HORNY • TAEKOOK +18 ✓

17

Haiii, ben geldiiim. Eheheh bir önceki bölümü attıktan sonra bir karar aldım, duvarımda da mesaj olarak paylaşmıştım. Horny'i final yapacağıma dair. JK insana da dönüştü zaten, artık uzatmanın bir anlamı yok, tadında bırakmak en iyisi olacak^^

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim! Xx

**

Jungkook ile birlikte duş almıştık ve suyun sıcaklığını hissettiği için su kuşu gibi çıkmak istememişti, neredeyse etleri su temasından ötürü buruşana dek kalmıştı.

"Bebeğim, ben sandviçlerimizi hazırlayayım. Çıkıyorum, sen biraz daha kal istiyorsan. Temiz bornoz kapının arkasında var ve temiz baş havlusu da beyaz dolaptan alabilirsin." dediğimde ellerini sıkıca belime dolayıp gitmeme engel oldu.

"Birazcık daha duralım. Sıcak suyu yeniden hissetmek o kadar güzel ki, kuş gibi hafiflediğimi hissediyorum." diye kısık bir sesle mırıldandı dudaklarımın üstüne.

Dilimle alt dudağını yalayıp ardından sert bir öpücük kondurdum. Öpücüğümün baskısıyla başı geriye doğru kaysa da bu saniyelik sürdü. Kıkırdayarak başını eski yerine getirip bu kez dudaklarımızı birleştiren kendisi oldu.

Sırılsıklam kasıklarını öne iterek bana kendini bastırdığında, gözlerimi gözlerinden bir anlığına dahi ayırmaksızın, yarı ciddi yarı alaycı bir ifadeyle homurdandım. "Yaramazlık yok, daha. Bugünlük kotanı doldurdun Jungkook."

"Uhmm, sana doyamıyorum." dedi boğuk sesi eşliğinde ıslak dudaklarını çene çizgime bastırırken.

"Ben de sana doyamıyorum orası ayrı, ama artık insansın ve bunu unutmamamız gerekiyor." dedim kendimden emin bir sesle, bir an bile tereddüt yaşamaksızın konuşurken.

"Birazcık daha yapsak olmaz mı ki? Hmm?" Tek bacağını kaldırıp kalçalarıma atarken, kasıklarını hafifçe yuvarlayarak bana sürtündüğünde beynimde şimşekler çaktı.

Midem kasıldı. Şu ıslak ve sert temaslar beni bitiriyordu. "Zarar görürsün Jungkook. Çünkü ben çok sakin ve narin sevişen biri değilim. Üst üste zorlarsak kanarsın, artık insansın. Senin dikkat etmen gerekir, Tanrı aşkına beni azdırma şimdi." diye hırlayarak uyluğundan yakalayarak bacağını duşakabinin zeminine indirmesini sağladım yavaşça.

Dudaklarını şişirerek ofladı. "İçimdeki bu arsız ihtiras duygusunu nasıl bastıracağım ben?" diye huysuzca söylendiğinde kısık bir sesle kıkırdadım. "Hayır artık insan olduğun için istiyorsan devam edelim, ama zorlamadan ötürü doku zedelenmesi yaşarsan en az 15 gün bana yaklaşamazsın."

Başını hızla iki yana salladı. "Tamam tamam yapmayalım. 15 gün senden uzak kalamam, kalırsam hem..." dedi ve duraksayıp başını önüne indirip bakışlarını gözlerimden ayırarak duşakabinin zeminine düşürdü.

Uzanıp yüzünü avuçlarımın arasına alarak başını geri kaldırdım ve bana bakmasını sağladım. "Hem ne?" diye sordum merakla, gözlerim sorgulayıcı bir ifadeyle yüzünün her bir karışında turladı.

"Benimle birlikte olamayınca... Şey işte başkasına gidersin. Ben buna dayanamam." dedi kıvrana kıvrana, sesi neredeyse fısıltıdan ibaretti.

Dudağımın tek kenarı milimlik kıvrılırken, tek kaşım itinayla havalandı. "Senden başkasını istemiyorum ben güneş saçlı, ay tenli güzelim." dedim dudaklarımı onun ağzına mühürlercesine kapatmadan önce.

Gözleri kızarıp hışımla dolarken ellerini sıkı sıkıya boynuma doladı. "Seni seviyorum. Bana şans verdiğin için, beni her halimle kabul ettiğin için sonsuza dek minnattar olacağım." Dudaklarımızı ıslak bir sesle ayıran o oldu, lakin çok geri çekilmeden nefeslerimiz birbirine karışacak şekilde konuştu.