Multimedia; Demir
İyi okumalar...
* * *Genç kız sabah uyandığında çok heyecanlıydı. Bugün hayatının, emeklerinin, hayallerinin sınavına girecekti.
Korkuyordu ama birçok kişiyi eleyebileceğinin de farkındaydı. Daha doğrusu öyle olmasını umuyordu.
Yıllardır geliştirdiği bir çok dövüş sporu olmasına rağmen asıl güvencesi silah kullanımıydı. Çünkü bunu dedesi Poyraz Bey'den öğrenmişti , Efsun kimse bilmese bile neredeyse bir keskin nişancı kadar iyi silah kullanırdı.
Kendi kendine minik bir tebessüm etti. Kazanacaktı, kazanmak zorundaydı. Bu eve tıkılıp kalmak ölümden beterdi. Komidinin üzerinden telefonunu alıp Ayşe Ablasının numarasını çevirdi. Bir süre sonra beklediği ses duyuldu.
"Alo Meraba, kızım"
"Abla meraba, şey bugünkü sınav için annemle konuştun mu diye sormak için aramıştım. "
"Şimdi arayacağım sende hazırlanmaya başla."
"Çok sağol abla."
telefonu kapatırken derin bir nefes verdi Efsun. Ailesinin ne bu sınavdan ne de önceki yaptığı çalışmalardan haberi yoktu. Ayşe abla annesini arar 'Efsun kızlarıma baksın işim var' diye izin alırdı. Hazırlanırken bir sorun çıkmaması için dua etti.
Bir süre sonra odasının kapısı açıldığında annesinin memnuniyetsiz yüzünü gördü. Yaşlı kadın ukala bir tavırla burnunu havaya dikerken konuşmaya başladı.
"Ayşe seni çağırıyor. Oraya gideceksin, işi bitene kadar kızlarına bakacaksın, bir sorun çıkartırsan canına okurum. Çabuk ol şimdi!"
Genç kız sakin ve boyun eğen bir tavırla başını salladı. Annesi ve babası şu an düşünceleri arasında olmamalıydı. Aslında sınav dışında hiçbir şey umrunda olmamalıydı. Gözlerini kapatıp başını sağa sola salladı. Kafasını boşaltmaya çalışıyordu. Ancak ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı...
Duvardaki saate baktığında çıkması gerektiğini farketti. Çantasına gerekli olan birkaç malzemeyi koyduktan sonra montunu alıp odasından çıktı.
Metro ile gidecekti ve kaçırmak istemiyordu. Eğer ilk sefere binemezse sınava yetişmekte zorlanabilirdi. Hızla evden çıkarken annesine birşey demeye gerek görmedi.
Koşarak metro durağına doğru ilerledi. Daha vakit vardı ama risk almayı kesinlikle istemiyordu. Özellikle de bugün hiçbirşey risk almaya değmezdi.
Sonunda durağa ulaştığında , açık metro kapısından içeri girdi. Neyseki çok dolu değildi. Oturduğu yerden kafasını cama yaslarken, içinden bildiği tüm duaları okumayı da eksik etmiyordu.
Metro hareket ettikten sonra askeri spor salonuna varana kadar saydı dakikaları, saniyeleri...
Zaman geçtikçe içindeki kazanamama korkusu çığ gibi olmuştu. Nefesi sıklaşmış, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. İneceği durağa sadece birkaç dakika kalmıştı. Çantasından su çıkardığında, kapağını açmakta bile zorlandı. Elleri titriyordu.
Sonunda metro durduğunda sakin olmaya çalışarak ayağa kalktı ve hızlı adımlarla indi. Kendini sakinleştirmeye çalışarak "İstanbul Askeri Kapalı Spor Salonu" tabelası altındaki devasa binaya doğru yürüdü.
Girişte sınav belgesini verdikten sonra, askerin "İsminiz okununcaya kadar şurda bekleyin." deyip gösterdiği yere doğru gitti. Boş olan oturaklardan birine oturup, bir süre grup grup içeri çağrılanların girip çıkışlarını izledi.
Er tekrar isim okumaya başladığında ismini duymak için kulak kesildi.
