11-Poyraz fırtınası

3.3K 166 10
                                    

   Tatil tüm dengemi bozdu arkadaşlar kusura bakmayın.  Bölümleri geç yayınlayabiliyorum. Umarım beklediğinize değen bir bölüm olmuştur.
   İyi okumalar!

______

11. Bölüm-Poyraz Yeli

  'Hava soğuk olsun , evden çıkmayalım. Sıcak şeyler yapalım,  mesela sen ütü yap , buharlı olsun. Ben duş alayım. Sonra salondaki üçlü koltukta çok  seveceğimiz ama daha önce izlemediğimiz bir filmi  izleyelim. Filme ara vermeyelim, sınırsız patlamış mısırımız olsun, yanaklarımı öp ,saçlarını okşayayım.
   Zaman dursun, seni biraz daha seveyim. Bu film ikimizin filmi olsun. Bizim şarkımız olmasın, filmimiz olsun. Sıradan olmayalım, başka yaşayalım. Filmi durdur, ben mutfağa kahvelerimizi almaya gideyim, sen özle beni hatta "Nerde kaldın?" diye mesaj at,  ben yine cevap vermeyeyim.
    Yanına gelince "hoşgeldin" de... Koklayarak öp, parmak uçlarınla sev beni.  Sonra... Sonrası sen... Başka hayale gerek yok ben iyiyim böyle. Sen?'

   Efsun en sevdiği kitabından bir sayfa daha okuyup, kitabı komidinin üzerine bıraktı. Yüzünde yine nedensiz bir gülümseme vardı.  Biraz önce okuduğu yazıya Demir'i ve kendisini koymuştu. Gerçi o öküzün buharlı ütü yapacağını hiç sanmıyordu. Kıkırdadı.  Hayalini bile kuramıyordu böyle bir şeyin.

   Huzurlu bir gülümsemeyle gözlerini kapattığında, huzur bulduğu sesi duydu.

"Ben geldim sarışın!"

"Hoşgeldin,  odamdayım."

   Demir'in merdivenden çıktığını belli eden takırtıları işitti Efsun. Az bir vakit sonra da odasının kapısı açıldı.  Genç adam tek bir söz söylemeden  kıza doğru yürümüş, kendi kocaman bedeninin yanında minicik kalan sarışınını kollarına almıştı.  Gergin geçen bir günün sonundaki huzur büyüsüydü Efsun. 

   Genç kızın kalp ritmiyse Demir'i görünce fazlasıyla hızlanmıştı.

"Eee sarışın, anlat bakalım ne yaptın tüm gün?"

"Ne yapabilirim Demir. Yataktan çıkmama bile izin vermiyorsun."

"Sanki ben izin vermiyorum diye tüm gün yataktaydın da. Bahse girerim ben gelmeden önce yattın kızmayayım diye."

"Ah hayır! Evet dün ve önceki gün öyle yapmıştım ama bugün yattığım yerde kitap okudum."

Efsun'un içini ısıtan bir gülümseme gönderdi genç adam.

"Vay canına! Acıkmışsındır o zaman sana ne yapayım?"

"Evet acıktım da sen, bana yemek mi yapacaksın?"

Genç kızın mavi gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Bu haliyle çok sevimli görünüyordu.

"Evet. Söyle bakalım ne yemeği istiyorsun?"

"Hmm,  tavuk istiyorum yağsız ve derisiz kızarmış olsun. Birde pilav ve tabiki salata."

"Sorunlu müşteriyim diyorsun. Öyle olsun ufaklık, hadi aşağıya inelim de marifetlerimi gör."

Hızla ve gülerek kalktı yataktan Efsun.  Elele indiler merdivenlerden.  Mutfağa girdiklerinde Demir kenardaki askıdan bir önlük almış , ardından üzerine geçirmişti. Genç kız kocaman bir kahkaha attı, yeşil kalpli önlük adama gerçekten yakışmıştı.

"Neye gülüyorsun bakayım sen?"

Genç adam  kızgın görünmeye çalışsa da sesindeki muziplik hissediliyordu.

"Hiç, sadece önlüğün çok yakışmış."

"Kalpler açmış beni bence de. Bende çok beğendim."

Efsun'un bir cevap vermesini beklemeden arkasını dönmüş ve işe koyulmuştu genç adam. Tavukları yağından ve derisinden ayırırken genç kız hayranlıkla onu izliyordu. Bu adam onun aklını başından alıyor, düşünmesini engelliyordu. Amerikan mutfağın tezgahına dirseklerini dayadı ve aşık bakışlarıyla genç adamı süzmeye devam etti.

  Demirse tavuklarla işini şimdilik bitirmiş, sıcak suyla ısladığı pirinçleri tezgaha götürüyordu. Genç kızın hayran hayran bakması ise kendisini oldukça zorluyordu. Kendine engel koymadan genç kızı dirseklerinden tezgaha çekip dudaklarından öpmeye başladı.

   Bu hissi seviyordu, daha iyi bir tanım yapılırsa Efsun'un kendisine yaşattığı tüm hisleri seviyordu. Bunu ona söylemeyecek de olsa bu kıza deli gibi aşıktı. Ayrıldıklarında Efsun ona şaşkınlıkla bakıyordu.

"Senin bu ani hareketlerin,  beni öldürecek bir gün."

Genç adam sahip olduğu en çarpık gülümsemeyi kullandı.

"Alışmak için sonsuz zamanın var sarışın."
 
   Ufak bir gülümseme gönderdi genç kız. Sonsuzluk gerçekten de iyi bir fikirdi.

   Demir yemek yapmayı bitirdiğinde onun hazırladığı sofrada karınlarını doyurdular. Genç kız gerçekten şaşkındı. Böyle bir adamdan bu kadar güzel yemekler beklemiyordu.  Ancak onun her konuda iyi olmasına da alışmıştı. Bu yüzden belli etmemek kolaydı.

   Sonrasında ise tam Efsun'un kitabındaki gibi film izlediler.

"Biliyor musun Demir? Bugün okuduğum kitapta da bu vardı. Yani üçlü koltukta film izleyen bir çift. Onların yerine bizi koymuştum ama bu hayallerimden daha güzel."

"Yaşadığımız herşey hayallerinden daha güzel olacak sarışın, buna alışmalısın"

Seni seviyorum demek istedi Efsun, haykırmak istedi. İçinde büyüyen aşk, ona fazla gelmeye başlamıştı. Ama gül dudaklarından dökülmedi. Söyleyemedi bir kez daha. Sadece çenesine minik bir öpücük kondurdu.

  Zamanı vardı, Demir'in dediği gibi belki de sonsuza kadar zamanı vardı.  Elbet söylerdi. Daha özel bir anda. Şimdilik huzurun tadını çıkardı.

   Ne kadar süre orda öylece kaldıklarını bilmiyordu, ama onları ayıltan kapı sesiydi. Bir misafir beklemeyen Efsun seslendi.

"Kimsiniz?"

"Benim Poyraz Efsun'um aç kapıyı. Deden seni görmeye geldi."

Kalakalan Efsun gözlerini Demir'e çevirdi.

Lanet olsundu!

Poyraz Bey onları burada görürse bir fırtına çıkardı. Kahretsin ki poyraz fırtınası diğerlerine benzemezdi!

  Yakıp yıkmaz sadece yok ederdi...

Bölüm sonu....

  

 

 
 

EfsaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin