VII. ~Güller Ve Dudaklar~

24.2K 940 498
                                    


Şarkımız [ Sia :Unstoppable ]

🍃

Gözlerimi yavaşça araladım ve kenarda benim için hazırlanmış karşımdaki duvarda öylece asılmış yerlere kadar uzanan duvağı ile bütünleşmiş gelinliğe kısaca göz attım.

Yarı çıplak vücudumu yataktan zorda olsa kaldırım . Gelinliği elime alarak aynanın karşısına geçtim ve üzerime doğru tuttum.

Daha fazla düşünmeden çar çabuk giydim ve taradığım kızıl saçlarıma kenardaki inci kaplamalı tacı taktım.

Masamın üzerindeki alyans ve inci küpeleri de taktıktan sonra son olarak yüksek beyaz yine inci taşlı ayakkabımı ayağıma geçirdim.

Güneş çoktan doğmuştu. Ve bahar olduğundan her yer cıvıl cıvıldı. Kuşlar penceremin önündeki mor güllere konmuşlar sanki onları kokluyorlardı.

Bakışlarımı oradan çektim ve kapında ne zamandır beklediğini anlamadığım Laura beni baştan aşağı süzdü . Yanıma gelip sıkı sıkı bana sarıldı.

Dudakları kulak mememin yanında asılı kalırken oldukça sessiz tonda ve yavaşça sözcüklerin ağzından dökülmesine izin verdi.

"Çok güzelsin peri gibi "

Ve aramıza az da olsa mesafe soktu.

"Teşekkür ederim."

"Efendimize yakışan bir gelin olacaksın. "

Efendinin gelini...
Bu sözcük defalarca beynimde yankılandı. Başım dönüyordu mutluluktan mı şaşkınlıktan mı anlam veremiyordum.

Evleniyordum , Ares'in gelini oluyordum . Ağzım kuklalarımdaydı. Gerçek olamayacak kadar güzeldi.

"Hadi gidelim Efendimiz'i bekletmek olmaz."

Olur anlamda başımı salladım ve onun koluna girerek ikimiz bir odadan çıktık. Ellerim ve ayaklarım titremeye başlamıştı ama belli etmemeye çalıştım .

Merdiven boyunca düşmemek için trabzana tutundum ve sonunda salona indiğimde şatodaki herkes önümde başını eğmiş bir şekilde beni selamladılar .

Uzun koridor boyunca tüm çalışanların önünden geçtim ve altın kaplamalı dev kapının önünde durduk.

Laura bana dönerek elime kırmızı güller ile oluşturulmuş çiçek buketimi bana verdi.

"Efendimiz içeride seni bekliyor. Buradan sonrasına girmeme izin yok."

Diyerek beni kapının önünde bırakarak başını hiç kaldırmadan geri geri adımlayarak gözden kayboldu.

Derin bir nefes alarak kapıyı yavaşça ittim ve içeri süzüldüm.

Gümüş tahtında öylece oturan Ares benim geldiğimi görünce ayaklandı beni baştan aşağı süzdü.

Yüzündeki gülümseme tüm yüzüne yayılırken yavaş adımlarla yanıma geldi.

Önümde hafifçe eğildikten sonra alyansı olan parmağımı yavaşça öptü.

"Benim güzel gelinim." Gözlerindeki ışıltı karşında az kalsın bayılacaktım.

" Az sonra nikâhımız kıyılacak ve sonsuza kadar Arafta benimle birlikte uzun bir ömür yaşayacaksın."

Ve sonra eğildi, dudakları dudaklarıma değerken sanki yerle gök birbirine kavuşmuş, güneş ve ay yörüngesinden çıkmış evren tekrar yaratılmıştı.

Nefesindeki aşk ve tutkunun izleri vücudumu titretmeye yetti. Tekrar ve tekrar öptü beni nefesinden ömür verdi fani vücuduma.

Elimdeki gül buketini o kadar sıkmıştım ki elime dikenleri batmış ve avuç içim kanlar içindeydi.

MAHPERİ IV +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin