TÜLİN BENİ SEVİYOR. LİSEDEN BERİ. Başkası olmamış hiç.
Salonun tavanına bakarak daracık koltuğa sığmaya çalışırken ay parçasının istediği gibi mutsuz hissedemiyorum. Nasıl mutsuz olayım, beni seviyorsun kızım? Sen. Beni. Seviyorsun. Bana bundan sonra mutsuzluk haram. Bundan sonra mutsuz olursam şerefsizim!
Liseden beri. BENİ SEVİYOR. Kimse olmamış.
Nasıl mümkün olabildi, neden böyle geç haberdar olduk birbirimizden bilmiyorum ama öyle bir mutluluk ki bu nedenini nasılını ipletmiyor. Beni seviyor, baya baya da seviyor. Ta ne zamandan beri. Benim onu sevdiğim kadar eski seviyor beni. Her şeyi bilir gibi değilmiş lan, zaten biliyormuş.
Lokma döktürüp tüm çarşıya dağıtmak, davul alıp tüm mahalleliyi bayramıma ortak etmek istiyorum. Nazenin'i görsem ona bile sarılırım. İçim dışıma taşıyor, ben bu geceyi nasıl sabah edeceğim? Kalkıp mutfağa gidiyorum, soğuk su da yok aksi gibi. Koca bir bardak suyu soğuk niyetine içiyorum. Tuvalete gidip yüzümü gözümü yıkıyorum. Bana mısın demiyor. Dinmiyor bu ateş. Bir Tülin'e bakayım bari diyip sessiz adımlarla yatak odasına geçiyorum, uyumuş. Nasıl da güzel uyumuş. Nasıl da beni severek uyuyor. Canına yandığım.
Biraz daha durursam dayanamayıp uyandıracağım kızı. İlk geceden ikinciye kovulmamak için geldiğim gibi sessizce çıkıyorum odadan. Yangınıma ortak olsun diye paketi ve çakmağı alıyorum son çare. Balkon soğuk mu değil mi ayırdına varamadığım için pijamalarımla bir sandalye çekip oturuyorum. Ay güneşten parlak, sokak lambaları yıldızlığa oynuyor. Tam karşıdaki estetikten yoksun inşaat bile kız kulesiymiş gibi geliyor gözüme, Allah çarpsın.
Şıkır şıkır... Şıkır şıkır bir gece. Rabb'im sen ne büyüksün ya! Nasıl büyüksün de Tülin'e beni sevdirdin? Şükür be, çok şükür lan.
*
Bir şey hafifçe dürtüyor kolumu, ne olduğunu anlamak için gözlerimi açtığım sırada sesini duyuyorum.
"Bugün uyanmak diyorum, var mı planlarının arasında acaba?"
Tülin. "Hı?"
"Sonunda." Elini üzerimden çekip salondan çıkarken, dün gece söylediği gibi, işleri benim için hiç kolaylaştırmayacağını saklamaya gerek görmüyor ay parçası.
"Kahvaltı hazır, teşrif edebilirsen yapıp çıkmamız gerekiyor."
Tabi ya. Balayı. Akıl mı kaldı bende? Kalkıp önce banyoya gidiyorum, aynanın karşısında yüzümü yıkadıktan sonra biraz daha iyi oluyor her şey. Tülin'in beni sevdiğini bildiğim ilk sabahın ışıkları altında mutfağa gidiyorum. Müthiş bir sabah. Geceyi solda sıfır bırakacak kadar parlak her şey.
Ay parçası beni beklemeden başlamış ama bu benim keyfimi kaçırmaya yetebilir mi? Çayımı koyup karşısına geçerken küçük bir ıslık bile kaçıyor ağzımdan. Hemen başını tabağından kaldırıp kaşlarını çatıyor,
"Maşallah maşallah, Allah bozmasın neşeni ya!"
Gülecek gibi olsam da çabuk vazgeçiyorum,
"Amin, Allah neşemizi bozmasın ay parçası."
Gözlerini devirip tabağına geri dönüyor, sessizce yapıyoruz kahvaltımızı. Birlikte topladığımız sofradan sonra hazır olan bavulları son kez kontrol ediyoruz. Ağzını bıçak açmadan tam bir görev ahlakıyla hareket eden karım çok kısa bir an tadımı kaçıracak gibi olsa da hemen vazgeçiyorum. Yanımda ve beni seviyor bu kadın sonuçta, şimdilik gülümsemese de olur. Kan kustursa da olur lan. Seviyor kız beni. Öyle hoşlanma, etkilenme falan değil ha. Baya baya seviyor. Kendi ağzıyla söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Lokma (Tamamlandı)
Cerita PendekBi' limanken tanıdığımız Agah Dilmen'in, fırtınalar estirdiği zamanlarda geçen hikayesine hoş geldiniz. *Gül İmparatorluğu ile çok feci ilişiktir, Mete Dilmen'in hamuru bu adamdır sonuçta canım! ** http://open.spotify.com/user/31qkhp7klkplruaqei6whn...