İyi okumlar💖
Şarkı;[Perdenin Ardındakiler ;Her gece ]
🍃Kaburgama saplanan keskin bir acıyla yerimde kıpırdanmaya başladım. Nefes alamıyordum. Kalp atışım kulaklarıma gelirken o kadar yavaş atıyordu ki sanki her an duracak gibiydi. Yoksa ölüyor muydum?
Biraz daha olduğum yerde kaldım ve daha sonra yatağımda olmadığımı fark ettim üzerim hepten yapış yapış ve ıslaktı ve burası buz gibiydi.Dışarıdan gelen küçükte olsa ışığa doğru bir adım attığımda, yüzüstü yere yapışmam eş zamanlı olmuştu. Yavaşça kendimi toparlayıp doğruluğumda şaşkınlığımı koruyamadım. Benle bir yere düşen eskiz defterlerimi pijamamın arka cebine sıkıştırdım . Bir ağaç kovuğundan yere düşmüştüm. Ağacın etrafında sarılı olan sarmaşıklar ağacı tamamen kaplamıştı.
Hayatımda bu kadar saçma bir rüya daha görmemiştim. Ayaklarımın dibini aydınlatan dolunaya çevirdim, bakışlarımı. Her yer o kadar karanlıktı ki göz gözü görmüyordu. Ve tam olarak bir ormandaydım. Ayın önüne geçen bulutlar dağıldığında yerler artık daha aydınlıktı. Ayaklarım çıplak olduğu için yerdeki yapış yapış şeyler ayağıma yapışmıştı ve bu bok gibi sıvı şey midemi bulandırmıştı.
Ayaklarımdan kaldırdığım bakışlarımı az önce ki ağaca odakladım. Buradaki tek çiçek açan ağaca. Mor, beyaz, hafif pembe çiçekleri olan parlak görünümlü ağaç...
Ve yanında uçuşan ateş böcekleri.
Nasıl bir rüyadaydım bilmiyorum ama uyandığım zaman tek hatırlayacağım detay kesinlikle bu eşsiz ağaçtı.
Olduğum yerde bir soluma bir sağıma baktıktan sonra ne tarafa gideceğimi bilemeden etrafıma saf saf bakınıyordum.
Hava o kadar soğuktu ki kemiklerime kadar titremeye başladım. Üzerimde sadece atlet tarzı ince askılı altımda ise kareli bir gecelik vardı. Ormanının karşısından, ağaçların arasından gelen hışırtı sesi ile bir an irkildim. Sanki biri beni izliyor, izlenimine kapılırken korkudan kalbim göğüs kafesimi zorlamaya başladı.
İçimden bir ses bir an önce bu lanet olası ormandan defolup gitmemi söylüyor gibiydi. Hızlı adımlara nereye gittiğimi bilmeden yürümeye devam ettim. Karşıma çıkan akarsuya öylece bakındım. Karşıya geçmem gerekiyordu.
Önce sol ayağımı suya soktuğumda irkilerek geri çekmem bir oldu. Çelik gibi soğuktu, hücrelerime kadar hissede hissede cesaretimi toplayıp karşıya geçtim. Suyun içinde bulunan keskin taşlar ayağımın tabanını kestiği için yüzümü buruştursamda umursamayıp yoluma devam ettim. Bir an önce buradan kurtulmak istiyordum.
Ve uyanmak...
Ormanın içinden gelen hışırtı sesleri daha da hızlanmama sebep oldu. Ve bir kaç dakika sonra kendimi koşar vaziyette buldum. O kadar hızlı koşmuştum ki soluk soluğa kaldığım için ellerimi dizlerime koyup soluklandım. Ne kadar koşsamda sanki benim her adım atışımda bu orman büyüyor gibiydi.
Bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde dolunayın etrafında uçuşan kara çarşaflı bedensiz şeyler sanki benim burada olduğumu hissetmişler gibi üzerime gelmeye başladıklarında korku dolu gözlerle hızımı arttırdım.
Arkamdan gelen çığlık sesleri artmıştı. Sanki yer yarılıyordu.
Bu çığlıklar başımı döndürsede korkudan arkaya bakmaya cesaretim yoktu.
Neden böyle şeyler hep beni bulurdu ki?Ne kadardır koştuğumu bilmiyordum ama bu varlıklar benim peşimi bırakmamışlar ve sanki her an ensemden beni tutacak kadar yakın gibiydiler .Sırtımda hissetiğim keskin uzun tırnakların etkisi ile bir vaveyla koptu duduklarımdan. O acıyla ayağımın takılması ile yokuş aşağı yuvarlanmam bir olmuştu. O kadar canım yanmıştı ki gözümden akan bi damla yaş çenem ile buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ IV +18
Fantasia-Tamamlandı- [+18 cinsellik, hayali varlıklar vardır. ] O gece Tanrı küçük kızın gözyaşlarına kıyamadı, Bir annenin rahminden var ettiği küçük kız yıpranmış, kırılmış, gözlerindeki yaşama sevinci son bulmuştu. Yağmurlardan nefret etti önce, soğukt...