" Arda Ardıç
Mert Ceylan
Almina Uysal
Cemil Meriç
Ela Taşçı
Tuna Zobu
Efsun Neva Kayalı..."Hemen ayağa fırladı Efsun. Sonunda beklediği zaman gelmişti.
Diğer adaylarla birlikte içeri girerken sakin görünmeye çalışıyordu. Konferans Salonu şeklinde olan alanda sahnede üç kişi vardı. Gösterilen yerlere otururken sahnedeki askeri kıyafetli üç adamı incelemeye başladı.
İkisini tanıyordu. Dedesiyle aynı birlikte çalışmışlardı, Efsun onları fotoğraflarında görmüştü. Zaten Poyraz Bey'le yaşıt gibilerdi. Ama diğeri gençti, oldukça gençti. Diğer iki jürinin aksine etrafındakilere delici bakışlar atıyordu. Genç adam Efsun'a baktığında ,genç kız saç diplerine kadar ürperdi. Kabul ediyordu adam oldukça yakışıklıydı ama bakışları "yaklaşanı öldürürüm" der gibiydi. Yine de kafasını dik tuttu. Efsun bir terörist değildi ki korksundu.
Genç adamsa ona alaycı bir gülüş attı. Bu ürkek sarışın neden buradaydı ki? Aptal bir film izleyip onlardan olmak izlemişti belki de. Gözlerini devirip bakışlarını diğer adaylara çevirdi.
Adı Şahin olan yaşlı adam sakince oturduğu yerden kalktı.
"Hepiniz hoşgeldiniz gençler. Buraya bir amaç uğruna geldiniz ve bu amacı gerçekleştirmek için elinizden geleni yapacaksınız. İlk adım sözlü mülakat. Yüzbaşı Demir ve General Orhan size sorular soracak , bazı sorular hepinize bazıları ise bireysel olacak. İyi şanslar diliyorum. "
Efsun'un kalbi yine hızladı. İşte başlıyorlardı. Dedesinin konuşma şeklini düşündü. Onun gibi olacaktı. Öncelikle sırayla isimler söyleniyordu. Sıra kendisine geldiğinde dimdik ayağa kalktı ve sesini oldukça gür tuttu.
"Efsun Neva Kayalı!"
General Orhan ayağa kalkınca Efsun da oturmadı. Yaşlı adam bu kızı tanıyormuş gibi hissediyordu. Özellikle soğuk mavi gözleri oldukça tanıdıktı. İlk ondan başlayacaktı.
" Neden bizden olmak istiyorsun Efsun? "Duruşunu daha da dikleştirdi genç kız, duraksamadan cevap verdi.
" Ben sizin adınızla büyüdüm. Çocukluğumdan beri sizin efsanelerinizle anılarınızla uyudum. Sizden biri olmak zorundayım çünkü ben tüm hayatımı buna adadım. "
Demir bu cevaba şaşırmıştı. Onların anılarını nereden bilebilirdi ki? Orhan da aynı düşünceyle kıza sordu.
"Bizim anılarımızı siz nereden bilebilirsiniz ki?
"Büyükbabam sizden biriydi."
Orhan'ın içinden bir ses bu kızdaki tanıdıklığı şimdi çözeceğini söylüyordu.
"Peki ismi nedir?"
Genç kız gururla minik bir tebessüm etti.
"Poyraz Kayalı!"
Demir elindeki su bardağını yere düşürürken, üç jürinin de bakışları genç kızı taradı. Şaşkınlığından çabuk kurtulan Şahin , kızın gözlerindeki gurura ve kararlılığa gülümsedi.
Bir efsanenin torunu, efsane olmaya gelmişti...
* * *
Biraz sıkıcı olmuş olabilir arkadaşlar emin değilim. Ancak bunları yazmam gerekiyordu asıl kurguyu ilerleyen bölümlerde göreceksiniz. Her zaman söylediğim gibi olumlu yada olumsuz, lütfen yorum yapın..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsane
RomanceBeyaz ve masum bir kadın, Siyah ve acımasız bir adam, ikisinin de amacı aynı. İkisinin de ellerindeki silahlar milyonları korumakla görevli. Ve ikisinin Efsane'si , Hem karanlığın hem de aydınlığın simgesi...