"Son dört yüze gidilirken, bariyerlere Bayırgülü yaklaştı. İç kulvarda üç numaralı Bayırgülü, dış kulvarda altı numaralı Efendi, dört boy geride kaldı Yıldız Kaydı! Efendi yüklendi ve Bayırgülü'nü yakaladı. Son üç yüz metre! İç kulvarda Bayırgülü ve Efendi mücadelesi var! Yıldız Kaydı üç boy geride! Bayırgülü ve Efendi mücadelesi devam ediyor, Yıldız Kaydı da bu mücadeleye katılmaya çalışıyor! Son yüze doğru gidiyor, üç numaralı Bayırgülü hakim oldu tekrar! Dışardan Yıldız Kaydı geliyor, adeta kanat taktı uçuyor! Bayırgülü'nü yakaladı! Yıldız Kaydı, Yıldız Kaydı kazanıyor!.."
"Haydiii Yıldız Kaydı, haydiii oğlum! Koş! Koooooş! Laaaan!" Önce öne savurduğum elimi geçiyor Yıldız Kaydı, sonra finiş çizgisini! Hayretle aralanıyor dudaklarım, iki elim istemsizce havaya kalkıyor. Kalbimin atışını kulaklarımda duyuyorum.
"Hassiktir, geldi be! Geldi, koçum be!"
"Yavrum benim! Yıldız Kaydı, ulan!"
Önce sağımdaki Birol'a sonra solumdaki Serdar'a bakıyorum, kazandık lan. Kazandık! Sonunda!
Ne ara yan yana dizildiğimizi bilmediğim demirlerden inip birbirimize şaşkınlıkla karışık bir mutlulukla bakıyoruz. Ulan! Ulan, vurduk voleyi! Döndürdük şansımızı, heyt be! Sonunda lan! So-nun-da! İlk kiminle kucaklaşıyorum bilmiyorum ama coşkulu halimiz dikkatleri üzerimize topluyor, etrafımız hızla kalabalıklaşıyor.
Elindeki tespihi yüzümüze doğru sallayarak soruyor Cemil abi, "Noldu lan? Gören altılıyı tutturdunuz sanacak."
"Vurduk voleyi! Allah'ım, sana şükürler olsun! Büyüksün Rabbim!" Paranın ışık hızıyla imana getirdiği Birol'dan bir hayır gelmeyeceğini anlayan herkes aklı selim bir cevap için Serdar ile bana dönüyor. Serdar'dan aldığım göz onayı sonrası lafa giriyorum, "Çok doğru sanacak Cemil abi, kardeşlerin altılıyı vurdu!"
Bir Serdar'a bir bana bakıyor, hiç elinden düşmeyen tespihi yeri boylarken bir küfür savuruyor semaya. Sonra kollarını açıp önce beni sonra Serdar'ı en sonunda biraz biraz kendine gelmeyi başaran Birol'u kucaklıyor.
"Helal be! Aslanlarım benim!"
İrfan abi arka cebinden çıkardığı bir dalı havada döndürürken konuşmuyor da şakıyor adeta, "Bakın, bu keyiften çocuklar! Uzun zaman sonra ilk kez keyiften yakacağım sayenizde."
Yaşadığımız mutluluğa abilerimizden gelen gurur da eklenince Yıldız Kaydı gibi kanatsız uçuyoruz. Bilir gibi koştu, yavrum benim! Cemil abi buranın en gediklisi olduğu için bize kapıları erken açtırıyor; gün sonunda, tüm kazananlara paylaştırınca elimize geçecek tutarı böylece öğreniyoruz. Değil üçe sekize bile bölsek bana yetecek bu para karşısında başım dönüyor. Araba alınır, hem de Impala... Simsiyah, kız gibi... Ev de alırım lan, annem mutfak küçük diye hayıflanıp duruyor zaten. Ferah mutfaklı bir ev alırım kadıncağıza, rahat rahat yapsın yemeklerini. Babam için de bir bahçesi olsun. Artık kendi yeri bile olsa çalışmasına gerek yok, ben bu parayla iş kurar bakarım ikisine de. Evlenirim bile belki! Off, çok para lan! Bizi bile bozacak kadar çok.
Hemen yanımda yürüyen Birol hayallerimle arama giriyor ama bu nasıl balla kesmek kardeşim, buyur kes.
"Lan, gireriz aynı sektöre bizimkilere rakip çıkarız hemen! Görsün o puşt patron seni işe almamak ne demekmiş. Üç aya batırmazsak onu, bana da Birol demesinler!"
Serdar da coşkuyu veriyor, "Yapmazsak şerefsiziz be!"
Kimse sana ne oluyor birader demiyor Serdar'a, öyle bir ortam. Öyle bir para var ki artık bizde herkes paşa gönlü ne isterse yapabilir, hiçkimse de gıkını çıkaramaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Lokma (Tamamlandı)
Short StoryBi' limanken tanıdığımız Agah Dilmen'in, fırtınalar estirdiği zamanlarda geçen hikayesine hoş geldiniz. *Gül İmparatorluğu ile çok feci ilişiktir, Mete Dilmen'in hamuru bu adamdır sonuçta canım! ** http://open.spotify.com/user/31qkhp7klkplruaqei6whn...