2

23.7K 2.1K 3.8K
                                    

Haiii, ben geldiim. Yaaa zihnimdekileri kaleme dökmek için inanılmaz sabırsızlanıyorum bu fic için, bir önceki bölümlere olan destekleriniz beni çok mutlu etti, teşekkür ederim<3 :')

Keyifli okumalar dilerim fındıklarım! Xx

**

Hızla başımı çevirip etrafıma bakındım. "Jungkook." diye seslendim geceye bir derin iz bırakan boğuk sesim eşliğinde.

Cidden yoktu. Siktir, saniyeler öncesinde dibimdeydi. Bu kadar hızlı gidebilmesi nasıl mümkün olurdu?

Dudaklarımdaki ıslaklığa parmaklarımın uçlarıyla dokunurken ellerimin titrediğini fark ettim. Boynumdaki atkısı rüzgarın şiddetiyle savrularak yüzüme çarptığında ellerimle atkısını sıkıca kavradım. O gelmişti, o az önce cidden benimle öpüşmüştü de. Buradaydı, bu hayal değildi. Gerçekti... Atkısı hâlâ boynumdaydı.

Aniden kaybolmuş olması. Tanrım yoksa o cidden de... Hayalet miydi?

Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Öpücüğün etkisinde sıkışıp kalmıştım.

Boynumdaki atkıyı tutmayı bırakıp etrafıma bakınmaya son vererek kaldırım taşından yavaşça kalktım.

Eve girdiğim gibi odama çıktım ve ilk işim ellerimi yüzümü yıkamak oldu. Aptallaşmış gibi hissediyordum. Ne düşünmem gerektiğini bilemiyordum, karmaşa içerisindeydim.

Jungkook'un az önce aniden kayboluşunu, kollarımın arasından kayıplara karışmasını... Ben gerçekten de başka bir şeye yoramıyordum. Normalde hayaletlere inanan biri bile değildim oysaki. Ama... Bu durum... Tanrım offf!

Eğer böyleyse ben bir hayaletten mi hoşlanmıştım? Siktir ya... Düşündükçe daha da işin içinden çıkılamaz bir hale geliyordum resmen.

Havluyla ellerimi ve yüzümü kuruladıktan sonra havluyu gerisin geriye demir askılığına bıraktım gelişigüzel bir şekilde.

Lavabo taşına abanarak aynadaki aksimi izlerken, bakışlarım dudaklarıma düştü. Dakikalar öncesinde onu öptüğüm an, sanki yeniden yaşıyormuşum gibi gözlerimin önünde perdelenirken ön dişlerimi alt dudağıma sapladım.

"Nesin sen?" diye fısıldadım kendi kendime. "Hayalet mi? Cevap ver bana..." Kendi kendime aynaya bakarak konuşuyor olsam da ne yazık ki herhangi bir karşılık alamadım. Bana karşılık vermesini beklediğime bile inanamıyordum. Tanrım sıyırmış gibi davranıyordum resmen.

Aptalca hareketimden dolayı sırıtarak elimle alnımın ayasına vurdum ve saçlarımı geriye doğru itekleyip ufak adımlarla aralık kapıdan dışarıya çıktım.

Ayakkabılarımı çıkartıp komodindeki telefonumu geri aldım ve yavaşça yatağıma uzandım.

Tan, yattığı yatağından kalkıp silkelenerek kulübesinden çıktı. Esneyerek bana bön gözlerle bakarken telefonumla yatağıma vurdum. "Gel Tan."

Bunu dememi bekliyormuş gibi kuyruğunu sallayıp saniyeler içerisinde koşturarak o minik bedenine rağmen tek bir hamleyle zıplayıp kucağıma çıktı.

Küçük patileriyle karnıma basarak kuyruğunu yakalamak ister gibi iki tur dönerek üstüme yattığında, gülümseyerek başını sevdim. "Akıllı bebeğim benim." Hemen başını çevirip onu seven elimi yaladı.

Başını kaşıyarak bir süre onu sevdikten sonra telefonumu açıp bildirimleri kontrol ettim. Bir sürü DM'den mesaj gelmişti. Sırf ucunda para var diye, çoğu kişi tanımadığı halde Jungkook'u tanıyormuş gibi farklı isimler vererek, bu o, bu şu diye yalan söylemiş ve basmakalıp hikayeler uydurmuşlardı.

HORNY • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin