XV.~Tanrı'nın Gölgesi ~

18.3K 922 420
                                    

Şarkımız: [Bon Iver , St.Vincent : Rosyln ]

[Hayalet okuyucu olmazsanız ve görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim çünkü benim için çok kıymetli ♡]

Keyifli okumalar bebeklerim>>

                                  🍃

Ölümün o acımasız tırnakları ruhumu yok etmek ister gibi her dakika biraz daha pençelerini tam kalbimin üzerine doğru batırmaya devam ediyordu.

Ares öylece bana sarılı vaziyette girdiğim şoktan bedenimi çıkarmak ister gibi vücudumu sarsmaya devam ederken gözlerimin önünden gitmeyen o kızıl gözler arafa gittiğim günki gibi zihnimin içine yerleşen yılanın gözlerinden farksızdı.

Tüm o kabuslar tekrar ve tekrar aklımda canlanırken karşımda yine o yılan belirecek gibi vücudum bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında ezilmeye devam etti.

Ne kadar gözlerimden yaşlar akmaya devam etse de yağmur damlaları gözyaşlarım ile yarışır gibi yüzümü ıslatmaya ant içmiş gibiydi.

"Lina!" Beynimin içinde duyulan milyon tane sesten yalnızca birisiydi bu.

Ares'in sesi tüm sesleri bastırmak adına diğerlerini yok ederek beynimi istilâ etti.

"Kendine gel" Beynimin içindeki yılanın tıslaması Ares'in sesinden biraz daha az duyulsa da gözlerinin kızıllığı çoktan Ares'in yeşillerini ezip geçmişti.

"Kendine gel artık geçti. " Bir anda kızıl gözler tamamen kaybolup radarıma yağmurdan kirpikleri ıslanmış ve tel tel ayrılmış bir çift zehirli gözler girmişti.

Bedenim ıslak ve soğuktu.

Yağmurun altında bir sığınak bulmak adına buz gibi bir adamın kollarında can bulmaya çalışan bir bitkiden farksızdım.

Oysa ki bitkiler soğuktan ölmez miydi....

Ellerimi soğuk çehresinin etrafına sardım ve onu kendime çektim . Alını alnıma yasladım ve gözlerinin içersindeki galaksiler duruyor mu daha yakından izledim.

Oradaydılar ona ilk yaklaştığım gündeki gibi parlayan saysız yıldızlar. Hâlen gözbebeklerinin içinde yerini korumaktaydı.

İkimizinde burunlarının arasından akan yağmur taneleri ayırıyordu bizi sadece.

Kalbimin sesi tüm gök gürültüsünün arasından sıyrılıp kulağıma aşina olurken Ares'in buz gibi elleri ellerimin üzerinde yerini aldı.

"İyisin . Lütfen bir şey söyle, konuş benimle."

Sanki dudaklarımın mühürlenmiş dilim lâl olmuştu. Ne diyeceğimi bilemeyecek kadar korkmuştum. Birkaç saniye sonra sonunda tüm vücudum yavaş yavaş kendine gelirken dilimin düğümü de çözüldü.

"İyiyim. " Ares şükürler olsun der gibi göğe bakıp yağmurun altında gözlerini sımsıkı yumdu ve yağmurun yüzünü ıslatmasına izin verdi.

Beni tek hamlesi ile belimden kavradı ve ayaklarımın üzerine doğrulttu.

Omuzlarına tutundum zorda olsa . Pantolonumun diz kapağı yere sürttüğü için yırtılmış ve diz kapağım çizilmişti.

Lakin acımıyordu. Ares yaranın üzerine belli belirsiz dokundu ve önümde diz çöktü.

Avuç içine almış olduğu birkaç su taneciğine doğru sözler fısıldasada hiçbir şey anlamamış onu izler vaziyetteydim.

Parmaklarının ucundan sürüklenen su tanecikleri yaram ile temas edince hafif bir sızı oluştu.

Gözlerim tekrar yarama kaydığında yaranın üzeri yavaş yavaş kapanarak tamamen eski haline döndü.

MAHPERİ IV +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin