Sakince odasında oturan Efsun gülümsemeden duramıyordu. Hala inanmakta zorluk çekiyordu.
Haklıydı da...
Yıllarca çalışmış , kazanacağını ummuş olsa da aslında içten içe hep kazanamayacağını düşünmüştü. Bu kadar kolay olmasını ise kesinlikle beklememişti.
Dedesi de o kadar sevinmişti ki bu haberi duyduğunda, Efsun'un sevincine sevinç katmıştı. Herşeyin bu kadar iyi olması hayal gibi gelmişti.
Şimdiyse inanmakta zorluk çekiyor, geldiğinden beri aptal gibi sırıtarak ortalıkta dolanıyordu. Annesi onu azarlasa da umrunda olmuyordu. Hayal ettiği tek şeye sahipti. Annesinin bir-iki gereksiz sözüyle neden kendini üzecekti ki?
Onlara nasıl söyleyeceğini de bilmiyordu ama boşveriyordu.
Bağıracaklar mıydı?
Kulaklarını tıkardı.
Dövecekler miydi?
Umrunda olmazdı.
O Poyraz Bey'in torunuydu, bir amacı varsa ya başarırdı, ya da uğrunda ölürdü.
Çalan telefona yerinden sıçradı. Düşüncelerine fazla odaklanmış olmalıydı ki, korkmuştu.
Eline aldığı telefona bakınca arayan numaranın kayıtlı olmadığını farketti. Yine de açmakta tereddüt etmedi.
" Alo?"
" Ben Yüzbaşı Demir Çağrı!"
Genç adamın sert sesi şaşkınlıkla ağzının açılmasına neden olurken ne diyeceğini bilemedi. Zaten Yüzbaşının da onu dinlemeye niyeti yok gibiydi. Bir cevap beklemeden devam etmişti.
" Belli nedenler dolayısıyla eğitim başlangıç tarihi geriye çekildi. Bugün hemen burada olmanı emrediyorum. Birazdan adresi mesajla bildireceğim. Eşyalarını topla, gel.Ve son olarak; hızlı olsan iyi edersin bekletilmekten hoşlanmam."
Aniden gelen telefonun aniden yüzüne kapatılmasıyla ayıldı genç kız. Bu adam neden böyleydi? Merak etmişti.
Ve Efsun merak etmişse öğrenirdi.
Içinden bir ses öğrendiklerinden hoşnut olmayacağını söylesede merak etmekten iyiydi. Bu konuyu aklının derinliklerine kaldırırken valizini önceden hazırlamış olmasına şükrederek ayağa kalktı ve bir taksi çağırdı.
Aklına gelen şeylerle ise göz devirdi. Ailesine (!) söylememişti. Gerçi pek umursayacaklarını sanmıyordu ama yine de bir not bırakmaya karar verdi. Çekmecesinden kalem ve kağıt çıkardı ve içinden geçen şekilde yazmaya başladı.
" Çok çok çok sevgili (!) ailem,
Ben gidiyorum. Bunu yüzünüze söylesem "nereye?" demezdiniz sanıyorum. Ama ben yine de söyleyeceğim. Yanlış anlamayın size özel değil, tüm dünya bilsin istiyorum. Ben dedemin izinden bir bordo bereli olmaya karar verdim. Sınavları kazandım. Sizi görmeye geleceğim diyemiyorum. Çünkü bu evde ne varsa unutmaya niyetliyim.
Şimdi beni rahat bırakmanızı diliyorum.
Kızınız Efsun."Notun içine sindiğine karar verir vermez iki valizi ve dedesinin aldığı gitarla birlikte odasından çıktı. Notu salondaki orta sehpaya bıraktı. Girer girmez görecekleri bir yerdi burası. Taksinin kornaya basmasıyla ise kapıdan hızla çıktı. Komşuların onu görmemesini umuyordu. Çünkü mahallelerindeki teyze topluluğu resmen bir dedikodu örgütüydü. Görürlerse sorguya çekerlerdi. Arka koltuğa binerken güldü genç kız. Dedikodu örgütü arkasından birçok laf edecekti. Kimi geneleve kaçtığını söylerdi, kimiyse aşığına. Birdaha güldü. Umrunda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsane
RomanceBeyaz ve masum bir kadın, Siyah ve acımasız bir adam, ikisinin de amacı aynı. İkisinin de ellerindeki silahlar milyonları korumakla görevli. Ve ikisinin Efsane'si , Hem karanlığın hem de aydınlığın simgesi...