16- Kurşun

849 49 9
                                    

  Şirket dosyaları arasında boğulan Efsun, kesinlikle bu kadar zor olacağını düşünmemişti. Daha gün başlayalı iki saat olmasına rağmen tam yetmiş üç dosyayla uğraşmış, Caner Karaman'ın günlük programını oluşturmuş ve lanet olası adama beğeneceği tatta bir kahve yapmak için üç fincan kirletmişti.
   İşe başlayalı henüz bir hafta olmasına rağmen işleri öğrenmişti. Ama Caner'le ilgili işi kolay olmayacaktı. Adam iş yerinde oldukça ketum ve ciddiydi. Zaten çok kısa sürede biteceğini düşünmek aptallık olurdu. Ama en azından adamla birkaç kelimelik sohbet edebileceğini ummuştu.

  Başında oluşan hafif ağrıyı hissettiğinde oturduğu yerden kalkarak asansörün yanındaki minik odaya girdi. Kahve ve çay makineleriyle dolu olan oda gereğinden fazla lükstü. Caner Karaman'ın yanlızlığı sevmesinden ötürü bu katta yanlızca iki güvenlik görevlisinin ve Efsun'un bulunmasına izin veriliyordu. Ve bu odada herkese iki kahve makinesi düşüyordu.

   Kahvesini alarak masasına döndüğünde günün geriye kalanının nasıl geçtiğini anlamamıştı. Sonunda çıkacağı saatin geldiğini Caner Bey'in çıkışıyla anladı. Onun arkasından çantasını alıp çıkarken diğer asansörü çağırdı ve yeni şirket aracının bulunduğu -1. katın düğmesine bastı. Binanın otuz dört katlı oluşu asansör süresini oldukça artırıyordu.

  Asansörden indiğinde Caner Karaman'ın ileride arabasına doğru yürüdüğünü gördü. Bir yandan da telefonla konuşuyor oluşu dinleme dürtüsünü perçinledi. Arabasını en dibe park etmesinin rahatlığıyla sessiz adımlar atarak adama yaklaşmadan arkasından yürümeye başladı. Caner gergin gibiydi. Adamı tanıdığı kadarıyla bu pek görüldük şey değildi. Genelde ifadesiz olurdu.

" Size onu koruyacaksınız diyorsam koruyacaksınız. En ufak bir zarar bile gelse hepinizi tarihe gömerim. "

"......."

"En azından üç kuklayı bulana kadar o kutudan kimsenin haberi olmayacak. Anahtar olmadan açmayı denettirdim hiçbir işe yaramıyor."

  Caner çevresine bakmadan arabasının yanında sinirle konuşmasına devam ederken Efsun ilerideki hareketliliği farketti. Tamamen siyah giyinmiş bir  adam elini belindeki silaha atarken, Efsun koşarak Caner'in kafasını aşağıya eğdi.

   Herşey o kadar hızlı gelişmişti ki Efsun adamın kafasını ederken aynı anda ard arda altı kurşun atıldı. Kurşunlardan biri Efsun'un omzunu sıyırdı. Caner Karaman ise arabası zırhlı olduğu için şanslıydı.

   Kızı kenara itip belindeki silahı çıkaran adam bunu her gün yaşıyormuş gibi rahattı. Hatta bir iş adamına göre fazla rahattı. İki adam arasındaki çatışma sürerken Efsun arka lastiğin önünde dizlerini kendine çekerek korkmuş görüntüsü vermeye çalışıyordu. Tuhaf bir şekilde omzu uyuşmuştu. Bir süre sonra korumaların gelişiyle çatışma kesildi ve Caner hemen Efsun'un yanına çöktü.

  "Bade yaralanmışsın. Kendini neden riske attın ki? Merak etme seni hemen hastaneye götüreceğim."

"Adamın silahı çıkardığını görünce ne yapmam gerektiğini bilemedim Caner Bey. Kolum uyuşuyor ne yapacağımı bilmiyorum. Başım dönüyor. "

  Korkmuş yüz ifadesini yüzünde tutmaya çalışırken içten içe gülüyordu Efsun. Kurşun yanlızca omzunu sıyırmıştı. En fazla iki üç dikiş gerektirecekti ancak işler umduğu gibi giderse Caner'in kendisine güvenmesinin ilk adımı olacaktı.

EfsaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin