*Tadımlık 2*

465 46 33
                                    

(Hak geçmesin şimdi, Tülin'im sevmez...)
Tülin

Telefon, telefon çalıyor. Islak bezi tezgaha bırakıp elimi kurulama bezine siliyorum hızlıca, üçüncü çalışta koştur koştur yakalıyorum aramayı.

"Efendim?"

"Alo? Tülin, evdeymişsin kızım şükür. Çıkma bir yere, Ayfer ile sana geliyoruz. Ufak bir işimiz var."

Yanıtımı beklemiyor sağ olsun, yüzüme kapatıyor canım annem. Ayfer anne ile aniden bize gelmelerine ne sebep oldu, Allah bilir? Sorgulayacak çok vakit yok işe geri koyuluyorum. Rahat rahat bir temizlik yapmak bile haram sana bu dünyada Tülin. Hazır Agah işte Mete okulda şöyle geniş geniş, ferah fersah bir evimi silip süpürmek istiyorum yok katiyen nasip olmuyor. Etrafı hızla toparlıyorum, el çabukluğuyla bir kek çırpıp çay suyu koyuyorum. Keki fırına henüz vermişken zil çalıyor. Önlüğü, tülbenti bırakıp kapıyı açıyorum. Annem, Ayfer anne ve tanımadığım bir kadın ile öpüşüp sarılıp içeriye buyur ediyorum herkesi. Nasılsın, ne yapıyorsun faslını da geçince birbirimize bakıyoruz bir süre. Nihayet Ayfer anne duruma el atıyor,

"Tülin'ciğim, güzel kızım. Biz Makbule'yle düşündük taşındık, sizin üzerinizde nazar var kesin. Yakut benim komşumun eltisi, rahmetli anneciğinden el almış. Agah'ta bir laz damarı var biliyorsun onu hayatta ikna edemeyiz ama sana bir kurşun döksün anneciğim, üzerinizdeki nazarlar kötülükler kalksın inşallah. Olur mu?"

Ağzımı açıp sorgulayacağım ama öz annem müsaade etmiyor ki,

"Ay olur tabi, Ayfer. Olur, sen ona niye soruyorsun? Koş beyaz bir çarşaf getir kızım, hadi. Biz de Yakut teyzenle mutfağa geçelim. Haydi Yakut Hanım."

Bir saniye ya! Bir saniye, ne kurşunu, niye kurşun? Allah'ım sen aklıma mukayyet ol.

"Anne, Ayfer anne. Nereden çıktı bu şimdi? Yok nazar falan bizim üzerimizde, her şey yolunda çok şükür. Agah öğrenirse çok kızar hem, yok yere tatsızlık çıkmasın şimdi. Düşünmüşsünüz, zahmet etmişsiniz ama sağ olun. Gerek yok böyle şeylere."

Kusura bakma hayatım ama suçu sana atmak zorundayım. Bu parlak fikir ilk kimden çıktı bilmesem de benim annem, senin annen kalmadı zaten. Birken iki oldular başımıza ve ben şu anda ikiye karşı birim.

"Haberi olmaz onun, kim söyleyecek kızım? Sen, ben, annen, Yakut. Biz söylemeyeceğimize göre, Yakut'u zaten nerede görecek? Hadi sen getir şu çarşafı iki dakikada halledeceğiz, korkulacak bir şey yok güzel kızım. Bak ben de Agah'a hamile kalmadan önce döktürmüştüm."

İşte şimdi her şeyi anlıyorum, yine mi bu mesele? İçim sızlıyor ister istemez, ben de bir çocuk daha istemez miyim? İstiyorum tabi ama Agah istemiyor işte. Bunu anlamak niye bu kadar zor? Ayfer anneye saygımdan anneme dönüyorum,

"Yine mi bu konu anne? Kaç sefer açıkladım ama olmuyor değil ki, biz istemiyoruz çocuk. Lütfen yapmayın böyle artık, üzülüyorum gerçekten. Hem sırf Mete değil ki, öğretmenim ben. Bir sürü güzel çocuğum var zaten. Eksiklik hissetmiyorum, gayet iyiyiz biz böyle."

Sinirden mi üzüntüden mi artık ilk hangisine rastladıysa dolan gözlerimi tavana dikip birkaç derin nefes alıyorum. Tam annem konuşacağı sırada Ayfer anne durdurup lafa giriyor,

"Anneciğim, güzel yavrum. Sen niye üzüyorsun kendini, ben bilmiyor muyum hepsi o haytanın suçu? O izin vermez canım kızım; ama siz karı kocasınız, birsiniz artık. Biz konuştuk Yakut'la sana döksek de Agah'ta tesir edermiş. Bak gör o da isteyecek çocuk. Mete'm yalnız mı büyüsün? Sana yoldaş bir kız evladın olmasın mı? Gel yapalım şu işi, söz veriyorum başka şey istemeyeceğiz senden."

Bir Lokma (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin