bir fic, yani saçma olması olmaması vs umrumda değil. Yazmak istediğim gibi yazıyorum her zaman yaptığım gibi. Paranormal ve fantastik ficlerde şahsen söz konusu bensem her şeyi yapabilirim, hayal dünyamın sınırı yok :D

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, yazdığım gibi yolluyorum bölümü çünkü. Keyifli okumalar diliyorum <33

**

"Aslında yok olacağım ihtimali kadar, intikamcı ruha dönüşmem de olasıydı. Ama bu ihtimaller gerçekleşmeden sen geldin Taehyung. Bir şansım var. Lütfen... Bana yardım et." dedi son derece çaresiz bakışları ve ağlamaklı sesi eşliğinde.

Tüm söyledikleri zihnimde çalkalanırken, beynimde tehlike çanları çalmaya başladı. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş etkisiyle sarsılırken hızla dudaklarımı araladım kaygı içerisinde.

"Peki şimdi gerçeği ben de öğrendim, o intikamcı ruh ya beni de öldürürse? Bak ben ölmek istemiyorum tamam mı!" diye haykırdım koltuktan telaş içerisinde ayağa fırlayıp terleyen saçlarımı parmaklarımın arasına alıp kuvvetime önem vermeden çekiştirirken.

"O ruhun benimle hesaplaşması gerekiyordu, yani onunla irtibat kurup onu çağıran bendim. O da bana yardım etti, ama karşılığında da beni ölüme sürükledi, tabii bunu bana söylememişti. Yani bana bilgi vermesinin karşılığında ölümle yüzleşeceğimi, her neyse bu mesele kapandı çünkü ben sağ kalamadım o kazada."

"Zaten sağ kalsam bile beni öldürene kadar peşimi bırakmazdı." Başımı iki yana salladım ve odanın içerisinde çıplak olmayı önemsemeden volta atmaya başladım.

İçimi gerginlik ve endişe silsilesi doldurmuştu. Ölüm korkusu dört bir köşeden hücum etmişti benliğime. Tamam, günün birinde elbette ölecektim, ama şu anda ölürsem bu bok yoluna gitmekten öteye tırmanmayacaktı. Kesinlikle ölmek istemiyordum!

"Bana anlattığın için bu sırrı artık ben de biliyorum, yani o intikamcı ruhla irtibat kurduğunu, onun yüzünden öldüğünü ve şimdi onun sana verdiği bilgiler sayesinde yeniden hayata dönmek için çabaladığını. Her şeyi..." dedim bağıra bağıra. Sesim içimde boyut atlayan endişemin tetikleyeceği şekilde yükselmişti.

Çılgınlar gibi odanın içerisinde turlarken Jungkook aniden önüme geçip elleriyle yüzümü avuçlayarak beni durdurdu. Attığım adım havada kalırken yavaşça çıplak ayak tabanımı parkeye indirdim.

Elleri şimdi ne soğuk, ne de sıcaktı. Ilık sayılabilirdi. "O intikamcı ruh çoktan gitti. Dedim ya sana burada sıkışıp kalan ve azraille gitmeyi reddeden ruhlar bir süre sonra intikamcı ruha dönüşüyor, en sonunda da tamamen yok oluyorlar diye. İşte o da intikamcı bir ruha dönüşmüş ve son kurbanı ben olmuştum. Benim ölümümle birlikte kısa bir süre sonrasında tamamen yok oldu. Yani seni öldüremez, çünkü geri dönemeyecek bir şekilde dünyadan izi silindi."

Parmak uçlarıyla tenimi okşarken tenime fısıltısını bıraktı. Uzun soluklu cümlesinin ardından ufak bir duraksama yaşadı. "Eğer bana yardım etmezsen kısa bir süre içerisinde ben de intikamcı ruha dönüşeceğim ve sonum tıpkı onun gibi olacak, yok olmam kaçınılmaz olacak. Lütfen bana yardım et Taehyung, bunun işe yarayabileceğini seninle birlikte oldukça gördüm, sen de gördün bak ellerime soğuk değiller artık..." dediğinde boğazıma bir yumru oturdu. Sertçe yutkunup başımı usulca olumlu anlamda salladım.